KCK iddianamesindeki gizli tanık, 'Bahar'
Bahar: 2004'ten sonra Öcalan ile avukatların görüştürülmesi, örgütü yeniden toparlattı. Herhangi bir sebep yokken görüşmelere yeniden müsaade edilmesini anlamak için o dönemi sorgulamak gerekir
İSTANBUL - İstanbul'da, PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'nın basın komitesine yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede ifadesine yer verilen gizli tanık "Bahar"ın, "2004'ten sonra Öcalan ile avukatların görüştürülmesi, dağılma sürecine giren örgütü yeniden toparlattı. Görüşmeyi gerektirecek herhangi bir sebep yokken görüşmelere yeniden müsaade edilmesini anlamak için o dönemi sorgulamak gerekir" dediği belirtildi.
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar tarafından hazırlanan ve İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 800 sayfalık iddianamede, PKK terör örgütünün tarihsel gelişimine ve KCK'nın oluşumuna yer verildi.
İddianamede ifadesine yer verilen üst düzey KCK terör örgütü yöneticisi, gizli tanık "Bahar"ın, 1999'dan 2004'e kadar ateşkes sürecinin yaşandığını belirterek, "1999'da Mahmut Şakar'ın 'derinlerin' isteği üzerine dağa giderek PKK Başkanlık Konseyi ile görüşme yapması önemlidir. Öcalan, devlet yetkilileriyle yani askeri yapıyla görüşmekte ve onlardan çok memnun olduğunu üst seviyede gizlice dillendirmektedir. Hüseyin Yıldırım, Öcalan'ın Kürt sorunuyla ilgisinin, amacının, duygusunun olmadığını söylemişti. Bu çok bilinmez ama bence kamuoyunun artık öğrenmesi gerekiyor, Öcalan yakalandığında Türk bayrağını öpmüştür.
Sanki şimdiye kadar savaşan kendisi değilmiş gibi 'Türkiye Cumhuriyeti'ne kurban olurum' diyerek, kendisinin devletin adamı olduğunu söylemiştir. Bu görüntülerin neden paylaşılmadığını sorgulamamız gerekmez mi? Yukarıda söylediği cümleler zaten örgütte deprem etkisi yaptı, yanında üç cümlesiyle birlikte bayrağı öpme görüntüsü çıksa, Öcalan'ı bugün kimse konuşuyor olmayacaktı" şeklinde beyanda bulunduğu kaydedildi.
Gizli tanık "Bahar"ın ifadesinde, "derin devletin Öcalan'a sahip çıktığını, onu Kürtlerin gözünde sıfıra indirecek görüntüleri elinde koz olarak tuttuğunu ve derin yapının hiçbir zaman Öcalan'ı küçültmediğini, hep çözümün adresi olarak gösterdiğini" söylediği belirtildi.
İddianamede, gizli tanığın, "Türkiye'nin PKK'yı dünya terör listesine aldırdığını, böylece Öcalan'ın, terörizme karşı dünya çapında bir savaşın başlatıldığını fark ettiğini, silahlı mücadele döneminin bittiğinin örgüt içerisinde yüksek sesle dillendirilmesine rağmen Öcalan'ın 2004'te cuntanın isteği doğrultusunda yeniden silahlı mücadelenin devamı yönünde karar aldığını" söylediği dile getirildi.
"Öcalan PKK'ya, derin devlet de Öcalan'a hükmetmektedir"
İddianamede, gizli tanığın şu ifadelerine de yer verildi:
"Böylece örgütün uzun süreli ateşkesinin ardından kanlı bir süreç daha başlamıştır. Burada silahların yeniden patlamasını isteyen Öcalan'la görüşmeleri devam ettiren yetkililerdir. Öcalan PKK'ya, derin devlet de Öcalan'a hükmetmektedir. 2004'ten sonra Öcalan ile avukatların görüştürülmesi, dağılma sürecine giren örgütü yeniden toparlattı. Görüşmeyi gerektirecek herhangi bir sebep yokken görüşmelere yeniden müsaade edilmesini anlamak için o dönemi sorgulamak gerekir. Bugünden bakıldığında Balyoz darbe planının yapıldığı döneme denk gelen bu süreçte örgüt yeniden canlandırılmıştır. PKK'nın bitmesini derin devlet istemedi.
Balyoz darbe planının hazırlandığı süreçte, tam o dönemde Öcalan'a tecrit uyguladılar. İmralı'ya dönük tecrit uygulandı, görüşme olmadı. Hatta bu konuda Öcalan'ın avukatı İrfan Dündar, 'Balyoz'da kullanıldık' şeklinde basına demeç verdi. O dönem Bursa Jandarma Bölge Komutanı Levent Ersöz'dü. Derin devlet Öcalan'a tecrit uygularken, örgüt de bölgeleri hareketlendirdi. Derin devlet-PKK işbirliğiyle kitlesel eylemler meydana gelmeye başladı. Sokaklar çatışma alanına çevrildi. Tam balyoz darbe planının hazırlandığı dönemde tecrit uygulanarak Kürtlerin ayaklanması, kitlesel sokak hareketlerinin gelişmesi sağlanırken, diğer yandan PKK'nın silahlı kanadı HPG'nin bombalı saldırılar gerçekleştirmesinin altyapısı hazırlandı. Burada derin devletin kendi planlamalarının gereği olarak Öcalan üzerinden Kürtlerin ayaklandırılmasının istendiği açık. PKK, hiçbir zaman derin devletten habersiz iş yapmamıştır.
Kürtlerdeki hassasiyeti artırarak, korkuları büyüterek, terör örgütünün tedbir almasının önü açıldı. TAK'ın çıkışı bu döneme denk gelir. Balyoz planı hazırlanırken TAK'ın ortaya çıkması, derin devletin PKK'ya ne kadar hakim olduğunu değil, bizzat PKK'yı yönettiğini ve yönlendirdiğini gösterir. Balyoz hazırlanırken Öcalan'a tecrit uygulanması ve Kürtlerin yedeklenmesi konusu Öcalan'ın bilgisi dışında olmamıştır. Öcalan, İmralı'da görüştüğü derin devletin elemanlarına terör örgütünü hareketlendirme sözü vermiştir."