İspanya mali krizi
Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ / Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi
İspanya global krizin ilk etkilediği ülkelerden biri. Aslında İspanya, son 30 yılda gerçekleştirdiği hızlı büyümesini, zenginleşmesini sindirme aşamasındadır.
Bu ülke 1950'li, 60'lı yıllarda Türkiye'ye yakın bir ekonomik güç idi. 40 yıllık iktidarından sonra 1975'te ölen General Franco sonrasında demokrasiye geçilmiş, o günün AET'sine girilmiş ve zengin Avrupa ülkelerini yakalama koşusu başlamıştır.
Bugün itibariyle İspanya'nın 2011 yılı gayri safi milli hasılası 1.5 trilyon dolardır. Kişi başına düşen milli gelir ise (1.5: 45) 31 bin dolara tekabül etmektedir. Bu rakam AB 27 ortalamasına eşittir.
İspanya hızlı büyümüştür. Aynı hızla büyüme ve kaynak girişinin devam edeceği düşüncesiyle çok harcamıştır. Kamu borçları milli gelirin %90'ına çıkmış, bütçe açığı %10'lara yaklaşmıştır. İşsizlik oranı AB'nin en yükseğidir ve %25'i bulmuştur .
Özellikle ABD'deki sıkıntının tüm dünyayı etkilemesinden, İspanya da nasibini almıştır. Sonunda hesaplarını düzene sokmak, borçlarını zamanında ödeyebilmek için Brüksel'in yardımını almaya mecbur kalmıştır.
Sağcı Rajoy Hükümeti ile AB Komisyonu arasında varılan aşağıdaki anlaşma imzalanmıştır:
- Brüksel İspanya'ya 100 milyar euro borç verecek. Bu para özellikle sıkıntıda olan İspanyol bankalarının kurtarılmasında kullanılacak.
- İspanya'da kamu giderlerinin azaltılması ve vergi gelirlerinin artırılması yönündeki AB tavsiyelerini yerine getirerek bu şekilde iki yılda toplam 65 milyar euro tutarında tasarruf sağlayacaktır.
AB reçetesi Yunanistan'a, Portekiz'e, İtalya'ya uygulananın aynısıdır. Tasarruf önlemleri; eğitimden sağlığa, savunmadan sosyal güvenliğe kadar tüm sektörleri kapsıyor.
Bu önlemlerle 2 yıl içinde bir yandan kamu harcaması 30 milyar euro civarında kısılacak. Diğer yandan da 35 milyar euro civarında piyasadan daha fazla vergi-prim toplanacak. "Bütçe açığının daraltılıp, %3'lere çekilmesi bu şekilde sağlanacaktır" direktifini verdi Brüksel.
Bakanlar Kurulu Kral Juan Carlos'un başkanlığı altında toplandı ve kemer sıkma tedbirleri onaylandı. Kral uygulanacak önlemlerle ilgili olarak "Ülkede fedakârlık yapmayan kimse kalmayacak, ben dâhil herkes özveride bulunacak" diye açıkladı.
Rajoy Hükümeti memurlara yapılan 13. maaş (tatil parası-extra) ödemesini iptal ederek başladı işe. Bu önlem kamu sektöründe çalışanların gelirlerinin ortalama %7-8 arasında azalması anlamına geliyor. İlave önlemler de birbiri ardına açıklanmaktadır:
- Belediye Başkanı maaşlarının yıllık 69 bin euro ile sınırlandırılması. Bu şekilde örneğin yıllık 100 bin euro üstünde gelir elde eden Barcelona, Madrid gibi belediye başkanlarının maaşları tırpanlanmış oluyor.
- Memur alımların kısıtlanması, tatil günlerinin azaltılması.
- Belediyelerdeki danışman sayısının azaltılması. Örneğin Madrid Belediyesi'nin danışman sayısı 57'den 35'e, Barcelona Belediyesi'nin danışman sayısı 41'den 28'e düşürülecek.
Brüksel'in istediği önlemlerden bir diğeri hava yolu, tren yolu gibi sektörlerde özelleştirme faaliyetlerinin hızlandırılması ile ilgili.
KDV oranlarında, gelir vergisi stopaj oranlarında, sosyal güvenlik kesinti oranlarında 5-15 puan arasında değişen artışlar eylül başından itibaren yürürlüğe girecek.
Önlemler can sıkıcı, can yakıcı. Alışılan refah düzeyinin azaltılması kolay katlanılır bir durum değil. Ancak başka çare yok.
Kemerler sıkılacak, tekrar taşlar yerine oturacak. Hesaplar çevrilebilir hale getirilecek. Bu işin 3-5 yıldan önce gerçekleştirilmesi mümkün görünmüyor.
İspanya karnesini düzelttikten sonra kaybettiklerini geri almak için yeniden çabalayacak.