İstihdam yaratan yatırımlara devam edilmeli

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Vehbi VARLIK / Rumeli Sanayici İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Dünyada her ülkeyi değişik şiddetlerde etkisi altına alan global kriz, Türkiye'yi ve Bursa'yı da etkisi altına aldı. ABD, uyguladığı yanlış politikalarının bedelini, gücünü ve güvenilirliğini kaybederek öderken, yaşanmakta olan ekonomik krizde de büyük bedel ödemektedir. Dünya devinin içine düştüğü bu durumun 'en büyük, en güçlü benim' diyenlere örnek olacak bir durum olduğunu düşünüyorum. Siyasetçilere de, ülkelere de, şirketlere de, kişilere de uygulanan yanlış politikalar aynı bu şekilde sonuçlanmıştır. Geçmişte Rusya bu dersi aldı, bedelini ödedi. Daha geçmişte Osmanlı İmparatorluğu'nda da bazı yanlış politikalar sebebiyle büyük bedeller ödenmişti. Biz Türkiye olarak, Türk şirketleri olarak bu krizden en az zararla ve güçlenmiş olarak çıkmalıyız. Dünyanın yeni güçlü ülkelerinden biri olarak çıkmalıyız. Kriz Türkiye'de etkisini şiddetle göstermiş ve başlamıştır. Sanayinin kalbi konumundaki Bursa'da da krizin etkileri açıkça görülmekte. Talep daralmalarının doğal sonucu olarak izinler, işçi çıkışları, ihracattaki ve cirolardaki düşüşler en açık kanıtlardır. Şirketler kapanıyor ya da kapanma riski içinde. Sanayi, sektörler finansman sıkıntısında, tüketici ve üretici güveni dip yapmış durumda. Yıllardır yüksek büyüme gösteren Türkiye 2008'de maalesef yavaşladı. Son dönemi krizle geçen 2008'in yine de iyi geçtiğini düşünüyorum.

Ancak bu yıl, 2008'den gelen ve yaşanmaya devam eden kriz sıkıntıları için önce hükümetin sonra şirketlerin yapacağı çok şey var. Seferberlik, olağanüstü hal ilan edilmişçesine çok ciddi, çok hızlı, çok verimli çalışma ve uygulamalar gerçekleştirmeliyiz. 2009'da yaşanacak olan bu kriz iktidar hükümeti, muhalefeti ile sendikaları, işçisi- işvereni ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte işbirliği ile aşılacaktır. Herkes yüksek sorumluluk duygusu ve diyalog, hoşgörü ile görevini yapmalıdır. At sahibine göre kişner, misali herkes hükümeti bekliyor. Çalışanlar liderlerini bekliyor, gözü onlarda, herkes hazır ve inançlı. Alınacak tedbir ve program eylemleri uygulanmaya hazır. Diğer taraftan herkes kişisel ve şirket olarak yapabileceklerini yapıyor.

Maalesef seçimlerin böyle bir döneme denk gelmesi bir talihsizlik. Endişemiz hükümet seçime odaklanarak kriz yönetimini ihmal etmesidir. Hükümet çok yavaş ve ağır. Küresel krizde tüm ülkeler peşpeşe kurtarma paketleri devreye sokarken, biz Türkiye olarak yavaş kaldık. Bu dönemde hükümetten beklentilerimiz; istihdam yaratan yatırımlara ve kamu yatırımlarına devam edilmeli, IMF anlaşması bir an önce sonuçlandırılmalı, reel sektörün finansman ihtiyacı için kredi devam ettirilmeli şeklinde uzayıp giderken, işveren ve lider yöneticilere kriz için önerilerde bulunmak gerekiyor. Bu dönemde işverenler öncelikle fazla satmaya değil kârlı satmaya odaklanmalı, yeni kârlı pazarlar araştırmalı, işine ve müşteriye odaklanmalı, kendini özel ve farklı kılmalı, olabildiğince güçlü ve pozitif görünmeli ve başarıya inanarak ekibini de inandırmalı.