İşletmelerde zihinsel dönüşüm zamanı
Mehmet Önder / UyumSoft Genel Müdürü
UyumSoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Mehmet Önder, "Globalleşen ve küreselleşen dünyada; zihinsel dönüşüm, firmalar için olmazsa olmazlar arasında yer alarak, büyümenin ve rekabetin temelini oluşturuyor. İnsanlar, kurumlar ve ülkeler, sürekli gelişerek, değişmeye devam ediyor. Bu süreç, vizyon ve misyon gibi kurumsal hedeflerin yanı sıra, ürün kalitesinin farklılaşmasından, pazar politikasında yeni stratejilerin belirlenmesine kadar uzanıyor. İnsanlarda ve kurumlardaki zihinsel değişim; mevcut birkaç süreci değiştirmenin ötesinde, 'en üste, zor bir süreç' olarak yer alıyor. Tüm iş süreçlerinde yaşanması gereken zihinsel dönüşüm; eski alışkanlıkların ve geçmiş değerlerin terk edilerek, yeni bir şeylerin ortaya konulması anlamına geliyor. Zihinsel dönüşümü, toplam kalite sürecinin ötesinde algılamak gerekiyor. İçerisinde; inovasyon, risk, çok çalışma, çok üretme, ekonomik davranma, topyekun değişim gibi birçok süreci kapsıyor. Kapalı ekonomiden, global ekonomiye geçerek, dünyaya açılmaya başlayan şirketler, zihinsel dönüşüm sürecini de yaşamaya başlıyor.
Günümüz iş hayatında; ülkelerarası seyahatler, yeni iş fırsatlarını değerlendirme gibi konular ön planda olurken, duygusal yaklaşımlar yerine analitik, fırsatçı, kar maksimumu yüksek ve dünyayla entegrasyonun sağlanacağı süreçler yer ediniyor. Tabii, bu değişimin çok iyi yönetiliyor olması gerekiyor. Zira, şirketin hedeflerine ulaşması noktasında gerçekleştirilmek istenen bu değişim, kimi durumlarda firmanın batışına da sebep olabiliyor. Sürecin, çok dikkatle yönetiliyor olması gerekiyor. İşletmedeki değişim rüzgarı iyi yönetilemezse, ortaya çıkabilecek bir kaos ortamı, işletmeyi zor durumda bırakabilir. Diğer bir dezavantaj da zihinsel değişim süreci, genelde işletmelerin krizde olduğu dönemlerde uygulanmak istendiği için bu dönemde yeniden yapılanmaya daha fazla kaynak aktarma ihtiyacının doğması, krizde olduğu için elinde yeterince kaynak bulunmayan işletmeleri zorlayabiliyor. Bu nedenle zihinsel dönüşümün firmaların gelişmeye başladığı dönemlerde, firma göstergelerinin pozitifi gösterdiği zamanlarda ortaya konulması gerekiyor. Zira, olası bir finansal kriz kimi zaman ortaklar arasındaki ilişkinin bozulmasına ve hatta müşteri şikayetinin artmasına neden olabiliyor.
'Zihinsel değişim' bir bütünün komple yeniden ele alınması, eskisinin terk edilerek yeni bir şeylerin ortaya konulması anlamına geliyor. Bir işletmede; a ürünü yerine, b ürününün satılması, ürünün tüketim trendinin değişmesi, bunun insan, şirket yönetimi, pazar politikasıyla olan ilişkileri, buradan yeni satış stratejisi-üretim stratejinin belirlenmesi, dünya pazarlarıyla ilişkilerin kurulması, buna bağlı yeni strateji ve planların olması gibi süreçleri kapsıyor.
Ülkemizde 2001 kriziyle birlikte zihinsel bir dönüşümün süreci yaşanmaya başlamıştır. Kapalı ekonomide olan firmalar ihracat yapmaya karar verirken firmalarda bilgi teknolojilerine yatırım yapılması kalifiye insan kaynağıyla çalışma gibi konular gündeme gelmiştir. Sadece, yurtiçine mal satan bir firmanın, geçtiğimiz 3 yıl içerisinde 50 farklı ülkeye mal satıyor olması bu değişim sürecinin bir sonucudur. Üründe yeniden yapılanma kurumda yeniden yapılanma, pazarda yeniden yapılanma, rakiplerle olan ilişkilerin gözden geçirilmesi, sermayeyi yapılandırma gibi süreçlerde değişime gidilmeye başlanmıştır. Zira, son yıllarda ihracatın hızla yükseliyor olması, zihinsel dönüşümün başarılı sonuçlarını göstermektedir. 2001 krizinin ardından zihinsel dönüşümü yaşayan firmalar hızlı bir büyüme sürecine giderken süreci yakalayamayan firmalar ise sıkıntılar yaşanmaya başlanmıştır. Kıtalar arası seyahat edip, dünyaya mal satmayı hedefleyen, yeni iş fırsatları yaratan bu işletmeler sahip oldukları bilgilere her geçen gün yenilerini ekleyerek, dünyayla entegrasyona başlamıştır. Özetlemek gerekirse zihinsel dönüşüm; anlık değil, sürekliliği olan bir değişimdir. Firmaların bunu işletme genelinde yaygınlaştırması gerekiyor. Zihinsel değişimin temelinde; şirketin yönetim kurulundan en alt kademedeki çalışanına kadar, topyekun aynı hedefler paralelinde güçleri birleştirerek, herkesin sürecin içindeki görevini en iyi şekilde yerine getirmesi gerekiyor. Son birkaç yıldır zihinsel değişimin tüm sektörlerde yaşanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Hem ülkemizin, hem kurumların, hem de çalışanların bu sürece inanması ve sürecinin bir parçası olması lazımdır. Herkes bütünün bir parçasıdır ve bu bilinçle hareket edilmesi işletmelerin kurumsal ve sektörel hedeflerine ulaşmasını sağlarken ülke ekonomisine büyük kazanımlar yaratacaktır."