İşletmelerde denetim ve risk yönetiminin artan önemi
Hakan AYDEMİR - İç Denetçi Türkiye İç Denetim Enstitüsü üyesi
Soma’da kömür madeni ocağında yaşanan felaket bizi milletçe derin bir üzüntüye sevk etti. Facia sonrası yaşananlar kamuoyunda oldukça tartışıldı. Kamu otoritesinin ve İşverenin kaza ile ilgili eksiklikleri ve ihmalleri medyada önemli bir tartışma platformu oluşturdu. İşçi güvenliği ile ilgili, yaşam odaları gibi uluslararası mevzuatlarda zorunlu olan, fakat ulusal yasalarımızda zorunlu olmayan uygulamalar yüzünden ilgili bakanlık kamuoyu tarafından haklı olarak eleştirildi. Bütün bu yaşananlar bize 2010 yılında Şili’de yaşanan maden faciasını ve yaşam odalarına sığınarak 69 gün sonra kurtarılan 33 işçiyi hatırlattı. Soma’da yaşadığımız facia bize, ülkemizde denetim ve risk yönetimi ile ilgili gerekli ortamın tam olarak sağlanamadığını göstermektedir. Facia öncesinde, söz konusu maden ocağı işletmesinin, kamu denetimlerinden sorunsuz olarak geçtiği görülmektedir. Bu durum kamuoyunda oldukça tartışılmış, ülkemizdeki mevcut kamu ve özel denetim mekanizmalarının hali gözler önüne serilmiştir. Bu bağlamda Risk faktörünün tanımını tekrar gözden geçirelim. Risk, bir işletmede hedeflere olumlu ya da olumsuz yönde etki eden bir olayın, gerçekleşme olasılığını ifade eder. Bu bağlamda işletmeler, faaliyetleri ile ilgili olası riskleri belirlemeli, analiz etmeli ve öncelik sırasına koymalıdır. Gelecekte, denetim mesleğinin riske verdiği önemin daha da artacağını ve risk yönetimine odaklı faaliyetlerin önemli olacağını düşünüyorum. Bu durumda Yönetim Kurulu, Denetim Komitesi ve Denetçilere büyük görevler düşmektedir. Olası Riskler, Risk Yönetim Komiteleri veya şirketlerin üst yönetimi tarafından belirlenmeli ve denetim ekibi tarafından risk esaslı denetim planları hazırlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki; Riskler hiçbir zaman bertaraf edilemez, fakat iyi analiz edilerek minimize edilebilir.