”İstanbul ciddi baskı altında, farklı merkezler oluşturulmalı”
OECD International Futures Programı Direktör Yardımcısı Stevens, 4. Rekabet Kongresinde konuştu
İSTANBUL - OECD International Futures Programı Direktör Yardımcısı Barrie Stevens, İstanbul'un, bölgede çok önemli bir oyuncu olduğunu ancak, "çok ciddi" baskı altında olan kentin üzerindeki baskının, başka merkezler oluşturarak azaltılması gerektiğini bildirdi.
Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ve TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi ortak girişimi olan Rekabet Forumu işbirliğiyle, "Küresel Bekleyişler: Türk İş Dünyası İçin Senaryoların Yönetimi" ana temasıyla gerçekleştirilen 4. Rekabet Kongresinde konuşan Stevens, OECD hedeflerine ulaşmada altyapının önemli rol oynadığını belirtti.
Altyapının, tüm OECD ülkeleri gibi Türkiye için de büyük önem taşıdığına işaret eden Stevens, Türkiye'nin jeopolitik ve finansal olarak çok stratejik bir noktada bulunduğunu ve neredeyse ABD büyüklüğünde bir pazara giriş kapısı oluşturduğunu söyledi.
Stevens, ulaştırma, depolama ve iletişim sektörlerinin, Türkiye'deki toplam brüt katma değerin yüzde 15'inden fazlasını oluşturduğunu, bunun, OECD ortalamasının iki katı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bir de bölgesel kalkınma meselesi var. İstanbul çok önemli bir bölgesel merkez haline geldi ama İstanbul'un kaynaklarının üzerine de aşırı yük binmiş durumda. İstanbul, bölgede çok önemli bir oyuncu ama gerçekten çok ciddi baskı altında olduğunu da görüyoruz. Türkiye, başka merkezler oluşturarak, İstanbul'un üzerindeki baskıyı azaltmalı. Aynı zamanda üretim ve büyümeyi ülkenin çeşitli merkezlerine yaymaya çalışmalıdır. Altyapı bu açıdan çok önemli bir rol oynayacaktır."
Konuşmasında OECD'nin, 2030 yılına kadarki altyapı çalışmalarına ilişkin bir araştırmasının sonuçlarını paylaşan Stevens, önümüzdeki 20 yıllık süreçte OECD üyesi olmayan ülkelerin büyüme hızının, üye ülkelerin 2,5 katı olacağını ve ekonomik faaliyetlerin merkezinin gelişmekte olan bu ülkelere kayacağını belirtti.
Stevens, "Dünya çapında her yıl altyapı konusunda 2 trilyon dolarlık bir yatırım yapılması gerekecek" diyerek, bu yatırımların altyapı türlerine göre ayrımına bakıldığında, en çok su konusundaki yatırımların önem kazanacağını, OECD dışındaki ülkelerde bu altyapılar yeni oluşturulurken, OECD ülkelerinde eskiyen altyapıların değiştirilmesi için finansman ihtiyacı bulunacağını dile getirdi.
Bu finansmanın nereden sağlanacağına bakıldığında, OECD ülkelerinde devletlerin bu alana ayırdıkları kaynağın GSMH'ya oranının 1990 yılındaki yüzde 9,5'lik seviyesinden, 2005 yılında yüzde 7,5'e indiğini söyleyen Stevens, yaşlanan nüfusun kamu bütçelerinde önemli bir yük oluşturduğuna ve iklim değişikliği gibi nedenlerle ilave yatırımlara ihtiyaç duyulacağına işaret etti.
Stevens, "OECD ülkelerinin bir çoğunda kamu sektörü, altyapı yatırımlarını devam ettirecek yapıya sahip değil" dedi.
Bu çerçevede kamu ve özel sektörde finansman konusunda yeni yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğini dile getiren Stevens, gelir getiren kaynakların çeşitlendirilmesi, arazilerin devlet tarafından geliştirilerek halka satılması gibi yöntemlerin kullanılabileceğini, finansman geliştirilmesinde kamu-özel sektör işbirliği projelerinin önem kazanacağını aktardı.
Stevens, ayrıca altyapının daha etkin kullanılması, yönetiminin iyileştirilmesi ve yeni teknolojilerle entegre edilmesi gerektiğini belirterek, çoğu hükümetin eylem ve finansman planlamalarını kısa dönemli bakış açısıyla gerçekleştirdiğini, bunun değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.