İş alemi kara kara asgari ücrete yapılacak yüzde 30 zammı düşünüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Alaattin AKTAŞ

Asgari ücretle çalışan işçiler mutlu; seçimin galibi AKP'nin vaadi çerçevesinde ücretleri 1 Ocak'tan itibaren yüzde 30 artarak 1.000 liradan 1.300 liraya çıkacak. Aylık ücreti halen 1.000 lira olarak uygulanmakta olan asgari ücretle, 1 Ocak'tan itibaren uygulanacak 1.300 lira arasında bulunan işçiler de kısmen mutlu, onların ücreti de en az 1.300 liraya yükselecek.

İşverenin pek mutlu olduğu ise söylenemez. Mevcut tabloda işçinin cebine asgari ücret olarak 1.000 lira girmekle birlikte, bir asgari ücretli için işverenin cebinden 1.496 lira çıkıyor. İşte işverenin yükü 449 lira artışla 1.945 liraya ulaşacak. 

Türkiye'de kaç işçinin gerçek anlamda asgari ücretle çalıştığı aslında tam olarak bilinmiyor. Bunun nedeni, çok sayıda işçinin aslında daha yüksek ücretle çalıştığı halde asgari ücretli gibi gösteriliyor olması. Bu da gerçek tabloyu bilmeyi zorlaştırıyor. 

Ama bazı veriler ve tahminler var tabii ki. SGK verilerine göre, işçi statüsünde çalışanların toplamı yaklaşık 13.8 milyon kişi. Bunların yaklaşık 1.5 milyonu kamu işçisi ve sendikalı. Yani özel sektörde sendikasız ve ücretli çalışanların sayısı 12 milyonun biraz üstünde. İşte bu 12 milyonun yüzde 40 kadarı, yani 5 milyonu asgari ücretli görünüyor. Ama biliniyor ki, aslında asgari ücretli gösterilmekle birlikte daha yüksek ücretle çalışan büyük bir kitle var. Bu kitlenin büyüklüğüne ilişkin tahminler yürütülüyor. Sonuçta, 12 milyon civarındaki özel sektör işçisinin kabaca üçte birinin, yani 4 milyonunun asgari ücretle çalıştığı tahmin ediliyor.

Yüzde 30 zammın sonuçları

Asgari ücrete yapılacak yüzde 30 zam, yalnızca asgari ücretle çalışan ve sayılarının 4 milyon olduğu tahmin edilen işçiyi de ilgilendirmeyecek ki. Aralık ayında toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu, normal koşullarda asgari ücreti en fazla yüzde 10 dolayında artırırdı ve şu an 1.000 lira olan ücret, 1.100 liraya çıkardı. Buna göre halen 1.000-1.100 lira arasında ücret alanlar da otomatik olarak 1.100 lira ücrete yükselirlerdi.

Oysa şimdi marj genişliyor. Normal koşullarda, yani yüzde 10 dolayında bir asgari ücret artışında, halen 1.200 lira ücretle çalışan bir işçinin durumu değişmeyecekken, şimdi asgari ücret 1.300 liraya çıkınca, bu işçiye de zam yapılması gerekecek. Ya da 1.250 liraya çalışmakta olana da.

Üstelik bu işçiler, ücretlerine 50 liralık, 100 liralık artış yapılması karşısında pek de mutlu olmayacaklar. Belki kendileri şef ya da ustabaşı gibi bir üst unvanla örneğin 1.300 liraya çalışıyorken, yanlarında 1.000 liraya çalışmakta olanların ücretlerinin aynı düzeye çekilmesine herhalde sıcak bakmayacaklar. 

Dolayısıyla, asgari ücretin yüzde 30 artırılması, tek başına uygulamaya konulacak basit bir karar değil. Yani bu karar, yalnızca asgari ücretle çalışanları ilgilendirmiyor. Halen 1.300 liranın altında ücretle çalışan çok sayıda işçinin ücretinde de yeniden düzenlemeye gidilmesi gerekecek.  

Ayrıca, bir süre sonra gündeme gelecek toplu iş sözleşmelerinde de beklentiler bir anda yükselecek. Asgari ücretin yüzde 30 artırıldığı bir dönemde, işçi sendikaları geçmişteki oranların çok üstünde ve herhalde yüzde 30 dolayında zam isteğiyle masaya oturacak.

Küçük işletmeler zorlanacak

Büyük sanayi tesislerinde çalışan işçilerin ücretleri genellikle asgari ücretin epey üstünde. Dolayısıyla yılbaşında uygulanmaya başlanacak yüzde 30'luk artış, buralarda çalışan işçileri de, işyerlerini de pek etkilemeyecek. 

Ancak, özellikle Anadolu'dakiler olmak üzere KOBİ'ler için durum pek parlak sayılmaz. Buralarda ağırlıklı olarak asgari ücretli işçi istihdam ediliyor. Zaten rekabet anlamında zorluğu olan bu işletmeler daha çok emek yoğun çalıştıkları için zorluk daha da artacak. 

İşgücü maliyetlerinde ortaya çıkacak artışı fiyatlara yansıtmada zorluk yaşanacak. Rekabet üstünlüğü olan işletmeler bu sorunu elbette daha hafif yaşayacak. Ama genelde sıkıntılı bir süreç ortaya çıkması kaçınılmaz gibi görünüyor.

Ekonomiye can suyu

Asgari ücretlilere yapılacak zam, kuşku yok ki ekonomik aktivitenin canlanması, tüketimin ve ona bağlı olarak üretimin artması gibi bir sonuç verecek. Çok kısa vadede ve çok belirgin ölçüde olmasa bile büyüme daha yüksek gerçekleşebilecek.

Ancak, bütün bunlar olurken, enflasyon cephesinde işlerin yolunda gitmeme riski var. Hem işgücünden kaynaklanan bir maliyet artışı, hem de talep cephesinden gelecek baskı, enflasyonun yeniden hızlanması gibi bir sonuç doğurabilir. Ama bu kez imdada bu yılın ilk aylarında görece yüksek gerçekleşen fiyat artışları yetişecek ve yıllık enflasyon pek yükselmeyeceği gibi, belki gerileyecek. Hemen hatırlatalım, bu yılın ilk dört ayındaki enflasyon yüzde 4.7 olmuştu.