İpek Hanım'ın çiftliği Kars'a uzanıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

İSTANBUL - Bir çiftlik düşünün, bir kadın girişimci o topraklarda yetiştirdiği meyve sebzeyi önce küçük kızına yediriyor, sonra eşine dostuna gönderiyor, kalanı da internetle sipariş verenlere satıyor. Bütün koy o çitflik için çalışmaya başlıyor bir süre sonra çünkü İpek Hanım'ın Çiftliği'nin ünü hızla yayılıyor. Pınar Kaftancıoğlu'nun çiftliği, hiç reklam, tanıtım yapmadan 7 yılda 25 bin kişilik müşteri portföyüne ulaşıyor. Bir 25 bin kişi de yedek listede bekliyor, çünkü İpek Hanım'ın Çiftliği'nin kapasitesi artık talebe yetmiyor. İşte bu nedenle Kaftancıoğlu şimdilerde yeni bir çiftlik yapılanmasını Kars'da da oluşturmak için çalışma yapıyor. 

Kars'ta eko turizm yapılacak

Artık üretim siparişlere yetmez olmuş çiftlikte. "Belli bir arazi büyüklüğümüz var, bu büyüklük ile kaldırabileceğimiz belli bir müşteri sayısı..." diyor Kaftancıoğlu. Bu sayının üzerine çıkmaya kalkışmanın iki yolu var: "Ya üretimi bir kenara bırakıp al – sat şeklinde ticaret yapacağım ya da ürün kalitesini bozup herkese rezil olacağım. İkisi de bana uygun değil maalesef... " İşte bu nedenle Kaftancıoğlu sınırlı sayıda yeni müşteri kabul etmeye başlamış. Ama kesin çözüm için de harekete geçmiş. Bir süredir memkeleti olan Kars'ta yeni bir oluşum içinde olduklarını anlatıyor Kaftancıoğlu: "Şimdilik Nazilli'de yaptığımız tahıl, bakliyat dikimlerini büyük oranda Kars'taki arazilerimize kaydırdık. Bu sayede Nazilli'de boşa çıkan arazileri sebze ekimi için kullanabildik ve biraz daha fazla talebe karşılık verebildik. Kars'taki yeni projeler için de belli gruplar ile geziler düzenliyoruz. O coğrafyada yapılabilecek projeleri tartışıyor, iş imkanlarını gözden geçiriyoruz. Örneğin bu gezilere katılan bir yatırımcı, Kars'ta eko – turizm alanında bir yatırım yapma kararı aldı geçen haftalarda."

Taklitlerin çoğu "sanal"

İpek Hanım'ın Çiftliği büyük ilgi görünce, taklitleri de türemiş... Kaftancıoğlu anlatıyor: "İpek Hanım Çiftliği'nin üretimi temel alan,  Anadolu köylüsünü bir şirketin çalışanı değil; inanılmaz bir yapının bireyi haline getiren örneği görülmemiş bir yapısı var... Başarısı da buradan geliyor... Fakat insanlar bunu görmek ve uygulamak yerine ''Aman ne olacak, yaparız bir internet sitesi, bize de üç – beş müşteri denk gelir'' mantığı ile hareket ediyor. Üretimin içinde var olmuyor. Çoğu ''sanal'' çiftlikler... Bunların sayısını takip edemez oldum artık. Açılıyorlar, insanları dolandırıyorlar, insanlar dolandırdıklarını anladıklarında da farklı bir isimle yeniden açılıyorlar..."

Ortalama bir balkonda 4 kişilik ailenin domatesi yetişir

Pınar Kaftancıoğlu'na gelen bir talep de doğal fide ve ağaçlar: "Pek çok müşterime fide ve tohum gönderiyorum. Hiç olmazsa bahçelerinde, o da mümkün değilse balkonlarında en azından birkaç ürünü kendileri yetiştirsin istiyorum. Ortalama büyüklükte bir balkonda dört kişilik bir ailenin tüm domates ve biber ihtiyacı karşılanabilir mesela. Ortalama büyüklükte bir bahçede 6 – 7 çeşit mahsül elde edebilirsiniz. Daha büyük ölçeklerde üretim yapmak isteyen müşterilerim için tohum ve fide gönderiminin yanı sıra projelendirme, hatta bizzat gerçekleştirme aşamalarında destek veriyoruz. Birkaç tarla, birkaç da sera oluşturduk  bu şekilde... Pek çok yatırımcıyı da  olanı – biteni gözlemlemeleri, temiz niyetle yapacaklarına inandı isek örneklemeleri için çiftlikte ağırladık. Ağırlamaya ve anlatmaya devam ediyoruz." 

Benim yaptığım tarım "organik" değil gerçek "Anadolu tarımı..."

"Ne başladığım gün yaptığım işi ''Organik Tarım'' olarak tanımladım, ne bugün ''Organik'' sözcüğünü ağzıma alıyorum. Benim yaptığım tarım, ''gerçek'' Anadolu tarımı. Anadolu'ya ait tohumlar, Anadolu'ya ait yöntemler ile; yüzlerce yıldır Anadolu'da kullanılmış kükürt, göktaşı gibi basit ilaçlamalar ile sürdürülen gerçek bir tarım. Bizim yapmamız gereken, yabancı sertifikasyon kuruluşlarını Anadolu'ya sokmak, ''organik'' sertifikalı yabancı menşeli tohumları Anadolu toprağına ekmek, sertifikalı organik toz gübreler ile tarım yapmak olmamalı. Bu topraklarda bin yıllar boyunca ilaçsız, katkısız tarım yapıldı. Bizim bunu korumamız lazım. Dışarıdan sistem ithal etmek değil, kendi sistemimizi korumamız ve yaşatmamız lazım. Anadolu köylüsü kendisindeki gücü keşfederse çok büyük değişimler olur bu ülkede. Bakarsınız bir gün gelir, bütün dünyanın butik tarım merkezi oluruz."

 

Bu konularda ilginizi çekebilir