HDP yüzde 10 barajını nasıl geçer?
PROF. ALİ T. AKARCA / UNİVERSİTY OF ILLİNOİS AT CHİCAGO
HDP barajı geçebilir ama bu elindeki dört avantajı nasıl değerlendireceğine bağlı.
Yeni seçmenler
Birinci avantaj nüfus artışının ve dolayısıyla seçmen artışının HDP’nin çok oy aldığı illerde gayet yüksek olması. Bu konuda Harita 1 gayet aydınlatıcı olabilir. Orada 2011 seçiminde oran olarak yeni seçmenlerin en fazla olduğu illerin güney-doğu ve orta-doğu Anadolu’da ve bu bölgeden göç alan bir kaç yerde olduğunu görebiliriz. Bu durum sadece HDP’ye değil, bölgede oy oranı gayet yüksek olan AKP’ye de avantaj sağlamaktadır. Tabii AKP’nin baraj sorunu yok ama HDP’nin var.
Sandığa gitmeyenler
Harita 2’den görülebileceği gibi, 2011’de katılımın en düşük olduğu 13 ilden 11’i HDP’nin en kuvvetli olduğu iller arasındaydı. O illerde oy vermeyenlere partinin potansiyel oy deposu olarak bakılabilir. Onları mobilize edebilirse HDP’nin oy oranı önemli miktarda artar. Bu AKP için de geçerli. BDP’nin 2011 başarısının arkasında bir ölçüde bunu gerçekleştirebilmiş olması yatıyor. Bilindiği gibi şimdi seçmenler ADNKS (adrese dayalı nüfus kayıt sistemi) ile sandığa otomatik olarak kaydediliyorlar. 2011 seçimi bu sistemin uygulandığı ilk milletvekili seçimi idi. Yeni seçmenlerin doğuda daha yüksek oranda olmalarının bir sebebi de buydu. Bölgede gönüllü olarak kayıt yaptırmayan pek çok kişi kütüğe yazıldı. Buna rağmen katılım oranında düşüş olmadı. Bahsettiğim 11 ilin sekizinde katılım arttı. Mesela Diyarbakır’da on puan yükseldi. Ancak Harita 2 hem HDP hem de AKP için Doğu’da hala tam değerlendirilememiş potansiyel oylar olduğunu gösteriyor. Bu da HDP’nin ikinci avantajını oluşturuyor
Stratejik oy verenler
Bu seçimde stratejik oylar önemli bir rol oynayacak. Stratejik oydan kastedilen seçmenin birinci tercihine değil de ikinci tercihine verdiği oylar. Geçmiş seçimlerde BDP veya DTP’nin aday göstermediği veya adaylarının hiç kazanma şansı olmadığı illerdeki taraftarları, ziyan etmemek için, oylarını başka partilere veriyorlardı. Bu sefer bunların çoğunun barajı geçmesi için HDP’ye destek vermeleri beklenmeli. Genellikle bir seçmenin yaratmayı ümit edebileceği en büyük etki bir milletvekilliğini oyunu verdiği partiye kaydırabilmektir. Önümüzdeki seçimde ise HDP taraftarlarının elinde birinci tercihlerine en az 30 vekil kazandırabilme şansı var. Sonucunun kolayca tahmin edilebildiği ve oyların ziyan edilmesinin söz konusu olmadığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde, önceki seçimlerde stratejik olarak başka partilere oy verenlerin ilk tercihlerine dönmeleri sonucu, Demirtaş’ın oy oranı yüzde on sınırına çok yaklaşmıştı. 7 Haziranda da bu böyle bir dönüş beklenebilir. Bunlara, HDP’nin meclis dışında kalmasının demokrasi için ve Kürt açılımı için olumsuz olacağını düşünerek, HDP meclise giremediği takdirde AKP’nin aşırı güçleneceğinden endişe ederek ve kendi partilerinin kronik başarısızlıklarını protesto etmek için stratejik olarak HDP lehine oy verecek diğer parti taraftarlarını da ekleyebiliriz. Bu da HDP’nin bir diğer avantajı. Ancak güneydoğuda çatışmaların yeniden başlamasını teşvik eder veya onaylar bir tutum takınması veya böyle bir izlenim vermesi partiye gelebilecek bu oyları kaçırtır.
Yurtdışı seçmenler
DTP ve BDP, önceki milletvekili seçimlerine parti olarak katılmadıklarından yurtdışındaki seçmenlerin verdiği oylardan yararlanamıyorlardı. Bu sefer ise öyle değil. Özellikle şimdi randevu sisteminin kaldırılması ve oy verme süresinin uzatılması ile katılımın artacağı da göz önüne alınırsa, yurtdışı oyların HDP için önemli bir potansiyel oluşturduğu söylenebilir. Ancak bunun partinin barajı geçmesine katkı yapabilmesi için Cumhurbaşkanlığı seçimindekinden çok daha iyi organize olması gerekiyor. Üç milyona yakın yurtdışı seçmenlerin yarısı Almanya’da, dörtte biri de Fransa, Hollanda ve Belçika’da oturuyor. Demirtaş bu ülkelerden sadece Fransa’da yüzde onun üstünde bir oy oranı elde etmeyi başarmıştı.
Sonuç
Şayet HDP kendine sempati duyan yeni seçmenler ile yurtiçinde ve dışında oy vermeyen taraftarlarını sandığa götürebilirse, daha önceki seçimlerde stratejik olarak başka partilere oy veren taraftarlarını bu sefer birinci tercihlerine dönmeye ikna edebilirse ve stratejik olarak ona oy verecek diğer parti taraftarlarını kaçıracak tutumlardan kaçınırsa, barajı geçebilir.