İş hayatındaki örgütlenme
Emrihan AYDIN
İş hayatında örgütlenme, bireylerin bir araya gelerek birden fazla ses ile disipliner bir şekilde kanun koyucu üzerinde baskı unsuru oluşturmasıdır. Demokrasileri diğer rejimlerden ayıran temel birkaç özellikten bir tanesi de destek unsur araçlarının olmasıdır. Sivil toplum kuruluşları, amaçları doğrultusunda “baskı grubu” olarak yasa koyucu için aslında yardımcı bir enstrümandır.
İşin teorik kısmı çok güzel gibi gözükse de, pratiği maalesef teoriği kadar iç açıcı değil. Bu tablonun ana nedeni ise, demokrasilere itici güç olması gereken yapının kendi içinde demokrasiyi yakalayamamış olmamasıdır. Hal böyle olunca henüz kendi içinde demokrasi olmayan yapı, demokratik yönetime katkıda bulunması hayalden öteye gidemiyor.
İş dünyasında da örgütlenmelerin en büyük halkalarından birisi olan derneklerin hızla arttığını görüyoruz. Peki, iş hayatında faaliyet gösteren dernekler ne işe yarar? Topluma ne fayda getirir; ya da getirmesi gerekir?
İş hayatı üzerine derneklerin, sanayici ve iş adamları derneği ve genç iş adamları derneği olmak üzere iki farklı yapıda olduğunu görüyoruz. Kısaca SİAD’lar ve GİAD’lar. Dernekler bir araya gelip federasyonu; federasyonlar bir araya gelip konfederasyonu oluşturur. Böylece alttan üste bir prizma ile çalışmalar aktarılarak yerel istek, ihtiyaç ve talepler genele yayılır.
İş hayatı derneklerin en büyük varlık nedeni, iş hayatına yönelik yasa koyucu için öneri ve taleplerini ileterek çözümler bulunmasına yardımcı olmaktır. Tabi bu ana amacın etrafında bulunduğu bölgelerde yerel çalışmalar, sosyal sorumluluk çalışmaları yaparak, ulusal ve uluslararası iş birlikleri ile ekonominin gelişmesinde bir çark olur. Yeni pazarlar konusunda üyelerine ufuklar açar, üyelerin vizyonlarına katkıda bulunacak seminer, konferans, zirve gibi çalışmalara imza atar. Kısacası üyeleri ve bölgesi ve de ülkesi için bilgi konusunda bir araçtır.
Dernek faaliyetlerinde başarı kriteri nedir?
Yukarıda yazdığım ana amaç etrafındaki onlarca amacı gerçekleştirmenin yolu, proje üretimi ve projelerin gerçekleştirmesiyle olur. Proje üretimi, uygulaması ve sonraki etkilerinin süreçlendirilmesi konusunda dernek yönetimlerinin çabaları tek başına yeterli değildir. Nedeni, esas faaliyeti iş hayatı olan kişilerden oluşan yönetim kurulunun, proje üretememesidir. Aslında yanlış olan da şudur, derneklerdeki seçim yarışı projeler üzerinden gerçekleşiyor gibi gözükse de “adam adama markaj” ile oy istemeye dönüyor. Bunu en büyük derneklerde de bu şekilde olduğunu görüyoruz. Hatta seçim öncesinde başkan adayları bile projelere önem vermiyor, listede kendisine oy verecek kişilere odaklanıyor. Seçim öncesi bir başkan adayına projelerini sorun, ezbere söylemesini isteyin. Bakalım vaat ettiği projelerin kaçını gerçekten biliyor? Maalesef durum bu kadar acı.
Derneklerde proje üretimi kimin işi?
Proje üretmek, uygulamak ve sonraki etkilerini takip etmek bir profesyonel çabadır. Bu profesyonel çaba hiç kuşkusuz ki başkan adayının vizyonunu yansıtmalıdır. Üretilen projelerin stratejik kararları yönetim kurulu tarafından onaylanırken, operasyonel uygulamalar profesyoneller tarafından gerçekleştirilmelidir.
Derneklerdeki yönetimin başarı kriteri ne; ne olmalı?
Maalesef seçim öncesi projelerden bahsedilmeyen süreçte; dönem sonunda da projelerden bahsedilmez. Başarı kriteri yapılan gezi, yemekli toplantılarla ölçülür.
Sonuç olarak demokrasilerin itici gücü olan STK’ lar kendi içinde demokrasiyi yakalarlarsa ve başarı kriterini “proje” eksenine oturturlarsa işte o zaman gerçek “baskı grubu” olurlar.