İftarda buluştular
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile Başbakan Erdoğan İstanbul Grubu Dostluk Derneği'nin iftar yemeğinde buluştu.
İSTANBUL - HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "Yeryüzünde adaleti, barışı sağlayabilmek için bizim medeniyetimizin sözüne ihtiyaç vardır" dedi.
İstanbul Grubu Dostluk Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği iftarda konuşan Kurtulmuş, bu yıl ramazan sofralarında hep Arakan'la ilgili dualar ettiklerini, milletin cebindeki harçlıkları, sadakaları Arakan'a gönderdiğini ve göndermeye devam edeceğini söyledi.
Kurtulmuş, geçen yılki ramazanda da Somali'deki Müslümanlar'ın dramını konuştuklarını ifade ederek, bu ülke insanının Somali'dekilerin dertlerine derman olabilmek için elinde ve avucunda ne varsa verdiğini kaydetti.
Kurtulmuş, "Allah bilir önümüzdeki ramazanda bir başka Müslüman ülkede, bir başka Müslüman ülkenin ya da bir Müslüman bölgedeki, azınlık da olsa, Müslümanlar'ın sıkıntılarıyla ilgili konuşacağız, aynen bu yıl konuştuğumuz gibi... Sadece Arakan'ı konuşmuyoruz, Suriye'yi de konuşuyoruz" dedi.
Dünyada devam eden savaşlar, işgaller, zulümler ve işkencelerin tesadüf olmadığını belirten Kurtulmuş, "Bunların olmasının sebebi sadece bir ülkenin yanlışlarından da ibaret değildir. Dünyanın çivisi çıkmıştır. Dünya maalesef zulüm, haksızlık üzerine kurulan bir tefekkür dünyası haline gelmiştir. Kim gücü ne kadar kullanırsa, kullandığı o güçle insanların ensesinde boza pişiriyor" diye konuştu.
Somali'de insanların yine öldüğünü hatırlatan Kurtulmuş, her yıl yeryüzünde 5 yaşın altında 2,5 milyon çocuğun açlıktan dolayı yaşamını yitirdiğini, dünyanın bu hale gelmesinin temel nedeninin, "büyük bir iştahla dünyanın nimetlerinin üstüne abanan büyük güçler" olduğunu söyledi.
"Hiç kimse katliamı yapan Burma'nın liderlerinin elini tutmuyor"
Numan Kurtulmuş, 1946'dan beri Arakan'da bu zulümlerin çeşitli şekillerde devam ettiğini vurgulayarak, 9 Haziran'dan itibaren orada binlerce Müslüman'ın öldürüldüğünü, yaklaşık 90 bin Müslüman'ın evsiz hale geldiğini, bütün dünyanın konuştuğunu, kınadığını, ancak hiç kimsenin katliamı yapan Burma'nın liderlerinin elini tutmadığını, onu engellemediğini kaydetti.
Suriye'de 1,5 yıl içerisinde 20 bin kişinin öldüğünü, bütün dünyanın Suriye'deki katliamlara göz yumduğunu ve kimsenin Suriye rejiminin elini tutmadığını ifade eden Kurtulmuş, bugünkü dünyanın güçlülerin hakimiyeti üzerine kurulduğunu vurguladı.
"Yeryüzünde adaleti, barışı sağlayabilmek için bizim medeniyetimizin sözüne ihtiyaç vardır" diyen Kurtulmuş, dünyaya yeni sözü güçlü bir şekilde söylemenin en temel koşulunun güçlü bir Türkiye'yi oluşturmak olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, "Her alanda güçlü, sözü güçlü, kararı güçlü, ekonomisi güçlü, insanları arasında birliğin, beraberliğin sağlandığı bir Türkiye'yi kurmak gerekir. Bu konuda çok büyük, olumlu adımlar atılmıştır. Bu salonda bulunanların temsil ettiği siyasi ve düşünce sistematiğinin temsil ettiği grup, yani Türkiye'nin ana gövdesini oluşturan bu grup, Türkiye'de çok büyük mesafenin alınmasına katkı sunmuştur" şeklinde konuştu.
[PAGE]
Arap ülkelerindeki değişim
HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, Arap ülkelerindeki değişime bakıldığında Türkiye'de yaşanan değişim ve dönüşümün ne kadar anlamlı olduğunu bir kere daha gördüklerini dile getirerek, "Bugün Arap dünyasında son derece büyük maliyetlerle ve de kanlı şekilde gerçekleşen bu dönüşüm süreci, Türkiye'de halkın iradesiyle, sizin temsil ettiğiniz siyasi misyonun iradesiyle, Allah'ın takdiriyle, milletin duasıyla bugün bu noktalara gelmiştir" dedi.
Kurtulmuş, bugün yüzlerce imam hatip lisesinin halkın gayretiyle açıldığını, insanların okullarda çocuklarına dinlerini öğretebilecek imkana kavuştuğunu da ifade ederek, çok mesafe alındığını, ancak milletin iradesiyle, Allah'ın yardımıyla daha alınacak çok yol bulunduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bize diyorlar ki, 'Şam'a bakma, Şemdinli'ye bak.' Biz oraya da bakacağız, buraya da bakacağız. Biz, Şemdinli'nin güvenliğinin Şam'dan başladığını bilen bir milletiz" dedi.
İstanbul Grubu Dostluk Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği iftarda konuşan Erdoğan, AK Parti'nin kuruluşunun üzerinden 11 yıl geçtiğini, 14 Ağustos'ta, AK Parti'nin 11'inci kuruluş yıl dönümünü idrak edeceklerini söyledi.
[PAGE]11 yıl boyunca kendileriyle ilgili de çok senaryolar üretildiğini, bir çok analiz yapıldığını, bir çok teori ortaya atıldığını ifade eden Erdoğan, "AK Parti, 14 Ağustos 2001'de kurulmuştur ama AK Parti, kökü mazide olan, bu milletin tarihini, bu milletin medeniyet birikimini tevarüs etmiş bir partidir" dedi.
Nasıl bir mirası taşıdıklarını, nasıl bir medeniyet birikimini, nasıl bir dava kültürünü taşıdıklarını bir türlü anlamayanlar, bir türlü anlamak istemeyenlerin, kendileri ile ilgili her fırsatta karanlık senaryolar ürettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim davamızda hiçbir zaman 'ben' olmamıştır, olmayacaktır. Bizim davamız, benlik üzerine inşa edilmemiştir. Bizim davamız, 'biz' üzerine, birlik üzerine, beraberlik ve kardeşlik üzerine inşa edilmiştir. Bu davada, bu mücadelede, bu siyaset tarzında, isimler, makamlar, rütbeler, mevkiler değil, her zaman millet sevdası, millete hizmet sevdası önde olmuştur. Biz, öyle bir davanın gönüllüleriyiz ki, her akşam başımızı yastığa koyduğumuzda, bu millet için, bu ülke için ne yaptığımızı, ne ürettiğimizi sorgularız. Hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmeyi biz davamızın en önemli esaslarından biri olarak görürüz. Dicle'nin kenarındaki bir kuzunun akıbetinin hesabı nasıl bizim üzerimizdeyse, Filistin'in, Aceh'in, Arakan'ın, Suriye'nin, oradaki kardeşlerimizin emanetleri de bizim üzerimizdedir."
Kendilerine zaman zaman çıkıp "Filistin'de sizin ne işiniz var? Dışişleri Bakanı'nın ta Arakan'da Myanmar'da ne işi var? Lübnan'da, Somali'de, Kosova'da, Bosna Hersek'te, Afganistan'da ne işiniz var? Suriyeli mültecilere, Suriye halkına neden kucak açıyorsunuz, burada bu kadar sefalet var" dediklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz 9 yıl öncesinin Türkiye'sini iyi biliyoruz. Nasıl bir tablodan nasıl bir yere geldik bunu iyi biliyoruz. 'Ta Myanmar'a, ta Arakan'a neden gidiyorsunuz?' diyorlar. İşte bu soruları, bizim davamızı, bizim dava ve mücadele ruhumuzu hiç ama hiç anlamadıkları için soruyorlar. Eğer Arakan'da, Myanmar'da bizim şehidimiz varsa biz oraya gideriz ve gidiyoruz. Kaldı ki biz Haiti'ye de gittik, Şili'ye de gittik. Dün akşam söyledim, yanlış anlarlar bunu Şile'ye değil Şili'ye... Oraya da gittik. Biz Aceh'e gittik, öbür taraftan Sri Lanka'ya da gittik ve Sri Lanka'da biz budistlere konut yaptık. Acaba bizim dünyamızın dışında olanlar bu anlayışı yakalayabiliyorlar mı?" diye konuştu.
"BM tebrik etti"
Somali'ye gittiklerinde, Somali'den dönüp geldiklerinde, BM'de olsun, diğer uluslararası bazı liderlerle görüşmelerde olsun hepsinin "Sizi tebrik ederiz" dediklerini belirten Erdoğan, "Siz niye gitmiyorsunuz? Sizin de oraya muhakkak gitmeniz lazım. Neden? Çünkü insanca yaşamanın erdemini anlamak istiyorsanız Somali halkını görmeniz lazım. Şimdi de Arakan'ı görmeniz lazım. Niye? Onu göreceksin ki sorumluluğunun, mesuliyetinin ne kadar büyük olduğunu anlatsın, yoksa anlamaları mümkün değil" dedi.
[PAGE9
Darfur'u ziyaret ettiği dönemde, Amerika'da George Bush'un başkan olduğunu söyleyen Erdoğan, "Hemen haberi almışlar. 'Darfur'a gitmişsin, nasıl gittin? 'Gittik, gayet de iyi karşıladılar, kampları gezdim' dedim. Oradaki bazı acı tabloları anlattım. Dedim, 'Şimdi orada süratle hastane, okul yapımına başlıyoruz, yollar yapacağız' dedim. 'Ama siz hiç oraları dolaşmamışsınız' dedim. 'Olur mu, ben şu ana kadar oraya 800 milyon dolar gönderdim' dedi. 'Sayın Başkan' dedim 'Sizin paralar oradaki yöneticilere gitmiyor, sizin gönderdiğiniz müfettişleriniz, raportörleriniz var ya, o ekspertiz raporları filan hazırlayanlarınız var ya, onların arabaları, onların harcamaları, onlara verdiğiniz o yüksek ücretlere gidiyor. Yoksa ben valiye, (size para geliyor mu gelmiyor mu?) diye sordum, (bir kuruş para gelmiyor.) Ve ben orada sadece bir İtalyan hastanesi gördüm onların yaptığı bir de Suudi'lerin yaptığı okul gördüm'... Çağırdı hemen gerekli talimatları verdi, ama tablo bu."
Bu paraları gerçekten verdiklerini ancak gitmesi gereken yerlere gitmediğini ifade eden Erdoğan, "Fakat biz Türkiye olarak işi farklı ele alıyoruz. Biz hizmete yatırım yapıyoruz. Biz şu anlattığım ülkelerle aldığımız mesafelerde, TİKA denen kuruluşumuzla beraber orada yatırımlara giriyoruz. Kendi tarihi eserlerimizden tutunuz, hastaneydi, okuldu, altyapıydı, konuttu, bunları yapıyoruz" dedi.
Şu anda sırtlarında çok büyük bir yükün olacağının da idraki içerisinde bir çok yerler için hazırlık yaptıklarını ifade eden Erdoğan, "Bu milletin gönlünde coğrafi sınırlar hiçbir zaman olmadı ve bugün de yok. Bu millet, tarih boyunca olduğu gibi bugün de, aynı çatı altında, aynı aile içinde kardeşine hangi nazarla bakıyorsa, binlerce kilometre ötede Arakan'daki Müslümana, Aceh'deki Müslüman'a, Filistin'de, Suriye'de, Somali'deki insana da aynı nazarla bakıyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Gazze'de şu anda dev bir hastane yapmakta olduklarını, bunun hem kardeşliklerinin hem de insanlıklarının görevi olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "Bu davanın temelinde, Yunus Emre var, Yunus Emre'nin gönülleri fetheden dizeleri var. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyorsak sevgimizin gereğini ortaya koymamız lazım. Bu muhteşem dize, bizim olduğu kadar, bizim davamızın olduğu kadar, bizim mensubu olduğumuz aziz milletin de rehberidir, ışığıdır, kılavuzudur" şeklinde konuştu.
"Arakan'a bakma Hakkari'ye bak' diyorlar"
Arakan'a Türkiye'den bir heyet gittiğinde, binlerce kilometre ötede, hem de diplomatik ilişkilerin olmadığı bir ülkede, eşinin kızının, Dişişleri Bakanı ve eşlerinin heyet olarak gittiklerini söyleyen Erdoğan, "Söylenen şu; 'Türkler geliyor'... Bunu bir de tarihte duyuyorduk, Türkler geliyor... Ve bundan dolayı seviniyorsa o insanlar, herkes bunun üzerinde durup düşünmesi gerekir" dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sevgili kardeşlerim bize diyorlar ki, 'Şam'a bakma, Şemdinli'ye bak.' Bize diyorlar ki, 'Arakan'a bakma, Hakkari'ye bak.' Bize diyorlar ki, 'Gazze'ye, Saraybosna'ya, Kabil'e bakma, Diyarbakır'a, Çankırı'ya, Trabzon'a bak.' Biz, Allah'a çok şükür, 81 vilayetimizi, tarihinde hiç görmediği hizmetlerle buluşturmuş bir hareketiz. Biz oraya da bakacağız buraya da bakacağız. Hiç bir endişemiz yok. Ama biz, Şemdinli'nin güvenliğinin Şam'dan başladığını bilen bir milletiz. Hakkari'nin huzurunun Arakan'ın huzuruna paralel olduğunu, Gazze'nin, Saraybosna'nın, Kabil'in refahının, Diyarbakır'ın, Çankırı'nın, Trabzon'un refahıyla örtüştüğünü bilen, gören ve bunun gereğini yapan bir hareketiz.
Birinci Dünya Savaşı'nda bizim için gözyaşı döken, Kurtuluş Savaşımızda bizim için dua eden, varını yoğunu ortaya koyan her coğrafyaya, her ülkeye, her millete el uzatmak, bizim boynumuzun borcudur. Biz Devlet-i Aliye'yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerindeyiz. Ve o ruh, bizim dinamizmimizi sürekli ateşliyor. Şehitlerimizin ulaştığı her ülkeye, her halka yardım eli uzatmak, bizim aynı şekilde boynumuzun borcudur. Biz, bizim hareketimize ilham kaynağı olan Hoca Ahmet Yesevi'den, Yunus Emre'den, Hacı Bektaş Veli'den böyle bir dava ruhunun dersini aldık. Biz, bizim hareketimize ilham kaynağı olan Osman Gazi'den, Fatih'ten, Kanuni'den böyle bir kucaklayıcı siyaset tarzını miras devraldık.
İnşallah, milletimizin rotasında, medeniyetimizin bize çizdiği istikametle, bu şekilde bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Yarıştığımızda, hayırda yarışacağız. Birbirimizin ayağına basmayacağız, birbirimize kem söz söylemeyecek, birbirimize buğzetmeyeceğiz. Ortak tarihimizin o muhteşem hatırasına gölge düşürmeden, gönül birliği içinde hep birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Yol arkadaşının ayağına çelme takmak bizim geleneğimizde, dava kültürümüzde asla olmadı. Bundan sonra da asla olmayacak. Biz, gönlümüzü de, kapılarımızı da birbirimize her zaman açık tutacağız. Büyüklerimizin, ecdadımızın, ağabeylerimizin tavsiyeleri doğrultusunda, bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya devam edeceğiz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,"Artık kartopu değiliz, artık çığ olduk ve bundan sonraki büyüyüşümüz inşallah çok daha farklı olacak. Yeter ki biz içimizde birbirimizi yemeyelim" dedi.
İstanbul Grubu Dostluk Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği iftarda konuşan Erdoğan, çok farklı bir dönemden geçtiklerini, yüklerinin çok daha ağır olduğunun idraki içinde olduklarını söyledi.
Erdoğan, "Onun için de bizim dayanışmamız, bizim birlikteliğimiz, beraberliğimiz, ben hep söylüyorum; biz hep birlikte Türkiye olmaya mecburuz" dedi.
9 yıl önce Türkiye'nin Merkez Bankası'ndaki döviz rezervinin 27.5 milyar dolarken şu anda 103 milyar doları aştığına dikkat çeken Erdoğan, IMF'ye olan 23 milyar dolar borcun şimdi 1,7 milyar dolara gerilediğini, 3-5 gün sonra bir 400 milyon dolar taksit daha ödeyeceklerini ve borcun 1,3 milyar dolara düşeceğini, Nisan ayında da borcu sıfırlayacaklarını vurguladı.
Erdoğan, "Fakat bu arada teknik bazı meseleleri görüştüğümüz konu var ki, IMF'ye Meksika'da taahhüt ettik, IMF'ye biz bu ara 5 milyar dolar borç vereceğiz. Artık Türkiye, alan el değil, veren el. Az önce Numan kardeşim bir şey söyledi; 'Güçlü olmaya mecburuz, çünkü dünya güçlülerin dünyası.' Ve bunların mantığı yanlış çalışıyor, 'haklı olan güçlüdür' tezi değil bunların tezi, 'güçlü olan haklıdır' tezi ile bunlar dünyada zulmediyorlar, sömürüyorlar. Öyleyse biz hem haklı olacağız hem de güçlü olacağız. Olur muyuz? Oluruz. Artık kartopu değiliz. artık çığ olduk ve bundan sonraki büyüyüşümüz inşallah çok daha farklı olacak. Yeter ki biz içimizde birbirimizi yemeyelim" diye konuştu.
[PAGE9
"Terör örgütünün siyasi uzantısıyla işbirliği içindeler"
Muhalefeti de eleştiren ve "İnşallah doğru çizgiyi bulurlar" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu terörizmle mücadele verirken kalkıp da terörizm konusunda iktidarla beraber olmayı değil, onların yanında nasıl yer alırız bunun planlarını yapıyorlar. Bölücü terör örgütünün siyasi uzantısı ile görünür görünmez işbirliği içindeler. Ve şu anda bize 'terör sorununu çözelim, bunun için bir mesafe alalım' derken, buyurun gelin dediğimizde, oturuyoruz konuşuyoruz 'teklifiniz ne?' bakıyorsunuz ortada teklif yok. Ne var? teşhis var. Bu teşhisi zaten bütün medyası, şusu busu hepsi yapmış. Önerin? 'Yok.' 'Buyurun' diyorum, 'bak üç arkadaşım burada, sizin de üç arkadaşınız burada. Beraber bu arkadaşlarımıza talimatı verelim, çalışmaya başlasınlar. Bir de süre koyalım, uygulanabilecek ne varsa bunların hepsini uygulamaya hazırız.' İki ay geçti hala ses yok. Bak şimdi salı günü bu konuyla ilgili Meclis'i toplantıya çağıracak. 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.' Toplanacaksan toplan.
MHP'nin tavrı da ortada zaten. 'Ben de katılmayacağım' diyor. Çünkü bu terör örgütünü meşrulaştırma oturumudur aslında. Ne demek bu? 'Bölücü terör örgütü ben istediğim zaman parlamentoyu da toplatırım, toplarım' diyor. Bu, bu demektir. Kusura bakma. Biz bölücü terör örgütünün arkasına vagon olmayız. Ama sen CHP olarak onların arkasına vagon olursun. Zaten vagonsun. Yapmak istediğin bir şey varsa kapımız size açık, gel oturalım konuşalım, yapalım. Buna yoksunuz. Meclis'te ne yapacaksın? Şov... Kusura bakma biz şovmen değiliz, biz icraatçıyız.."
Türkiye'nin sıçrayacağı yıllar...
Gerek 2013, gerek 2014, 2015'in kendileri için çok çok önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, bu yılların Türkiye'nin gerçekten dünyada artık sıçramasını çok daha farklı ortaya koyacağı yıllar olacağını, onun için içeride ve dışarıda çok çalışmaları gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de muhalefetin doğruya iştirak etme anlamında olmadığını söyleyen Erdoğan, "Türkiye'de muhalefet, siyaha 'beyaz' demek, beyaza 'siyah' demektir. Böyle anlaşılır, böyle anlaşılmıştır. Hiç bir zaman bunlar marifet iltifata tabidir gibi bir gerçeği kabullenmez" dedi.
Bu buluşmayı tertip ettiği için İstanbul Dostluk Derneği'ne şükranlarını sunan Erdoğan, bu vesileyle, eski Başbakanlardan Profesör Doktor Necmettin Erbakan hocayı da bir kez daha rahmetle yad ettiğini belirtti.
Erdoğan, yaklaşan Kadir Gecesi'nin tüm Müslümanlar, tüm insanlık için hayırlı, mübarek olmasını diledi.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının ardından İstanbul Grubu Dostluk Derneği Genel Başkanı Ahmet Aluç, Başbakan Erdoğan ve HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a kahve fincanı hediye etti.
Erdoğan, iftarda eşi Emine Erdoğan, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile aynı masada oturdu.