”Hassas ve zor bir dönemden geçiyoruz”
TÜSİAD Başkanı Boyner, "Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez" dedi.
WASHINGTON - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, ABD'de, İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırması ile BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik yeni yaptırımlara Türkiye'nin "hayır" oyu vermesi konusunun "tamamen iç içe geçmiş" göründüğünü belirterek, "Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez, hassas ve zor bir dönemden geçiyoruz" dedi.
ABD'nin başkenti Washington'daki temasları çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Philip Gordon'un yanı sıra bazı Türkiye uzmanlarıyla biraraya gelen Boyner ve beraberindeki heyet, temaslarının ardından TÜSİAD'ın Washington temsilciliğinde basın toplantısı düzenledi.
Clinton ile yaklaşık 40 dakika süren görüşmesinde İran ve İsrail'deki gelişmelere odaklanıldığını belirten Boyner, Clinton'a bu konuya ilişkin kendi görüşlerini aktardıklarını söyledi. Boyner, İsrail'in Gazze yardım gemilerine saldırısı ve can kayıplarının Türk kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı ve soruşturmanın uluslararası normlara daha uygun, hukuki bütünlüğü yüksek ve tarafsızlığı konusunda şüphe yaratmayacak şekilde devam etmesi gereğini ve bu konuda bir sivil toplum örgütü olarak kendilerinin de ısrarcı olduklarını Clinton'a ilettiklerini kaydetti.
İran konusunda diplomatik kanalların açık olmasının Türkiye'nin önceliklerinden biri olduğunu ifade eden Boyner, Orta Doğu'da nükleer silahlara Türkiye'nin de karşı olduğunu, ancak ABD ile metotların farklı olduğunu söyledi. Boyner, diplomatik yolların tıkanmaması açısından yapılması gerekenlerin bulunduğunu, o konuda Türkiye'nin de rol oynaması gerektiği konusunda Clinton'a görüşlerini ilettiklerini belirtti.
"Ermeni tasarısı gündeme gelmeli"
Boyner, "Clinton'ın, TÜSİAD'ın önceki görüşme talebini kabul etmeyip, yaşanan bu olaylardan sonra randevu vermekle bir mesaj mı iletmek istediğine" dair soru üzerine, "Kendi tasarrufu ama sivil toplumla diyalog kurmaktan memnun olduklarını hissettik" dedi.
Ümit Boyner, Clinton ile görüşmesinin içeriğine dair soru üzerine, Clinton'ın görüşmede ABD'nin resmi açıklamalarının ötesinde farklı bir şey söylemediğini, Ermeni tasarısının gündeme gelmediğini aktardı.
Clinton'ın sivil toplum örgütü olarak TÜSİAD'dan beklentisinin sorulması üzerine Boyner, Clinton'ın böyle beklentisinin olduğunu düşünmediğini, Türk kamuoyunun İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırması ile İran konusundaki düşüncelerini merak ettiği ve bu konularda kendi görüşlerini dinlemek istediği kanısında olduğunu aktardı.
Boyner, ayrıca Clinton'ın Türkiye'de kadın girişimciliğinin artması ve kadınların ekonomik özgürlüğünün artması noktasında memnuniyet verici gelişmeler olduğunu ve bunlara kendisinin de destek verdiğini söylediğini aktardı.
Ümit Boyner, görüşmede, ekonomik konuları konuşmaktan daha memnun olacaklarını, ancak gündemin bu konuları konuşmayı gerektirdiğini kaydetti.
"Ciddi yanlış anlamalar veya iletişim problemleri de olmuş"
Bir soru üzerine, Türkiye'nin "eksen değiştirip değiştirmediği" tartışmasının Washington'da çok tartışıldığına işaret eden Boyner, "Bunu Clinton ile konuştuğumuzu söyleyemem ama genelde Türkiye'nin uzun vadede stratejik çıkarlarının ne olduğunu net ortaya koyması, onların da bunu belki daha iyi anlaması gerekiyor" dedi.
ABD Başkanı Barack Obama'nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektubun ABD ve Türkiye tarafından farklı anlaşıldığını hatırlatan Boyner, yine de bütün görüşmelerinde ABD tarafının Türkiye'yi suçlayıcı bir tavrının olmadığını, kendi özeleştirilerini de yaptıklarını ve bir iletişim kopukluğu olduğunun altını çizdiklerini aktardı.
Boyner, "Yani şunu açıkça söyleyebilirim, Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez. Endişeler var. Ancak şöyle bir izlenim de edindik ki; ciddi yanlış anlamalar veya iletişim problemleri de olmuş" dedi.
Türkiye'nin yeni dönemde, değişen dünyada transatlantik, AB ve Batı ile ilişkilerini devam ettirirken, kendi bölgesinde de yeni ilişkiler kurmak zorunda olduğunu hatırlatan Boyner, "Ama her noktada iletişimin açık ve berrak olması gereğini bir kez daha gördük ve bunu Amerikan tarafıyla da paylaştık" ifadesini kullandı.
Boyner, Türkiye ile ABD'nin hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, Türkiye ve ABD'nin iletişim konusunda daha dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Diyaloğun önemini vurgulayan Boyner, "Diyaloğun tarafların birbirini yanlış anlamayacak şekilde sürmesi ve biraz da normalize olması, yani keskin, suçlayıcı ve diplomatik ilişkilere zarar verecek, bir takım hassasiyetleri zedeleyecek söylemlerden kaçınmanın gerekli olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı.
"İsrail ve İran konusu iç içe geçmiş durumda"
İsrail'in Gazze yardım gemilerine saldırısı, arkasından da BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımlar oylamasında Türkiye'nin "hayır" oyu vermesinin ABD'de birtakım endişeler yarattığı izlenimi edindiklerini aktaran Boyner, "Gördüğümüz noktada Gazze'de yaşanan olayla, İran ve İran'a karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda Türkiye'nin 'hayır' oyu vermesi konusu tamamen iç içe girmiş durumda. Açıkçası bunun Türkiye'nin dezavantajı olduğunu düşünüyoruz, çünkü ikisi ayrı konular" diye konuştu. Boyner, tüm görüşmelerinde bu iki konunun birbirine karıştırılmaması gerektiği noktasında iknaya çalıştıklarını söyledi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin tekrar normale dönmesi konusunda istek olduğunu belirten Boyner, "Gerçekten de Türk-Amerikan ilişkilerinde diyaloğun açık olduğu yeni bir dönem başlamak zorunda, çünkü ABD bizim çok eski bir stratejik ortağımız. İlişkilerimizin bozulması sürdürülebilir bir şey değil. ABD, bizim için önemli olduğu kadar, biz de ABD için önemliyiz. O noktada bundan sonra ilişkilerin ne düzeyde seyredeceği çok önemli" diye konuştu.
Boyner, bir soru üzerine, "Amerikan siyasi sistemi içinde Kongre, yönetim var. Hepsinden aldığımız izlenim bu konuda (Türk-Amerikan ilişkilerinde) zor bir noktada olduğumuz. Bizim gördüğümüz özellikle iletişim noktasında biraz daha berrak bir noktaya gelmemiz gereği" dedi.
"Türkiye'ye karşı anti-propagandalardan rahatsızız"
Türkiye'ye karşı olumsuz propogandalardan rahatsız olduklarını dile getiren Boyner, "En azından biz doğru diyaloğu sürdürebilirsek, bu tip anti-propogandaların önüne geçebiliriz" dedi.
Boyner, görüşmelerinde Türkiye'deki kamu hassasiyetlerinin düşünülmesi gerektiğini belirttiklerini dile getirerek, "Ne olursa olsun, diplomasi ve iç siyaset belli noktada birbirinden ayrılmak zorunda. İç siyaseti, popülist söylemi olduğu gibi diplomasiye aktarırsanız çok ciddi problemler yaşayabilirsiniz, bu herkes için geçerli. O noktada ABD'nin de İsrail'in de bütün ülkelerin de hassas olması gerektiğini dile getirdik" diye konuştu.
Görüşmelerinde, Amerikan tarafının ekonomik ilişkilerin çok derin olduğu ve Türkiye'nin önemli fırsatlar içerdiğini gördüklerini ilettiğini belirten Boyner, "O noktada dileğimiz diplomatik yönde ilişkilerimizin düzelmesi ve fırsatları birlikte ileride değerlendirebilmemiz" dedi.
Boyner, Washington'a gelmeden önce hükümet ile istişarede bulunup bulunmadıklarına ilişkin bir soru üzerine, hükümetle her zaman istişarelerde bulunduklarını, döndüklerinde de fikirlerini aktaracaklarını anlattı.
Bir soru üzerine Boyner, Türkiye ve İsrail'in birbirlerinin mallarını engellemesi gibi bir durumu sürdürülebilir bulmadıklarını söyledi.
Boyner, görüşmelerinde, AB'deki dinamizm eksikliğini gündeme getirdiklerini ve "bu dinamizm eksikliğinin Türkiye'nin doğu komşuyla ilişkilerinde ciddi bir hiperaktivite varmış gibi bir durum ortaya çıkardığını" aktardıklarını söyledi.