”Gerçeğin saati ekonomide artık çalmıştır”
Baykal, Türkiye'nin yaklaşmakta olan bu büyük global krize kendisini yeterince hazırlamadığını belirtti
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin ekonomik açıdan gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini belirterek, "Gerçeğin saati ekonomide artık çalmıştır. Türkiye bunu kavramalı ve yeni bir ekonomi politikası ile yeni bir rota yeni bir yol haritası bir an önce çizmelidir" dedi.
Baykal, gündemdeki konuları değerlendirdiği partisinin grup toplantısına TBMM'nin yeni çalışma döneminin hayırlı olması dileğiyle başladı. Global ekonomik krizin pek çok açıdan bazı temel anlayışların önemini ortaya çıkardığını belirten Baykal, dünyanın nasıl yapay bir refah ve mutluluk içinden geçtiğinin anlaşıldığını belirtti. Gerçek refahın, gerçek üretim, gerçek tasarruf ve gerçek yatırımdan geçtiğini vurgulayan Baykal, dünyanın ekonomik açıdan "acı gerçeklerle" karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Liberal ekonomi anlayışının, global ekonomi anlayışının kendi başına herkes için mutlak refahı, zenginliği ve mutluluğu güvence altına alacağı varsayımının gerçeklerden kopuk olduğunun ortaya çıktığını belirten Baykal, Türkiye'nin yaklaşmakta olan bu büyük global krize kendisini yeterince hazırlamadığını savundu.
Baykal, Türkiye'nin bu kriz karşısında iki önemli ve ters yönde gelişme ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Türkiye'de 2001 yılında yaşanan krizden sonra bankacılık alanında atılmış adımların, bankaların mali konumunu sağlamlaştırmaya yönelik tedbirlerin bankacılık sistemini güvenceli bir noktaya getirdiğinin yaşanan krizle ortaya çıktığını belirten Baykal, bunun memnuniyet verici olduğunu söyledi. Baykal, bunun AK Parti hükümeti öncesinde başlayan sürecin ortaya çıkardığı bir gelişme olduğunu kaydetti.
Global krizin Türkiye'yi ciddi bir borç içinde, borca endeksli bir ekonomik yapıda yakaladığını kaydeden Baykal, ciddi bir cari açık olduğunu ve bu açığın kriz ortamında daha da büyük bir sorun haline dönüşeceğini ileri sürdü.
Türkiye'de bankacılık kesiminin yabancı bankalara satılmış olmasının böyle bir kriz ortamında ülkeyi ciddi bir sorunla karşı karşıya bırakacağını da savunan Baykal, "Gelinen noktada hükümet satma kararı aldığı iki temel bankayı, Ziraat Bankasını ve Halk Bankasını artık satamayacağını görmeye başlamıştır. Ve bu satışı ertelemek durumundadır. Aslında bu çok daha önceden ciddi bir bankacılık politikasının gereği olarak ele alınması ve yeniden yapılandırılarak çözülmesi gereken bir konuydu" diye konuştu.
"Zamlar hayatı çekilmez hale getirdi"
Yaşanan krizin ve vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntının çok ağır bir biçimde kendini gösterdiğini ifade eden Baykal, "Bu yılbaşından itibaren temel zorunlu bazı maddelere, enerji tüketimine yönelik yapılan zamlar hayatı çekilmez hale getirmiştir" dedi.
Vatandaşın kabul edilemez ağır yüklerle karşı karşıya kaldığını, geleceğin Türkiye açısından çok daha sıkıntılı bir dönem olacağını savunan Baykal, "Bu sıkıntının altında da hiç kuşku yok ki 6 yıldan beri izlenmekte olan sorumsuz politika yatmaktadır" dedi. Baykal, şöyle devam etti:
"Günlük iniş çıkışların, borsa hareketlerinin ötesinde Türkiye yeni sıkıntılı bir konjonktüre girmiştir. Türkiye dışardan kredi bulmakta giderek sıkıntıya düşecektir, kredinin maliyeti artacaktır, ekonomi yanlış yapılandırılmıştır, büyük cari açığa Türkiye angaje olmuştur. Bütün bunların sıkıntıları hayatı ekonomiyi ciddi şekilde rahatsız edecektir. Türkiye üretimi, yatırımı, alın terini ödüllendirmeyi bir kenara bırakan yapay konularda tatmin arayan, parasal açılımları borçlanmayı temel kabul eden bir anlayışın içinde bugünkü çıkmaza doğru gelmiştir. Türkiye, sorunlarının çözümü için, üretime dayalı, yatırıma dayalı, tasarrufa dayalı, ihracata dayalı bir ekonomi politikası için gerekeni yapmalıdır."
Hükümetin, ekonomik sorunların giderilmesine yönelik kalıcı çözümlerin peşinde olmadığını iddia eden Baykal, "Bu işlerle meşgul değildir, sanayileşmeyle meşgul değildir, tarımı ayağa kaldırmakla meşgul değildir, üreticinin sorunlarına sahip çıkmakla meşgul değildir. O, banka, borsa, kredi, borç ilişkileriyle ortalığı yapay, sanal bir refah ortamı olarak sunma gayreti içindedir. Bunun da sınırlarına gelinmiştir, artık Türkiye için gerçekle yüzleşmek kaçınılmaz hale gelmiştir. Gerçeğin saati ekonomide artık çalmıştır. Türkiye bunu kavramalı ve yeni bir ekonomi politikası ile yeni bir rota yeni bir yol haritası bir an önce çizmelidir" diye konuştu.
"Bizi acıtan terörle neden mücadele etmiyorsun?"
Baykal, Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan terörü önlemekle öncelikle Irak hükümetinin yükümlü olduğunu, Irak Anayasasının 7. maddesinde devletin terörle mücadele edeceğinin yer aldığını belirtti. Irak devletinin, El Kaide terörüyle mücadele ettiğini ifade eden Baykal, "Sen, bizi acıtan terörle neden mücadele etmiyorsun?" diye sordu.
Hükümetin, Irak ile iyi ilişkiler içinde olmayı tercih ettiğini, Türk devlet adamlarının, Irak'lı yetkililerle yaptıkları buluşmalarda dostluk ve kardeşlik mesajları verdiklerini dile getiren Baykal, bu durumun da Irak'lı yetkililere anlatılması gerektiğini söyledi.
Kuzey Irak'tan kaynaklanan terör saldırılarını önleme konusunda ABD'nin de sorumlu olduğunu anlatan Baykal, bu durumun Amerika'ya da anlatılması gerektiğini belirtti.
Aktütün sınır karakolu yapılan terör saldırısını pek çok ülkenin şiddetle kınadığını anımsatan Baykal, bunun altında, Türkiye'nin haklılığının kabul edilmiş olmasının yattığını söyledi. Baykal, "Biz, bunu herkese anlatmaya başardık ama içerideki bazı yetkililere yeterince anlatamamış olduğumuzu görüyorum" diye konuştu.
Baykal, Dağlıca baskını sonrası yapılan askeri operasyonun, sorunun kalıcı çözümünü güvence altına alınmasını sağlamaya yetmediğini de kaydetti.
"Zafiyet, iktidar ve belli çevrelerin zihnindeki bulanıklık"
Kuzey Irak konusu çözülmeden, olaylarla karşı karşıya kalacaklarını ifade eden Baykal, bu konuda idare edilmeyi değil, sorunun çözülmesini istediklerini söyledi. Baykal, birinci zafiyet noktasının da bu olduğunu kaydetti. Baykal, terörle mücadeledeki diğer bir zafiyetin, iktidar ve belli çevrelerin zihnindeki bulanıklık olduğunu savunarak, "Türkiye, bir yandan terörle mücadele ediyor, diğer yandan tırnak içinde meşru kabul edilen güçler, hatta bir kısmı etkili ve yetkili noktada bulunan güçler, terörle mücadelenin karşısında, bir tavır takınma imkanını bulabiliyor" dedi.
"Terörü birlikte tarif edemiyoruz, teröre birlikte karşı duramıyoruz, terörü kınamıyoruz, hak biliyoruz, meşrulaştırmaya gayret ediyoruz" diyen Baykal, hiçbir demokratik ülkenin, böyle bir uygulamaya izin veremeyeceğini vurguladı. Bunun demokrasiyle ilgili bulunmadığını, şaşkınlık olduğunu belirten Baykal, hiçbir demokratik ülkede, terör yapanları himaye etmeye, övmeye, terörü sahiplenmeye, teröre destek vermeye izin verilemeyeceğini söyledi.
Baykal, bunlara izin verilmesi halinde terörle mücadelenin başarılı olamayacağını dile getirerek, son dönemde ciddi terör olayları yaşayan İspanya ve İngiltere'nin, terör olaylarını kınamayanları meşru saymadığını kaydetti.