Irak, petrolde bize ne kadar ırak
Dr. Serdar İSKENDER / TÜTEV Enerji Danışmanı
Dünyanın üçüncü büyük petrol rezervine sahip Irak, dünya petrol piyasasının önemli aktörlerindendir. Ortadoğu'da yaşanılan petrol savaşlarını anlayabilmek için Ortadoğu'nun kalbi olan Irak'ta yaşananları değerlendirebilmek yeterlidir. Irak, Suudi Arabistan'dan, Türk Cumhuriyetlerine kadar uzanan coğrafyada ki petrol ve doğal gazın kontrolünü sağlayabilmek için de önemli bir konuma sahiptir. İran'ı kontrol edebilmek ve etkinliğini kırabilmek için de Irak'a ihtiyaç vardır. Irak, bu kilit konumunun bedelini, tarihte çok ağır ödemiştir. 2003 Irak Savaşı'na kadar, 20. yüzyılda Irak farklı yoğunluklarda yedi savaş ve iç karışıklık yaşamıştır. Irak'ın petrol kaynaklarını kontrol edebilmek amacıyla yapılan yedi savaş: Sömürgeleştirme saldırı dönemi (1914-1918), İngiltere'nin Irak'ı sömürgeleştirme dönemi (1918-1930), İngiltere tarafından Irak'ın ikinci kez işgali (1941), İran-Irak Savaşı (1980-1988), Körfez Savaşı (1991), Körfez Savaşı sonrası iç çatışma dönemi (1991-2003), Irak Savaşı (2003) şeklinde sıralanabilir.
2003 yılında ABD, Saddam yönetimini ortadan kaldırarak Irak'ta ki rejimi değiştirmesine rağmen, uluslararası güçlerin petrole hakim olma mücadelesinin henüz sona ermediği, Irak'ta devam etmekte olan iç savaştan anlaşılmaktadır. ABD'nin Irak'a müdahalesinin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, Irak'ta devam eden kaos ortamı petrol paylaşımı konusunda gerekli anlaşmanın sağlanamadığını göstermektedir.
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından hazırlanan raporlara göre, Irak'ın mevcut günlük petrol üretiminin 3 milyon varilden, 2020 yılında 6 milyon varile, 2035 yılında ise 8 milyon varile çıkacağı tahmin ediliyor. Petrol üretimindeki bu artışın Irak'ı, 2030 yılında dünyanın en büyük petrol ihraç eden ikinci ülkesi konumuna çıkarması bekleniyor. Zengin petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip Irak'ın, bu rezervlerini uluslararası piyasalarda satışa sunmasıyla, ekonomik açıdan da sürdürülebilir büyümeye başlayacağı belirtiliyor. Önümüzdeki 20 yıllık süreç içerisinde ise Irak'ın elde edeceği petrol ve doğal gaz gelirleriyle birlikte, Suudi Arabistan'ın ekonomik büyüklüğüne ulaşabileceği hesaplanıyor.
2002 yılından itibaren birçok küçük petrol arama şirketi, Kuzey Irak'ta faaliyet göstermeye başladı. Halen, 19 ülkeden, 39 yabancı şirketin Kuzey Irak'ta petrol arama faaliyetinde bulunduğu biliniyor. Son dönemde, Kuzey Irak petrollerine, petrol devlerinin artan ilgisi dikkat çekiyor. Dünyanın en büyük 10 petrol şirketi arasında yer alan Amerikalı Exxon Mobil, Chevron, Rus Gazprom ve Fransız Total, Kuzey Irak'ta petrol çıkarmak için Bölgesel Kürt Yönetimi ile anlaşmayı başardı.
Kuzey Irak'ta çıkarılacak petrolün uluslararası pazarlara ulaştırılması petrolün çıkarılmasından daha zor olacağa benziyor. Bölgesel Kürt Yönetimi ile Merkezi Irak Yönetimi arasında, petrol nedeniyle çıkan kavga sürekli büyüyor. Bu kavga nedeniyle, Kuzey Irak'tan çıkarılan petrolün Merkezi Irak Yönetimi'nin kontrolünde bulunan Güney Irak topraklarından geçerek, Basra Körfezi'ne ulaştırılması mümkün gözükmüyor. Bu durumda, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bölgede çıkarılan ham petrolü, Merkezi Irak Yönetimi'nin kontrolünde bulunan topraklardan geçirmeden, Türkiye üzerinden taşıması gerekiyor. Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bağımsızlığını kazanabilmesi ve Merkezi Irak Yönetimi'nin boyunduruğundan kurtulabilmesi için petrol ihracatına ihtiyacı bulunuyor. Çünkü Kuzey Irak sınırlarının dışına çıkamayan petrolün, Kuzey Irak'a hiçbir katkısı olmuyor.
Petrol kartelleri, Türkiye'nin Kuzey Irak petrol kaynaklarıyla ilgilenmesinin yeni sorunları ortaya çıkaracağını gündeme getiriyorlar. Türkiye'nin Bölgesel Kürt Yönetimi ile yapılan sözleşmelerin Irak Anayasası'na aykırı olduğunu da iddia ediyorlar.
19 ülkeden, 39 şirketin bulunduğu Kuzey Irak'ta, bu şirketlerin çalışmaları Irak Anayasası'nı ihlal etmiyorsa, Türk şirketlerin Kuzey Irak'ta bulunması da anayasayı ihlal etmeyecektir.
Kuzey Irak Bölgesi'nin hızla kalkınmasını isteyen Bölgesel Kürt Yönetimi, Tak Tak petrol sahasında inşa edeceği yeni bir boru hattını, Kerkük-Ceyhan Boru Hattı'na bağlamak için çalışmalara başladı. Kuzey Irak'ın petrolünü satabilmesi için Türkiye'ye ihtiyacı bulunuyor. Kuzey Irak petrollerinin Kerkük-Ceyhan Boru Hattı'yla Ceyhan'a indirilmesi, Kuzey Irak petrollerinin dünya petrol piyasalarına açılmasına yardımcı olacak ve Türkiye'nin daha uygun fiyata petrol almasını da sağlayacaktır. Bu açıdan değerlendirme yapıldığında, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin Türkiye'ye ihtiyacı var ve son dönemde Türkiye'yi rahatsız edecek hiçbir faaliyette bulunmamaya özen gösteriyor.
Türkiye'nin, Kuzey Irak petrollerinin Ceyhan'a akışına izin vermemesi durumunda, Bölgesel Kürt Yönetimi, Irak Merkezi Yönetimi'ne karşılıksız itaat etmek zorunda kalacaktır. Türkiye, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bu zaafını iyi değerlendirmeli, Ortadoğu'da senaryosu yazılan "Büyük Enerji Oyunu"nda figüran değil, başrol oyuncusu olmayı başarmalıdır. Cumhuriyet Dönemi'nde elimizden kaçırdığımız, gönlümüzde bizim olmaya devam eden Musul-Kerkük petrolleri yıllar sonra denize ulaşabilmek için yeniden anavatanı Anadolu'ya akmak istiyor. Ne kadar zaman geçerse geçsin, bölge üzerine yazılan senaryolar ne kadar karışık olursa olsun, akacak suyun yatağını bulduğu gibi Kuzey Irak petrolleri de akmak için doğru boru hattını bulacaktır.