Gül, BM Genel Kurulu'na hitap etti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NEW YORK - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşma yaptı. Konuşmasına başlarken, Kenya, Irak ve Pakistan'daki terör saldırılarıyla ilgili üzüntüsünü paylaşan Gül, "Bu saldırıları en kuvvetli şekilde kınıyoruz. Kederin ve büyük acıların yaşandığı bu anda, dualarımızı ve başsağlığı dileklerimizi hayatını kaybedenlerin ailelerine sunuyoruz" dedi.

Gül, uluslararası toplum olarak istikrarlı bir dünya düzeni için çalıştıklarını belirterek, "Kalıcı bir barışın, sadece savaşın yokluğundan ibaret olmadığının bilincindeydik. Bu anlayış doğrultusunda, Birleşmiş Milletler sisteminin temelini oluşturan evrensel ilkelere yönelik güçlü taahhüdümüzü muhafaza ettik. Ayrıca, dayanışma ve işbirliği ruhuyla, terörizm belasına karşı uluslararası düzeyde etkili yanıtlar geliştirdik. Bazı liderlerin, kendi güvenliklerini diğer ülkelerde güvenlik sorununa sebep olacak şekilde belirlemekte ısrar etmeleri halinde, müşterek güvenlikten söz edilemez" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Güvenlik Konseyinin tepkisiz kalmasının, saldırgan rejimleri cesaretlendirdiğinin bilincinde olmalıyız. Acımasız eylemlerin faillerini adalete ve hukuka teslim etmeye muktedir bir BM’ye ihtiyacımız var.

BM sisteminin anlamını korumasının ve güvenilir kalabilmesinin yegane yolu, kararlı adımlar atabilmesidir.

Dünyadaki yeni koşullar ışığında, gerçek anlamda demokratik, temsil kabiliyetine sahip, etkin ve hesap verebilir bir Güvenlik Konseyi gerekmektedir."

"Suriye halkını kaderine terk edemeyiz"

Suriye’deki durumun gündemdeki en önemli mesele olduğuna değinen Gül, "Türkiye, Suriye’nin kimyasal silah stokunun tasfiyesi için ABD ile Rusya arasında varılan anlaşmayı memnuniyetle karşılamakta ve desteklemektedir. Bu anlaşma, somut bir BM Güvenlik Konseyi kararına tahvil edilmelidir. Bu stok tamamıyla imha edildiğinde, Suriye halkı ve bölge rahat bir nefes alacaktır. Eğer kimyasal silahlar kullanılmamış olsaydı, uluslararası toplum yüz binden fazla insanın ölümüne gözlerini kapatmaya devam mı edecekti? Biz burada konuşurken dahi öldürülmeye devam edilen insanlara karşı ahlaki sorumluluğumuzu yerine getirmekten daha ne kadar kaçabiliriz? Bu çatışma kimyasal silahların kullanılmasıyla başlamamıştır, bu silahların imhasına yönelik bir anlaşmayla da son bulmayacaktır" açıklamasını yaptı.

"Barışçıl bir çözüm için iyi hesaplanmış mantıklı bir strateji geliştirilmeli" diyen Gül, şöyle dedi:

"Bu strateji, Suriye'deki iç savaşı bitirmeyi, Suriye halkının emniyet ve güvenliğini derhal sağlamayı ve ülkede istikrarlı geçişin sağlanmasını hedeflemelidir. Suriye halkını kaderine terk edemeyiz ve etmemeliyiz. Suriye'nin acısını dindirme sorumluluğu, artık uluslararası toplumun omuzlarındadır. Son üç yıldır Ortadoğu büyük bir sosyal ve siyasi değişim sürecinden geçmektedir. 2010 yılında başlayan dönüşüm süreci, bölgedeki yüz yıllık statükonun sonunu getirmiştir. Elbette, değişime karşı tepki dalgaları oluşmaktadır ve oluşacaktır. Bununla birlikte, Tunus, Libya ve Mısır dahil bölgedeki gelişmeler geri döndürülemez."

"Barışa olan ihtiyaç aşikardır"

Gül, Filistin sorununun yarım yüzyıldan fazla bir süredir adalet kavramını derinden zedelediğini ifade ederek, "Uluslararası toplumun ısrarlı çağrılarına rağmen Filistin topraklarındaki yasadışı yerleşimlerin genişletilmeye devam edilmesi, iki devletli çözüme ulaşma şansını azaltmaktadır. Barışa olan ihtiyaç aşikardır. Bu itibarla, ABD’nin himayesinde taraflar arasında başlatılan görüşmeleri memnuniyetle karşılıyor ve güçlü biçimde destekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Kıbrıs'ta müzakereler en geç önümüzdeki ay 

Abdullah Gül, Kıbrıs ile ilgili şunları kaydetti:

"Barışçı bir çözüme ulaşmaya yönelik müteaddit girişimler, Annan Planı’nın 2004’te reddedilmesi de dahil, başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Türkiye, garantör devlet olarak, adil ve müzakere edilmiş bir çözüm bulunması hedefine tam anlamıyla ve samimiyetle bağlıdır. Bu nedenle uluslararası toplumun, sonuca odaklı ve belirli zaman çerçevesine bağlı müzakerelere iyi niyetle başlanmasını Kıbrıslı Rumlara kabul ettirmesini bekliyoruz. Bu sorunu çözmesi gerekenler Kıbrıslı Türkler ve Rumlardır. “Eğer”ler ve “ama”lar olmaksızın, en geç önümüzdeki ay müzakerelere başlamalarını bekliyoruz.

Sayın Başkan, saygıdeğer delegeler; kalkınmaya dair güncel sınamalar küresel kaygı konusudur. Türkiye, dünyanın En Az Gelişmiş Ülkeleri’ne yönelik olarak hali hazırda kapsamlı bir yardım ve doğrudan yatırım paketi uygulamaktadır. İnsani diplomasi Türk dış politikasının temel bir önceliğidir."

Yıllık 2 milyar Dolar insani yardım

Gül, Türk STK’larının sağlık, eğitim ve kapasite inşası alanlarındaki katkılarıyla birlikte, Türkiye’nin toplam insani yardımlarının yıllık 2 milyar Dolar’a ulaşmaktığını belirterek, "Somali’deki varlığımız örnek niteliğindedir. Bu ülkeye bugüne kadar 300 milyon ABD Doları tahsis etmiş bulunmaktayız."

"Türkiye BMGK adayı"

Türkiye'nin 2015-2016 döneminde BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu kaydedeb Gül, "Seçildiği takdirde Türkiye, Güvenlik Konseyi’ne herkesi dinleyen ve diyalog yoluyla kapsamlı ve kalıcı çözümler bulmaya çalışan bağımsız bir ses getirecektir. Adaylığımız için tüm üyelerin desteğini bekliyoruz" diye konuştu.