Gazete içerik değil, hizmet üretmeli

Demokrasinin internet şövalyesi Jeff Jarvis, 'Basılı medya sürdürülebilir değil' diyor. "Dijital dönüşüm olmazsa, ölürüz. İşimizi yapmaya devam etmek için dijitalleşmek zorundayız, bunun için de açık internet şart" diye ekliyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Jeff Jarvis, Davos Ekonomi Forumu’nda 100 etkili medya lideri arasında yer almış bir isim. İngiliz the Guardian gazetesinde köşe yazarlığının yanı sıra, blogger ve gazetecilik profesörü olarak çalışan yeni medya savunucusu Jeff Jarvis, "demokrasinin internet şövalyesi" olarak değerlendiriliyor. Jarvis, dün düzenlenen Digital Age Summit'te dijital demokrasi ve dijital medyanın geleceği üzerine konuştu. 

İnternet yasakları yaşadığımız bir dönemde, söylediklerine kulak vermekte fayda var: 

"Gütenberg matbayı 1472 yılında icat etti. Fakat kilisenin el yazımı kitap tekeli, baskı kitap fikrini 50 yıl geciktirdi. Gazete fikrinin gelişmesi için 150 yıl beklemek gerekti. Değişim zaman alır. 

Gazeteler kitleler için basılıyor. Oysa ben kitle değilim, bireyim. Google benim kim olduğumu, nerede yaşadığımı, ne iş yaptığımı, kiminle olduğumu biliyor. Ama gazete bilmiyor. 

Biz gazetelerde hep aynı 200- 300 içeriği paylaşıyoruz. Hedefleme yapmıyoruz. Herkese aynı içeriği sunuyoruz. 

İnsanlar bugün içeriği okumadan paylaşıyorlar. Paylaşım herşeyden daha önemli bir değere dönüştü. 

Amerika’da 750 milyondan fazla kişi Facebook kullanıcısı, günde milyarlarca defa kendimizden bir söz, görüntü paylaşıyoruz. Paylaşıyoruz! İşte sihirli sözcük bu. Paylaştıkça biraz daha çoğalıyoruz. Birbirimizden etkileniyor ve harekete geçiyoruz. Sizce Facebook ve Twitter olmasaydı Mısır'da bir gecede kitleler sokaklara dökülebilir ve halkın devrimini gerçekleştirebilir miydi? Hayır. 

Bugün pazarlar, iletişim, sohbet anlamına geliyor. Bu sohbet insanlar tarafından yapılıyor. Dolayısıyla pazarlama da bir sohbete, karşılıklı iletişime dönüşmeli. 

Sosyal medya ile sosyal gazeteciliği birbirinden iyi ayırmak gerekli. Sosyal gazetecilik okurun ihtiyaçlarını anlamak demek. İnsanları dinlemeyi öğrenmek demek. 
Geleneksel gazeteciliğin kendini kitleler için ana içerik üreticisi olarak görmekten vazgeçmesi ve bireylere hizmet götüren yeni bir iş modeline geçmesi gerekiyor. Gazetecilik artık içerik işi değildir; hizmet işidir. İçerik heryerde, biz, içeriği nasıl sunmamız gerektiğini düşünmekten vazgeçip, insanların ihtiyaçlarına cevap vermeliyiz. 

Gazeteler hacim değil, değer yaratmalı. Sadece söyleyecek bir sözümüz, verecek bir mesajımız var diye, insanlar bizi dinlemez. İşimizi daha ileri götürebilmek için büyük veriden çok küçük veriye odaklanmak etkili olacaktır. 

İnternet medya aracı değil, yaşam alanı 

Google veya Twitter'ın internette iş kurmak için izin almaları gerekmedi. İnternet kontrol edilebilen bir medya aracı değildir, kitap veya televizyon değildir. İnsanların bir araya geldiği sosyal bir yerdir. Times Meydanı gibi. Taksim Meydanı gibi. İnsanların konuşmasını kontrol edemezsiniz. Teknoloji insanları değiştirmez. Arap Baharı'nda konuşan twitter değildi, Mısır halkıydı. Bu durum kurumlar için zor, çünkü onlar kontrol etmek istiyorlar. İşimizi yapmak için özgür olmamız gerekiyor, ama yasaklar büyümeye engel. 

İnternet her zaman açık ve herkes için ulaşılabilir olmalı. Bir sonraki Twitter ya da Google belki burada yaratılacak, ama bunu yapabilmek için özgür internete sahip olmamız gerekli. İş modeli olarak gazeteler sürdürülebilir değil. Basılı medyanın kar edemez hale gelmesinden önce, tamamen dijital bir şirkete dönüşmüş olmak zorundayız. Bu yarın değil, ama 20 yıl sonra da değil. Dijital dönüşümü gerçekleştirmezsek ölürüz."

Bu konularda ilginizi çekebilir