”Hükümetle görüşebiliriz”
Onur Öymen, "demokratik açılım" çalışmalarına ilişkin hükümetin tüm görüşlerinin belli olması durumunda görüşmenin gerçekleşebileceğini belirtti
ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "demokratik açılım" çalışmalarına ilişkin, "Gayet tabi ki hükümetin bütün görüşleri ortaya çıkarsa, biz hiçbir zaman 'sizinle görüşmeyiz' diye bir tavır içerisinde olmayız" dedi.
Öymen, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, bugün gerçekleştirilen MYK toplantısında görüşülen konular hakkında bilgi verdi.
Açıklamasının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Öymen, "AK Parti Milletvekili Ömer Çelik, bugün yol haritasına ilişin bazı ipucları verdi. 'Kürtçe zorunlu olmayacak, seçmeli olabilir' dedi. Siz CHP olarak buna karşı mısınız, bir de hükümet somut önerilerle gelirse, randevu verilebilir mi?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"İlk sorunuzun cevabı şu, Sayın Çelik'e, Anayasa'nın 42. maddesini dikkatle okumasını tavsiye ederim. Hiç kimse anayasanın bu konulardaki çok açık hükümlerini sulandırmaya kalkmasın. Herkes, bir ucundan bir mesaj vererek, durumu büsbütün karmaşık hale getirmesin. Başbakanın kendisi böyle hükümetin görüşlerini yansıtmayan, bireysel görüşlerle milletvekillerinin ortaya çıkmasına karşı çıkmıştı. O bakımdan böyle sözleri biz hükümetin görüşleri olarak kabul etmiyoruz."
"Hükümetin bir görüşü varsa, zaten açıklayacaktır" diyen Öymen, şunları kaydetti:
"Gayet tabi ki, hükümetin bütün görüşleri ortaya çıkarsa, biz hiçbir zaman 'sizinle görüşmeyiz' diye bir tavır içerisinde olmayız. Hükümetin tavrı ortaya konulmadan, açıklıkla ortaya çıkmadan bu tip bir görüşmenin fayda sağlayacağını düşünmüyoruz. Önce hükümet ne istediğini belirleyecek, ortaya koyacak, ondan sonra bakacağız, değerlendireceğiz. Ama şimdi bu gibi, böyle bir teması değerlendirme noktasında değiliz.
"Temasları doğru okumak lazım"
Hükümetin son günlerde bahsettiği ancak, içeriği henüz açıklanmayan "açılım" konusunun da toplantıda ele alındığını anlatan Öymen, şöyle konuştu:
"Bu konuda hükümetin 'DTP'yi muhatap alıyoruz, İmralı'yı, Kandil'i muhatap almıyoruz' gibi sözleri aslında bu üç unsurun bütünleşmesi gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Gerçekçi olmak gerekirse, burada her üç unsurun da tek bir birim gibi, tek bir varlık gibi hükümetin karşısına muhatap olarak çıktığı görülmektedir. Unutmayalım ki, Kandil'deki terör yöneticileri, hükümete 'İster bizimle, ister DTP ile ister İmralı'yla konuşsun' demiştir. Demek ki onların gözünde aralarında bir fark yok. Zaten DTP'nin bazı yöneticilerinin de İmralı'daki terör liderini kendi liderleri gibi zikrettiklerini görüyoruz. Yapılan temasları o bakımdan doğru okumak lazım. 'Bizim sırtımızdan PKK'nın tasfiyesine alet olmayız' diyorlar. Yani DTP'nin bazı yöneticileri PKK'nın tasfiyesine karşı çıktıklarını açıkça ifade ediyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bütün bu temasları yönlendiren karşı taraftan İmralı'daki zattır, terörist liderdir. Bunları birbirinden kopuk sanmak, tamamen birbirinden bağımsız unsur saymak son derece yanlıştır.
Hükümet, yaptığı bu görüşmelerin, temasların sonucunda şayet işi bitiremezse, terörü kesinlikle sona erdiremiyorsanız, bu oyunu kaybedersiniz. Buna çok dikkat çekmek istiyorum. 'Yani biz konuştuk elimizden geleni yaptık ama sonuç alamadık' dediğiniz anda bugünkünden de daha kötü bir duruma düşersiniz. Bir girişime kalkıştıysanız sonuç alacaksınız. Bunun sonucunda terörü bitireceksiniz. Aksi takdirde terörle mücadeledeki azminizi kaybedersiniz. Bunları açıklıkla tespit ettik ve büyük bir kaygıyla değerlendirdik."
Öymen, bütün eldeki veriler birleştirildiğinde ortaya çıkan tablonun "PKK başlangıçtaki projesini, siyasi projesini aynen sürdürmektedir. Madde iki, silahları tamamıyla terk etmeye de niyeti yoktur" şeklinde özetlenebileceğini ifade etti.
"Türkiye'de bazı çevreleri aldatılmaya hazır bir ruh hali içerisinde gördüklerini" dile getiren Öymen, bu çevrelerin "Her şey çok iyi gidiyor, her şey çok olumlu olacak" duyguları içerisinde karşı tarafın politikasını başından beri değiştirmediği gerçeğini görmekte zorlandıklarını söyledi.
Bu aşamada PKK'nın hedefinin yaratılacak iç ve dış baskılarla istediği sonucu elde etmek olduğunu savunan Öymen, "Hükümetin zaman zaman söylediği 'terörle bir yere varılamaz, terörle müzakere edilemez' gibi sözler, bu anlattığım gerçeklerin karşısında bir boş lafın ötesine geçmiyor" dedi.
"Gizli kapaklı çalışma yapma adetimiz yoktur"
Öymen, bir gazetecinin, "Sayın Baykal'ın bu konuya ilişkin kanaat önderleriyle görüştüğü ve gizli rapor hazırlattığı yönünde bugün bir gazetede yer aldı. Görüşünüz nedir?" sorusunu, "Aslı astarı yoktur. Bu gibi haberlere karşı sizi dikkatli olmaya davet ediyoruz. Bizden duymadığınız hiçbir görüşü CHP'nin çalışması, görüşü gibi değerlendirmeyin, böyle bir çalışmamız yoktur. Genel başkanın kimseye verdiği böyle bir talimat yoktur. Bizim gizli kapaklı çalışma yapma adetimiz de yoktur" diye yanıtladı.
Öymen, "İçlerinde DİSK'in de bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşları, Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli gibi aydınlar da açılıma destek verdiklerini ifade ettiler. Bir de partinizi MHP'ye benzemekle suçluyorlar. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?" sorusuna, "Bizim partimizi, kimse kimseye benzetmeye çalışmasın. Biz başından beri CHP olarak aynı görüşleri, aynı politikaları izliyoruz. Biz kimsenin dümen suyunda giden bir parti değiliz. Bizim ilkelerimiz var" yanıtını verdi.
Herkesin kendi düşüncesini özgürce söyleyebileceğini belirten Öymen, "ne olduğu bilinmeyen bir süreci destekleyenlerin, böyle muğlak bir sürecin parçası olmadığı için başkalarını eleştirmelerini de yadırgadıklarını" ifade etti.