KCK avukatlarına suç duyurusu
Mahkeme, KCK davasında, "yargılamayı engelledikleri" gerekçesiyle sanık avukatları ve Diyarbakır Baro Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulundu.
DİYARBAKIR - Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK davasında, "yargılamayı engelledikleri" gerekçesiyle sanık avukatları ve mahkemenin talebine rağmen avukat görevlendirmeyen Diyarbakır Baro Başkanlığı yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 25. duruşmasına sanıklar katılmazken, avukatlar Mehmet Emin Aktar ve Selçuk Kozağaçlı hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, sanıklardan Muharrem Erbey'in avukatı tarafından verilen dilekçede, müvekkilinin savunma yapmak istediğinin belirtildiği, bunun üzerine cezaevine sanık Erbey'in duruşmada hazır edilmesi için yazı gönderildiğini belirtti. Başkan Yılmaz, buna rağmen sanık Erbey'in 4 günlük rapor alarak duruşmaya katılmadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Yılmaz, baronun kullandığı Otomatik Avukat Atama Sistemi'nde (OCAS) şuanda işlem yapılamadığını, bunun da tutanakla kayıt altına alındığını bildirdi.
Menderes Yılmaz, OCAS üzerinden sadece 6 avukata duruşmaya katılmaları için tebligat gönderebildiklerini sözlerine ekledi.
Bu arada Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, mahkemenin talebine karşılık hazırladıkları 5 sayfalık yazılı dilekçeyi mahkeme heyetine sundu. Dilekçede, mahkemenin baroya gönderdiği yazıdaki dil ve üslubun, hukukçu nezaketini zorlayan ve sorunlu bir ifade tarzı ile kaleme alındığı belirtildi.
Dilekçede, "Avukatlık mesleğinin niteliği ile baroların görev ve yetkileri çerçevesinde değerlendirildiğinde yazıdaki üslup kabul edilebilir bir üslup değildir. Tekrar hatırlatmakta yarar görüyoruz; savcılar ve hakimler avukatların üstleri olmadıkları gibi barolar da mahkemelerin isteklerini değerlendirmeden yerine getiren 'kalemleri' değildir" denildi.
Duruşmada söz alan Baro Başkanı Aktar, avukatlık mesleğine saygı gösterilmediği taktirde duruşmaya katılmayacaklarını belirterek, "Bizler duruşma salonunun eksiğini tamamlayan aksesuar değiliz. Bu davada sanıkları savunan yaklaşık 300 avukat var. Mesleğin saygınlığını zedeleyeceğime burada sanık olmayı tercih ederim" dedi.
Avukat Selçuk Kozağaçlı da avukatların davadan çekilmediğini, adil bir yargılama yapılmasını istediklerini söyledi.
Tozlu sandalyelerin avukatlığını yapmak istemediklerini anlatan Kozağaçlı, şöyle dedi:
"Müvekkillerimizin bulunmadığı bir yerde neden yama yapalım. Bu dava hukuksal olarak bu şekilde yürütülemez. Öncelikle mahkeme, bizimle hukuksal sorununu çözsün. Avukatlar celseden çekilmişse meslek onurları bunu zorunlu hale getirdiği içindir. Sanıkların getirilmediği, sorgunun alınmadığı, anadilde savunmanın yapılmadığı, dosyanın yaklaşık 3 yıldır kapsam ve mahiyetinin anlaşılmadığı bir ortamda bizi bu salonda tutmak mümkün değildir. Bizi tehdit ederek bu sorunu çözemezsiniz. Yargılamanın devam etmesini istiyorsanız müvekkillerimizi toplu halda duruşmalara getirin. Salon bunun için yeterlidir."
Kozağaçlı, yaşanan krizin aşılmasının en kolay yolunun tutuklu müvekkillerinin tahliye edilmesi olduğunu sözlerine ekledi.
Mahkemenin söz verdiği Cumhuriyet Savcısı ise avukatların eleştirisine karşılık, kamunun ve halkın savunucuları olduklarını, hakkı gasp edilenler için hiçbir menfaat temin etmeden görevlerini yerine getirdiklerini anlattı.
Mahkeme heyeti, verdiği kısa bir aranın ardından tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Mahkeme heyeti ayrıca, "yargılamayı engelledikleri" gerekçesiyle sanık avukatları ve OCAS üzerinden yapılan görevlendirmeye rağmen duruşmaya katılmayan 6 avukat ile mahkemenin talebi üzerine sanıklar için avukat görevlendirmeyen baro yönetimi hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. Duruşmayı, bazı BDP milletvekilleri de izledi.