İç gündeme odaklanırken küresel trendi kaçırmamak gerekli
Üzeyir DOĞAN - Gedik Yatırım
Geçtiğimiz hafta Başbakan’ın görevi bırakacağı ve AK Parti’nin kongreye giderek yeni genel başkanını seçeceği haberi TL’nin en hızlı değer kaybeden para birimleri listesinde ilk sıraya oturmasına neden oldu. Bu süreç başlamadan önce 2,78’li rakamları gören Dolar/TL kuru, parti içindeki yetki tartışmaları ve küresel piyasaların etkisi ile yönünü yukarıya çevirerek 2,85’e yaklaşmış, ardından Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın görüşmesi sonrası 2,97’ye kadar çıkmıştı. Geçtiğimiz hafta da kurun ana hatlarıyla 2,92-2,97 arasında dalgalandığını gördük. Artan siyasi belirsizliğin yanında son günlerde artan terör olayları ve Suriye’den Türkiye’ye yönelik gerçekleştirilen saldırılar jeopolitik risklerin de yeniden artmasına neden oldu. Mayıs başında 240’a kadar düşen Türkiye’nin CDS primleri tüm bu atmosfer altında yeniden 270 sınırına dayandı. Risk priminde içsel sorunlar nedeniyle yaşanan artışlar TL varlıkların son haftalarda emsallerinden negatif ayrışmasının da nedeni. Risk priminin yüksekliği TL varlıkların yıllar itibariyle Gelişmekte Olan Ülkeler ortalamasının altında çarpanlarla fiyatlanmasının da nedenlerinden biri. Bu nedenle yakından takip edilmesi gereken bir gösterge olduğunu düşünüyoruz.
Son haftalarda içsel sorunlar nedeniyle TL varlıkların değer kaybettiğini belirtmemize karşın tek neden de bu değil. Son dönemde küresel ölçüde hisse senetlerinde negatif bir hava hakimken, gelişmekte olan ülkelerin para biriminin de bu süreçte zayıfladığını görüyoruz. Bu nedenle içeride yaşananları, küresel trendin bir katalizörü olarak da değerlendirmek mümkün. Küresel trende baktığımızda ise risk iştahında yavaşlama dikkat çekiyor. Bu durum devam edecek olursa önümüzdeki haftalarda siyasi belirsizlikler ortadan kalksa bile BIST’te ve TL’de çok net bir rahatlama göremeyebiliriz. Bu nedenle içerideki gelişmeleri takip ederken, küresel trendi gözden kaçırmamak gerektiğini düşünüyoruz.