Genç mükellefe vergi teşvikinin önemi ve dolanımı
Yrd. Doç .Dr. Yusuf İLERİ / Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Devlet, genç girişimcilere önemli bir vergi avantajı sağladı. Faaliyete başladıkları takvim yılından başlayarak üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri kazançlarının 75 bin TL’sını vergiden istisna etti. Yirmi dokuz yaşını doldurmamış bu genç insan her yıl bu rakama denk düşen veya bunu aşan tutarda bir kazanç sağlaması halinde 2016 yılı gelir vergisi tarifesiyle yılda 18 bin TL’den üç yılda toplam 54 bin TL vergisel avantaj sağlayacaktır.
Yasa sadece ilk defa iş dünyasına atılan girişimcileri değil, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletme ya da mesleki faaliyeti devralan kişileri de genç mükellef olarak selamlamıştır. Faaliyeti durdurulan bir işletmeye yeniden hayat verip işlerlik sağlamak elbette kutsanmaya değerdir; ancak faaliyetine devam eden bir işletmenin devralınmasının aynı kategoriye alınarak aynı şartlarda istisnadan faydalanması kayda değerdir. Demek ki bir şekilde tıkanmış işletmelere bir imkan sağlanmak istenmiştir. Bu niyeti görünce henüz yirmi dokuz yaşını doldurmamış, daha evvel mükellefiyet tesis etmiş ve fakat başarısız kalınca kapatmış girişimcilerle, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellefiyet tesis etmiş henüz yirmi dokuz yaşını doldurmamış genç mükelleflerin istisna dışı tutulmasına hayıflanmamak elden değil. Bu kişiler teşvikten faydalanmazken bu kişilere ait işletme ve faaliyetin yirmi dokuz yaşını doldurmamış biri tarafından devralınması halinde bu kişi istisnadan faydalanacak.
Kanun koyucu, bu şekildeki işletme ve faaliyetlerin, mükellefin, eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan veya kayın hısımları tarafından devralınması halini dolama yani istismar sayarak istisna tanımamıştır. Yasa, ölüm halinde, faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınmasını hayatın tabii gereği kabul ederek istisnayı işlevsel kılmıştır. Yakın kan ve kayın akrabalar arasındaki devirlerin teşvik dışında tutulması Anayasa’nın “Kural önünde eşitlik” ilkesi karşısında sorunludur. Kaldı ki, eğer muvazaa yapılacaksa üçüncü bir kişiyle de bunun yapılması olanaklıdır. Kural koyucu, mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmasını ise girişimcilik olarak kabul etmemiş ve istisnanın dışında tutmuştur. Bu noktada işlevsel olan bir işletme ve faaliyetin kül halinde devralınması ile buna ortak olunması birbirinden zıt hükümlere tabi tutulmuştur. Birinci durum girişimcilik sayılırken, ikincisi hazıra konmak olarak istisna dışı kalmıştır.
Yasa koyucu “İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hallerinde dahi yıllık beyanname verilir.” diyerek vergi idaresinin durumu izlemesini istemiştir. Bu şekilde vergi mükellef olanlar, vergi yasalarının bildirim, beyan ile defter tutmak gibi tüm kurallarına diğer mükellefler gibi uymak zorunlulukları vardır. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise istisnanın GVK’nın 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiyi kapsamamasıdır. GVK’nın 94'üncü maddesinde söz konusu ticari, zirai ve mesleki kazançlarda kesinti kalemleri, kimler tarafından yapılacağı, oranları vb. sayılmıştır. Bu durumda bu kişilere mesleki hizmet sunan avukat, mali müşavir, mühendis gibi serbest meslek erbabının makbuzlarındaki %20 vergi yükü değişmeyecektir. Neyse ki, bu şekilde ödenen verginin sonradan geri alınmasını engelleyen bir hüküm mükerrer madde 20’ye konmamıştır. Bu durumda, stopaj kesintisine maruz kalan genç girişimci başlangıçta istisnanın yararını görmese de, bu vergiyi sonradan mahsup ya da iade yoluyla alarak rahatlayacaktır. Ancak vergi idaresi tabii olarak, iade aşamasında iadeye ilişkin işlemlerin doğruluğunu inceleyecektir.
İstisna, sermayeden sağlanan kazançlar ile girişimcilerin, sermaye şirketi (anonim, limited ve eshamlı komandit) kurarak iş yapmaları halinde söz konusu değildir. Genç mükellef istisnasına getirilecek en önemli eleştiri bugün ki küresel koşullarda bunun tek başına yeterli olup olmayacağı ile küçük ve orta işletmelerde kan kaybına yol açarak bunları olumsuz etkileyecek bir potansiyeli taşıyıp taşımadığı yönündeki kuşkular olabilir. Bunlar da dikkate alınarak denebilir ki, ticari, zirai ve mesleki faaliyetler gibi üretim ekonomisine yönelik iş yapan girişimcilerin desteklenmesi Ülkenin ihtiyaç duyduğu yaklaşımlardandır.