Her üç doktora sahibinden biri kadın

Türkiye'de doktora dereceliler içerisindeki kadınların oranı yüzde 34,9.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye'de her üç doktora sahibinden birinin kadın olduğu bildirildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Doktora Derecelilerin Kariyer Gelişimi Araştırması 2009"un sonuçlarını yayımladı.

TÜİK'in araştırmasına göre, 1 Aralık 2009 tarihinde Türkiye'deki doktora derecelilerin yüzde 65,1'ini erkekler oluşturuyor. Buna karşın doktora dereceliler içerisindeki kadınların oranı yüzde 34,9. Böylece Türkiye'de her üç doktora sahibinden birisinin kadın olduğu anlaşılırken, kadın ve erkek doktora dereceliler arasındaki farkın düşük yaş gruplarında azaldığı görüldü.

Bilim ve teknoloji alanı sınıflamasına göre doktora dereceliler en fazla yüzde 37,4 ile tıp ve sağlık bilimlerinde iken, en az doktora derecelinin yüzde 7,5'le zirai bilimler dalında olduğu belirlendi. Bilim ve teknoloji alanına göre doktora derecelilerin mezuniyet tarihindeki ortalama yaşları dikkate alındığında, 31,5 yaş ile en küçük yaşın ise tıp ve sağlık bilimlerinde olduğu tespit edildi.

Mezuniyetteki yaşın en yüksek olduğu bilim ve teknoloji alanı ise35,5 yaş ile beşeri bilimler oldu. Mezuniyetteki yaş ortalamasının erkeklerde kadınlardan daha yüksek olduğu saptanırken, erkeklerin ortalama 33,2 yaşında, kadınların ortalama 32,4 yaşında mezun oldukları belirlendi.

Doktora programını tamamlama süresi ortalamada brüt 68,2 ay ve net 55,8 ay ile mühendislik ve teknolojide en uzun olduğu anlaşılan araştırma sonunda, erkeklerde ortalama doktora programını tamamlama süresinin brüt 60,2 ay ve net 51 ay ile kadınların tamamlama süresinden daha kısa olduğu saptandı. Kadınlar için ortalama doktora programını tamamlama süresinin ise brüt 62,2 ay ve net 52,4 ay olduğu ortaya çıktı.

Yurtdışı bursları finans kaynakları arasında sonlarda

Doktora derecelilerin yüzde 60,6'sı doktora programı süresince yaptığı harcamaları, öğretim veya araştırma görevlisi olarak çalışarak finanse ettiği, bunu yüzde 16,6 ile kişisel tasarruflar veya eş, aile desteği, borçlanma izlediği belirlenen araştırmada, yurt dışından alınan bursların ise sadece yüzde 2,3 ile finans kaynakları arasında son sıralarda yer aldığı gözlendi.

İstihdam edilen doktora derecelilerin oranı, 1 Aralık 2009'da yüzde 93 olarak belirlenirken, işsizlik oranı yüzde 0,9 ve işgücüne dahil olmayanların oranı ise yüzde 6,0 olarak saptandı. İstihdam edilen doktora dereceliler sektörlere göre incelendiğinde en fazla istihdamın yüzde 72,7 ile yüksek öğretim sektöründe olduğu, bunu yüzde 14,9 ile kamu, yüzde 11,5 ile özel sektörün izlediği belirlendi. Sektörlere göre yıllık brüt gelirlere bakıldığında ise özel sektörün ortalama brüt 98 bin 200 TL gelirle en yüksek değere sahip olduğu anlaşıldı.

Doktora derecelilerin yüzde 6.6'sı esas işlerinden hiç memnun değil

Doktora dereceli bireylerin yüzde 14,5'i esas işlerinden çok memnun oldukları belirtirken, memnun olduklarını ifade edenlerin oranı yüzde 56,2 oldu. Doktora sahiplerinin yüzde 22,6'sı memnun olmadığını, geriye kalan yüzde 6,6'sı ise hiç memnun olmadığını bildirdi. Doktora dereceli bireylerin yüzde 84,6'sı esas işleri ile doktora derecesini aldıkları bilim dalları arasında yüksek ilişki olduğunu belirtti.

Son on yılda üç aydan fazla süre ile Türkiye dışında bir ülkede bulunan doktora dereceli bireylerin oranı yüzde 14 olurken, en önemli ayrılış nedenini yüzde 33,1 ile akademik faktörler oluşturdu. Bunu yüzde 18,3 ile kişisel ve ailevi nedenler, yüzde 14,7 ile doktora çalışmasını tamamlama takip etti. Bir yıl içerisinde yurt dışına gitme niyetinde olan doktora derecelilerin oranı ise yüzde 16,2 oldu. Yurtdışına gitme gerekçesi en fazla yüzde 82,2 ile akademik faktörlerden oluştu.

TÜİK'in söz konusu araştırması, Türkiye'de ilk defa 2009 referans yıllı "Doktora Derecelilerinin Kariyer Gelişimi Araştırması", diğer ülkelerle birlikte belirtilen standartlara uygun olarak "2006 Çok Yararlananlı İstatistik İşbirliği Projesi" kapsamında; 2010 yılı içerisinde gerçekleştirildi. Doktora derecesini nereden aldığına bakılmaksızın 1 Aralık 2009 referans tarihinde Türkiye'de ikamet eden 70 yaş altı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile yabancı uyruklu bireylerin ele alındığı araştırmada, T.C vatandaşları için örnekleme yöntemi, yabancı uyruklular için ise tam sayım yöntemi uygulandı. Ancak yabancı uyruklu bireylerin adres çerçevesinin yetersiz ve uluslararası hareketliliklerinin yüksek olması ve cevap alınamaması nedeniyle sonuçları değerlendirilemedi. Bu nedenle araştırmada yalnızca T.C vatandaşlarına ait sonuçlara yer verildi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir