Grup içi mali işlemlerde yeni bir dönem

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet ERGİNAY

mehmet.erginay@tr.pwc.com

Değerli okuyucularımız, son dönemde grup içi şirket borçlanmaları ve diğer mali işlemler bakımından Dünyada bir takım önemli gelişmeler olduğunu gözlemliyoruz. OECD’nin son yıllarda başlattığı projede bu konuya da yer veriliyor. OECD (Matrahın Aşındırılması ve Kârın Aktarılmasına İlişkin) Eylem Planı’nın “Faiz İndirimleri Ve Diğer Mali Ödemeler Yoluyla Kârın Aşındırılması” başlıklı 4 numaralı aksiyonu doğrudan bu alanda düzenleme yapılmasını öngörüyor. OECD’nin temel hedefi ise tüm aksiyonlarda olduğu gibi bunda da hızlı bir şekilde çalışmaları tamamlamak ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak. Bu nedenle, bu yazımda OECD düzeyinde sürdürülen söz konusu çalışmaların neler olduğu ve bunların grup şirketleri yönünden ne gibi etkiler yaratabileceğini kısaca sizlerle paylaşmak istedim.

Önümüzdeki dönemdeki gelişmeler

OECD, Eylem Planı ile ilgili aksiyonları için oldukça kısıtlı bir zaman planı belirledi ve adımlarını hızla atıyor. Süreç, OECD’nin 1 Ekim 2014 itibariyle yayımladığı güncel takvime uygun olarak ilerliyor. Bu çerçevede Aralık 2014 itibariyle bir taslak tartışma metni yayımlanmış ve bu tartışma metnine ilişkin değerlendirmeler kamuoyundan toplandıktan sonra 17 Şubat 2015’te Paris’te gerçekleştirilen değerlendirme toplantısında konu tüm taraflarca bir kez daha ele alınmıştır. Tüm bu çalışmaların ardından da Aralık 2015 itibariyle bir raporun ortaya çıkması hedefleniyor.
Tüm bunlar gösteriyor ki önümüzdeki süreçte grup şirketlerinden borçlanmalar dahil finansal işlemlere ilişkin çok sıcak bir gündem ile karşı karşıya kalacağız. Dolayısıyla, yasal değişikliklere neden olabilecek çok sayıda tartışmaya da şahit olabiliriz.

Transfer fiyatlandırması uygulamaları yönünden yenilikler gelecek mi?

Konu transfer fiyatlandırması uygulamaları ile birebir bağlantılı ve bu sürecin sonunda da OECD yeni bir rehber ortaya koyacak. Uygulamada ise bu rehberin grup şirketlerinin aralarında gerçekleştirdikleri mali işlemler açısından önemli sonuçlar doğuracağı şimdiden düşünülüyor. Bu mali işlemler içerisinde en öncelikli olan ise grup şirketlerinden borçlanmalar ve bunlara uygulanan faiz oranları. Zaten 4 Numaralı Aksiyon’un ana amacı da temel olarak faiz giderleri yoluyla yapılacak matrah aşındırmalarının “efektif bir şekilde sınırlandırılması”.

Türkiye’de “grup şirketi” tanımına giren gerek yerli gerekse yabancı sermayeli pek çok şirket faaliyet gösteriyor ve bu şirketlerin önemli kısmı kendi aralarında çeşitli hacimlerde borçlanmaya gidebiliyorlar. Mevcut durumda Türk Vergi Mevzuatı’ndaki “örtülü sermaye” ve “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” hükümleri bu alanda zaten sınırlayıcı işlev gösteriyorlar. Ancak, OECD düzeyinde getirilecek bir düzenlemenin ülkemiz mevzuatını etkilemesi elbette ki olası. Şüphesiz ki önümüzdeki dönemde Türk Mali İdaresi de bu yönde bazı aksiyonlar alabilecektir.

OECD, “diğer mali ödemeler” ifadesinden neyi kastediyor?

OECD’nin 4 numaralı aksiyon kapsamında belirlediği planı hatırlarsak, bu aksiyon sadece grup içi borçlanmalar ve faiz ilişkisini değil nakit havuzları ile grup içi garantiler gibi diğer mali işlemleri de içeriyor. Dolayısıyla mali ödemeler kavramı, sadece borçlanma işlemleri ile sınırlı tutulmamış. Transfer fiyatlandırması uygulamaları yönünden emsal fiyatın tespiti açısından grup içi borçlanmalara göre biraz daha “gri alan” olarak değerlendirilebilecek bu işlem türlerinde de OECD tarafından getirilecek düzenlemeler hem mükellefler hem de tüm üye ülkelerin mali idareleri açısından büyük önem arz ediyor. O yüzden, mevcut grup içi borçlanmalar yanında bu konulara da dikkat etmekte fayda var.

Beklentiler üzerine

OECD tarafından kamuoyunun da görüşlerini alarak ilerleyen bu süreç önemli sonuçları içinde barındırmaya aday. Alınacak aksiyonlar tüm OECD üye ülkelerini ilgilendirdiğinden, her ülkenin yapacağı düzenlemeler özellikle bu ülkelerde iştirakleri olan grup şirketleri üzerinde önemli etkiler yaratacaktır. Nihayetinde grup içi finansal işlemleri olan tüm şirketlerin uluslararası düzeydeki gelişmeleri yakından takip etmeleri gereken bir döneme giriyoruz.