”Güneydoğu'da oy dağılımı tehditle değişti”
Devlet Bakanı Egemen Bağıs AB komisyonu'nda Gneydoğu'da terör yandaşlarının halkı tehdit ederek seçim sonuçlarını etkilediğini söyledi.
BRÜKSEL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti'nin Güneydoğu Anadolu'daki oy kaybıyla ilgili olarak, "Terör örgütünün halkı ölümle tehdit ettiği bölgede seçim rekabeti yapmak zor" dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun (KPK) Avrupa Parlamentosu'nun evsahipliğinde düzenlenen 61. toplantısında konuşan ve soruları yanıtlayan Egemen Bağış, AK Parti'nin, pazar günü yapılan yerel seçimlerde Türkiye'nin her bölgesinde etkili olan tek siyasal parti olduğuna işaret ederek, aldıkları yüzde 40'a yakın oyun en yakın 2 muhalefet partisinin oylarının toplamına karşılık geldiğini anlattı.
Bağış, Türkiye'nin güneydoğusunda yaşadıkları oy kaybının sorulması üzerine, terör örgütü yandaşlarınca, "çocuklarınızı seviyorsanız şu partiden başkasına oy atmayın" yazan broşürler dağıtıldığını belirterek, "Terör örgütünün halkı ölümle tehdit ettiği bir bölgede seçim rekabeti yapmak zor" diye konuştu.
Bağış, Türkiye'nin, ismi NATO Genel Sekreteri adayları arasında geçen Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i veto edip etmeyeceğiyle ilgili bir soruya da, "Önce resmi adayları görmemiz gerekiyor" karşılığını vererek, kişisel görüşünün, Rasmussen'in, karikatür krizi ve terör örgütünün yayın organı Roj TV'nin kapatılmaması konularında "daha güçlü liderlik göstermesi gerektiği" yönünde olduğunu dile getirdi.
Bağış, Türkiye ve İspanya'nın öncülük ettiği Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı girişiminde Türkiye'nin hangi medeniyeti temsil ettiğinin sorulması üzerine, "Her iki ülke de medeniyetler ittifakını temsil ediyor. Türkiye, Batı medeniyetinin en doğulu ve Doğu medeniyetinin en batılı parçasıdır. Bu özel konumunu barışa katkı için kullanıyor" dedi.
Yerel seçimlerin tamamlanmasıyla Türkiye'nin önünde seçimsiz 3 yıla yakın zaman olduğuna dikkati çeken Bağış, bu süreyi anayasa değişiklikleri dahil reformlar için kullanmak istediklerini ve AB üyeliğiyle ilgili yasama çalışmalarına muhalefetin katkısını beklediklerini söyledi.
Bağış, Türkiye'de basın özgürlüğüyle ilgili endişelerin dile getirilmesi üzerine, hükümetin son 7 yılda basın özgürlüğünü geriye götürecek hiçbir düzenlemeye imza atmadığını vurgulayarak, bir medya şirketi hakkındaki sürecin basın özgürlüğünü değil vergi mevzuatını ilgilendirdiğini bildirdi.
Aynı grupla daha önce yaşanan başka bir vergi sorununun uzlaşmayla sonuçlandığını hatırlatan Bağış, "Halihazırda bakanlıkla (Maliye) hemfikir olmadığı konularda yargı yolu açıktır. AK Parti'ye açılan kapatma davasında da görüldüğü üzere Türkiye'de yargı bağımsızdır" diye konuştu.
Olli Rehn
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de Avrupa Adalet Divanı'nın hizmet sunumu için AB'ye yolculuk yapan Türk vatandaşlarından vize alınmamasına yönelik kararın "kimleri kapsadığını ve nasıl uyumlu ve tutarlı uygulanabileceğini" konusunda incelemeyi sürdürdüklerini belirterek, bu konuda Türk hükümetiyle AB Komisyonu arasındaki görüş alışverişinin sürdüğünü aktardı.
Türkiye'deki yerel seçimlerin "çok fazla enerji kaybına yol açtığını" belirten Rehn, "İnsanlar oyunu kullandı, şimdi reformlara odaklanma zamanı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kimi büyük refomlar taahhüdünde bulunduğunu öğrendim. Siyasal yelpazeyi oluşturan herkesi, yalnızca AB üyeliğinin gereklerini yerine getirmeye, ortak amacımızın yaşama geçirilmesi için gereken reformların takipçisi olmaya teşvik ediyorum" diye konuştu.
Reformların Türk halkının çıkarına olacak biçimde özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü güçlendirecek ve demokratik laikliği destekleyecek yönde olmasını isteyen Rehn, "Doğan Yayın Grubu hakkındaki son idari işlem başta olmak üzere son dönemdeki kimi olaylar nedeniyle" Türkiye'deki basın özgürlüğü üzerinde yeniden düşünmeye başladığını dile getirdi.
"Devletle özel bir şirket arasındaki vergi anlaşmazlığına AB Komisyonu'nun müdahale edemeyeceğini ve etmeyeceğini" vurgulayan Rehn, "uzlaşma eksikliği ve bağımsız bir basın grubunun ekonomik açıdan varlığını sürdürme kabiliyetini tehdit eden mali yaptırımın net biçimde her açık toplumun köşe taşı olan basın özgürlüğüne dokunduğunu" savundu.
Rehn, "Süren bir yasal süreç olduğunu anlıyorum. AB Komisyonu, oransallık, tarafsızlık ve yargının bağımsızlığı ilkelerini aklında tutarak bunu yakından izleyecek" dedi.
Rehn, AB Komisyonu'nun gelecek ilerleme raporunda basın özgürlüğüne "özel önem vereceğini" de sözlerine ekledi.