”Global finans için zarar tahmini 3,4 trilyon dolara düşürüldü”
Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi, IMF'nin toplam zarar tahmininin 4 trilyon dolardan 3,4 trilyon dolara düşürdüğünü belirtti
İSTANBUL - Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi, Uluslararası Para Fonunun (IMF) nisan ayındaki raporunda global finansal sistem için toplam zarar tahmininin 4 trilyon dolar seviyesindeyken, bugün İstanbul'da açıklanan raporda bu tahmini 3,4 trilyon dolara düştüğünü bildirdi.
Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimince hazırlanan raporda, IMF'nin bugün yılda iki kere yayınlanan Global Finansal İstikrar Raporunu yayınladığı hatırlatıldı.
"Nisan ayındaki raporda global finansal sistem için toplam zarar tahmini 4 trilyon dolar seviyesindeyken, bu raporda tahmin 3,4 trilyon dolara düşürüldü. Halihazırda bu zararlar 1,6 trilyon dolar" denilen raporda, bankacılık sistemi için zarar tahmininin ise 2,8 trilyon dolar olduğu, bankacılık sektöründe şu ana kadar yazılan zararların 1,3 trilyon dolar seviyesinde bulunduğu belirtildi.
Bu durumun şu ana kadar bankacılık sektöründe yazılan zararların toplam tahminlerin yarısına ulaştığına işaret ettiği vurgulanan raporda, "IMF'nin tahminlerine göre bu oran ABD'de yüzde 60, Avrupa'da yüzde 40 seviyesinde..." ifadesine yer verildi.
Raporda öne çıkan diğer noktalar şöyle:
Alınan önlemler ve reel ekonomide görülmeye başlayan iyileşme sistemik risklerin azalmasını sağladı. Buna rağmen kredi piyasasındaki sorunlar sürüyor; krizden çıkışın yavaş olacağı tahmin ediliyor.
Kredi sağlamak ve ekonomideki iyileşmeyi destekleyebilmeleri için finansal kuruluşların yeniden yapılandırılmasının sürdürülmesi gerekiyor. Bankacılık sektörü bilançolarından sorunlu varlıkları temizlemek ve bankacılık sektöründe sermaye artırmak gerekiyor.
Bankacılık sektörü bilançolarında zararların devam etmesi bekleniyor. Son dönemde sermaye artırımları ve olumlu seyreden gelirler bankacılık sektörünü destekledi, fakat kredi zararlarının bilançolar üzerinde baskı yaratacağı tahmin ediliyor.
Bankacılık sektöründe regülasyonun sıkılaştırılması, dolayısıyla olabilecek daha yüksek sermaye ve likidite seviyeleri net gelirleri olumsuz etkileyecektir.
Gelişmekte olan ekonomilerde riskler azalmakla birlikte kırılganlık sürüyor. Gelişmekte olan ekonomilere uluslararası sermaye akımları bir miktar iyileşti fakat sermayenin daha yüksek kaliteli borçlulara yöneldiği görülüyor; birçok kuruluş borç çevirme riskiyle karşı karşıya.
Bankacılık sektöründe deleveraging (borçsuzlaşma) eğilimleri ile ABD ve Avrupa'da kredi arzının gerilemesi bekleniyor. Kredi arzı zayıf kredi talebinin de altında kalabilir.
Finansal sektör kurtarma paketleri ve mali teşvik paketlerinin riski kamu sektörüne kaydırması faiz oranlarının yükselmesine yol açabilir. Bu durum zayıf seyreden iyileşme sürecine zarar verebilir. Ülkelerin orta vadeli mali planlar ile bu riski azaltması gerekiyor.
Krize karşı alınan önlem paketlerini geri çekmek için daha erken olsa da nasıl yapılacağı konusunu tartışmak önem taşıyor."