İki senaryoya göre piyasanın geleceği
Yılın ilk yarısında en çok kazandıran ilk üç borsa arasına giren İMKB, ikinci yarı için de potansiyel barındırıyor. 'İyi Senaryo'ya göre endeksin 70 bine taşınması muhtemel.
Ferhat POLAT
[PAGE]
İSTANBUL - Türk varlıkları açısından 2012 yılının ilk altı ayında hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerden önemli ölçüde olumlu ayrışma yaşandı. Yılın ilk yarısını beklentilerin ötesinde pozitif geçiren yurtiçi piyasada, yılın ikinci yarısı için de benzer tablo görmek sürpriz olmayacak gibi.
Her ne kadar yılın ikinci yarısı için riskler, fırsatlardan daha yüksek olarak gösterilse de, piyasada özellikle Türkiye'ye olan yabancı ilgisinin devam edeceği görüşü hakim. Ancak, global büyümenin yavaşladığı ve Avrupa'daki borç krizinin etkilerinin sorgulandığı ortamda yatırım kararı almak
çok da kolay değil. Gerek yurtdışı gerekse yurtiçi konjonktüre bakıldığında, yatırım kararı alırken eskiye göre çok daha fazla faktör hakkında bilgi ve öngörüye sahip olunması gerektiği bir gerçek.
Bu noktada görüşlerini aldığımız piyasa profesyonelleri, yatırımcıların 'risk profillerine göre' karar vermeleri gerektiğini hatırlatıyor ve anlık kararlardan uzak durup, aktif yönetim stratejileri belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Risk profili düşük yatırımcılar için ağırlığın TL mevduata verilmesi tavsiyesinde bulunan portföy yöneticileri, risk profili yüksek yatırımcıların seçici olmak kaydıyla cazip hisse senetleri bulabileceği görüşünde. Yatırım aracı tavsiyesi olarak
hisse senedi ve bonolarda son dönemdeki olumlu hareketle birlikte yukarı potansiyelin sınırlansa da hala korunduğu belirtiliyor. Bunun yanında kısa vadede yatırım fonları da öneriliyor. Bunların içinde hisse senedi yoğun fonlar, altın fonları, tahvil-bono fonları ile likit fonlar arasında eşit dağıtım yapılabileceği, ayrıca son dönemde öne çıkmaya başlayan özel sektör tahvillerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği ifade ediliyor. Yatırımcıların, yılın ikinci yarısı için özellikle Avrupa'daki haber akışını, ABD Merkez Bankası (FED) tarafından gelecek açıklamaları, ABD seçimleri ile ilgili yapılan kamuoyu yoklamalarını, Ortadoğu'daki gelişmeleri, yani daha geniş anlamda yurtdışındaki dinamikleri yakından takip etmesi gerekiyor. Yurtiçi özelinde ise petrol-emtia fiyatları ve bunun cari açık ile enflasyona etkileri, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın izleyeceği politika ile kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notu ile ilgili kararları yakından izlenecek başlıklar olarak sıralanıyor.
ÖNCELİKLİ GÜNDEM EURO BÖLGESİ'NİN GELECEĞİ
Euro Bölgesi'nde borç krizinin nasıl aşılacağı en önemli soru işareti. Mevcut durumda kabaca AB içerisinde iki grubun ön plana çıktığına işaret eden Ak Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı
Göktürk Işıkpınar "Almanya'nın başını çektiği birinci grup, artan borçluluk oranlarına dikkat çekerek mali disiplin talep ediyor. Fransa'nın başını çektiği ikinci grup ise artan borçluluk oranlarını
kontrol altında tutabilmenin yolunun, ülkelerin yeniden ekonomik büyüme patikasına girmelerinden geçtiğini ve bu sebeple mali disiplinden önce, ekonomik büyümeye odaklanılması gerektiğini savunuyor. Bu iki grup arasındaki uzlaşı ve AB'deki politikalar yılın ikinci yarısını etkilemeye devam edecek" değerlendirmesini yaptı.
Yunanistan'ın ardından İspanya başta olmak üzere, İtalya ve Portekiz için baş gösteren kaygılar giderilebilmiş değil. Bu noktada, Yunanistan'a oranla İspanya ekonomisinin 5 kat, İtalya ekonomisinin ise yaklaşık 7 kat büyüklüğünde olduğuna dikkat çeken Yapı Kredi Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Bülent İmre, Yunanistan'daki yüzde 165'lik kamu borcu/GSYİH oranına karşılık, İtalya'da yüzde 120, İspanya'da yüzde 69'luk oranların söz konusu olduğunun altını çizdi. İmre, "Borç krizi konusunda çok fazla soru işareti var. Kesin olan tek cevap ise euro/dolar paritesinin düşüş eğiliminde olacağı" dedi.
'KÖTÜ SENARYO'
Ak Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Göktürk Işıkpınar, yılın ikinci yarısında yaşanabilecek 'kötü senaryo'yu; AB üyelerinin kendi aralarında anlaşamamaları, bunun neticesinde Avrupa
Merkez Bankası'nın Euro bölgesinde büyümeyi yeniden canlandıracak gerekli politikaları uygulamaya koymaması olarak şekillendirdi. Işıkpınar'a göre ayrıca, başta Çin olmak üzere Asya genelinde ekonomik faaliyetlerin sert bir şekilde gerilemesi, merkez bankalarının buna karşın genişleyici politika adımlarını atmakta çekimser kalmaları, ABD'de de benzer bir durumun yaşanması kötü senaryonun diğer parçalarını oluşturabilir. Kötü senaryoyu meydana getirebilecek gelişmenin Avrupa tarafından gelmesinin olası olduğuna katılan Garanti Portföy Genel Müdür Yardımcısı Tolga Güsar, şu an itibarıyla çözümedoğru olan yolda adımların atıldığını hatırlattı. Güsar, ancak, ESM'nin fonlanması konusunda Hollanda ve Finlandiya'nın katılmayacakları yönündeki tabloya, yeni ülkeler eklenmesinin hem fonlamayı yapan hem de fonlanan ülkelerde tahvil faizlerini yukarı çekeceğine işaret etti. Güsar, bu durumun da küresel anlamda riskli varlıklardan hızlı çıkışlara sebep olabileceğini vurguladı.
PETROL FİYATLARININ SEYRİ YAKINDAN İZLENİYOR
Bunların yanında Ortadoğu'daki herhangi bir gerginliğin de piyasaları olumsuz etkileme potansiyeline sahip olduğu biliniyor. Bu çerçeveden bakıldığında akla ilk gelen ise petrol fiyatlarının seyri… Petrol fiyatlarında şok yükseliş getirecek gelişmelerin piyasaların dengesini bozabileceği belirtiliyor. 2012 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye'nin olumlu ayrışmasının temel sebeplerinden birinin petrol fiyatları olduğunu söyleyen Yapı Kredi Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Bülent İmre, kötü senaryoya göre; İran'a uygulanan yaptırımların petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir baskı yaratmasının söz konusu olabileceğini bildirdi. Olumlu senaryonun sürmesi için petrol fiyatlarının mevcut seviyede kalması ve mümkünse düşmesinin ön şart olduğunu kaydeden İmre, "Tabii bunun tersi durumda olumsuz etkilenmek de kaçınılmaz. Bu konu, cari açığın yanı sıra, enflasyon açısından da çok önemli. Aynı zamanda dünyadaki düşük büyümenin bizim büyüme hızımızı beklentilerden daha aşağı çekme ihtimalinin de bir diğer olumsuz gelişme olarak piyasaları etkileyeceği görüşündeyiz" diye konuştu. Uzmanların çizmiş olduğu bu kötü senaryonun hayata geçmesi durumunda İMKB-100 için 50.000, hatta 45.000 seviyeleri telaffuz ediliyor. Normalleşme sürecine girilmemesi ve risk iştahının daha da bozulmasıyla doların 1.90, faizin de yüzde 10 seviyelerine çıkabileceği tahmin ediliyor.
[PAGE]'İYİ SENARYO'
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Onur Mutlu, krize karşı atılan adımların olumlu etkileri ile esesyondan çıkış ve güven ortamının yeniden sağlanmasının 'iyi senaryo'nun önemli ayağını oluşturacağını belirtti. Bunun yanında enflasyonda aşağı yönlü trendin devam ediyor olması ve yine küresel risk iştahında bir bozulma görülmemesinin Türk varlıklarına ilgiyi artırdığına işaret eden Mutlu, "Dolayısıyla da hem hisse senetleri hem de sabit getirili menkul kıymetler piyasasında Türkiye'nin pozitif ayrışması devam edebilir. Beklenenden önce gerçekleşebilecek bir kredi notu artırımı ile Türkiye'nin yatırım yapılabilir seviyeye çekilmesini önemli bir gelişme olur. Yine mevcut koşullarla cari açık, enflasyon gibi başlıca makro göstergelerdeki iyileşmenin devam etmesi iyi senaryo olarak nitelendirilebilir" yorumunu yaptı.
Ak Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Göktürk Işıkpınar, AB'deki sürecin normalleşmesinin yanı sıra Çin'de yıllık büyümeyi yüzde 8 ve üzerinde tutacak politikaların başarılı şekilde uygulanması, Çin hariç Asya ülkelerinde ve ABD'de büyüme ile ilgili verilerin olumlu seyrederken, enflasyon riskinin yaşanmamasını da olumlu senaryoyu destekleyecek diğer olumlu gelişmeler arasında saydı.
Garanti Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Tolga Güsar ise Avrupa tarafında borç sorunu yaşayan ülkelerin fonlanması konusunda ve mali birliğin sağlanması anlamında nihai bir anlaşmaya varılması ve yol haritasının açıklanmasının yanında, ABD tarafından kötü açıklanan makroekonomik verilere karşı yeni bir parasal genişleme programının uygulamaya alınmasının olumlu gelişmelere dahil edilebileceğini
aktardı.
YURTİÇİNDE EN ÖNEMLİ BEKLENTİ KREDİ NOTU
Piyasaların gerçekten yeni bir coşkulu döneme girmesi için gerekli faktörün zaten beklentilere belli ölçüde girmiş olan not artışı olduğunu söyleyen Yapı Kredi Portföy Genel Müdür Yardımcısı Bülent İmre, şu değerlendirmeyi yaptı: "Geçmişe baktığımızda not artışı öncesinde görünümün 'olumlu' olarak revize edildiği, sonrasında ise yaklaşık 3-6 aylık bir periyodun ardından not artışı geldiği görülüyor. Tabii bu süre kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye getirilmesi öncesinde biraz daha uzun olabilir. Cari açığın mevcut yüksek seviyesinin not artışı için engel teşkil etmeye devam edeceği görüşündeyiz. Derecelendirme kuruluşlarının dikkate alacağı noktalar ise bütçe dengeleri ve tasarruf teşvik paketi. Zira iç tasarrufların artırılmasının cari açık üzerinde de olumlu etki yapacağını söylemek mümkün."
Piyasalarda güven ortamının yeniden sağlanması ve risk iştahını harekete geçirecek olan 'İyi Senaryo' ile borsanın 70.000 seviyelerine taşınabileceği bekleniyor. Bu durumda doların 1.75, faizin de yüzde 7-7.5 bandına düşeceği hesaplanıyor.
[PAGE][PAGE][PAGE][PAGE][PAGE]