Hedefimiz birinci sınıf demokrasi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Birinci sınıf bir demokrasi hedefliyoruz. Ancak bu bir gecede olmuyor, adım adım bu konuda ilerliyoruz’ dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHICAGO - ABD’nin Chicago kentinde kurulu olan etkili düşünce kuruluşu The Chicago Council tarafından verilen öğle yemeğine katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, The Chicago Council Yönetim Kurulu Başkanı Lester Crown tarafından davet edildiği kürsüden, Türkiye'nin 2023 hedeflerini anlattı.

Babacan, demokratik haklar ve özgürlükler konusunda Türkiye’nin hızla ilerlediğini söyledi ve son dönemde açıklanan demokratikleşme paketini de örnek gösterek, hukuki haklar konusundaki ilerlemenin devam edeceğini belirtti. Babacan, ‘’Birinci sınıf bir demokrasi hedefliyoruz. Ancak bu bir gecede olmuyor, adım adım bu konuda ilerliyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Babacan, tutuklu gazeteciler ile ilgili soruya ise ‘’Bu soru bana çok sorulduğu için mahkeme tutanaklarına baktım, hiçbiri yaptığı işinden dolayı değil, silahlı, illegal örgütlerin bir parçası olduklarından dolayı tutuklular. Gazeteci olmak kimseye diğer alanlarda suç işleme hakkı vermiyor’’ yanıtını verdi.

Kürtçenin serbestliği konusunda hükümetin üzerine düşeni yaptığını, Kürt dili ve kimliği de dahil bütün etnik tanımlamaların kanunlar yoluyla koruma altında olduğunu belirten Babacan, Marksist ve Leninist düşünceye sahip PKK isimli terör örgütünün, Sovyet Rusya’nın çöküşünden sonra Kürt etnik çizgisine kaydığını belirtti. Babacan, hükümet olarak söz konusu örgütün lideri ile görüşülüp bir açılım başlatıldığını, açılımın Kürt nüfusun yoğun olduğu Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgesinde yüzde 80 oranında destek gördüğünü söyledi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye’de hukuku istedikleri seviyeye getirmek için çok yol katettiklerini, ancak bazı konulardaki engelleri kaldırmak için gelecek 10 yıl içinde yargı alanında değişiklikler yapmak istediklerini belirtti. Babacan, ‘’Türkiye tam olarak bir hukuk devleti oluyor’’ dedi.

Babacan, Türkiye’nin son 11 yılda edindiği kazanımlarını anlatırken, ‘’Sessiz bir devrim yaşadık’’ ifadesini kullandı ve  geçiş dönemin, zamana yayılmış ve toplum tarafından sindirilmiş bir süreç olduğunu söyledi.

Gezi Parkı olaylarının dünya tarafından doğru algılanmadığını da belirten Babacan, asıl sorunun çevre duyarlılığı olan insanlarla değil, protestoları şiddet hadiselerine dönüştüren illegal örgütlerle yaşadıklarını, polisin ise başlangıçta yetkisini aşan bazı hareketlerde bulunsa da genel anlamda, diğer AB ülkeleri ve Amerika’da deneyimlerde olduğu gibi görevini yaptığını belirtti.