Kentlere 100 yıllık plan yapılsın şehirler nefes alsın

Belediye seçimleri sonrası gözler kentsel sorunlara çevrildi. Uzmanlar, "Sürekli değişen değil, 100 yıllık kentsel planlar yapılmalı. Belediyeler, kendi kaynağını üreterek Marmara’da riskli yapıları dönüştürmeli” çağrısı yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye’de 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerin üzerinden bir ay 10 gün geçti. Mazbatasını alan yeni başkanlar görevlerine başladı. Deprem riski, ulaşım ve alt yapı sorunu, kırsaldan kente göç, trafik karmaşası ve şehirlerin artan nüfusla nefes alamaz duruma gelmesi, yeni başkanları bekleyen başlıca kent sorunlarından.

Seçimleri ardından birçok belediyenin, vaatlerini gerçekleştirmek üzere yeni imar planları hazırlayacağını söyleyen şehir plancıları ve mimarlar, yeni bir kentsel düzene ihtiyaç olduğunu, sürekli değişen değil 100 yıllık kent planları hazırlanması gerektiğine vurgu yaparak, imar planlarındaki anlaşmazlıklar için özellikle büyükşehirlerde imar ihtisas mahkemeleri kurulması çağrısında bulundu.

Yeni kentsel düzene ihtiyaç var

Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı Hüseyin Oflaz, yerel seçimlerin ardından birçok belediyenin vaatlerini gerçekleştirmek için yeni imar planları hazırlayacağını söyledi. Oflaz “Tabii planı hazırlamak yetmez, doğru uygulanmasının da sağlanması gerekir. Belediyeler planın uygulanmasını da denetlemeli, bunun için birimler kurmalı.

İl ve İlçe belediyelerinde şehrin bütününü kapsayan denetim programları uygulanmalı” dedi. İmar planlarının uygulanmasında taraflar arasında çıkan yasal uzlaşmazlıkların süreci uzatabildiğini de hatırlatan Oflaz, “İmar kanununun 18. maddesinin uygulanmasında ortaya çıkan sorunların dikkate alınması ve yeni düzenlemelere gidilmesi zorunludur. İmara ilişkin uzlaşmazlıkların yargıda çözümü için sıkıntıların aşılabilmesi için kurulacak İmar Mahkemeleri ile sistemin rahatlatılması gerekir” dedi.

Türkiye’de yeni kentsel düzenin önemli dinamiklerini afet hazırlıkları, yeşil alanlar ve ulaşım sorunları olarak özetleyen Hüseyin Oflaz, yeni yerel yönetimlere şu önerilerde bulundu: “Türkiye kentlerinin neredeyse tamamı deprem riski altında ya da çevresindeki kentlerde yaşanan depremlerden etkilenen konumundadır. Kentlerde insanların barınacağı evlere ihtiyacı var ama nefes alıp, yürüyüş yapacakları açık, yeşil alanlara ve çocuklarını özgürce gezdirebilecekleri parklara da ihtiyacı var. Şehir merkezlerine araçların girişini azaltacak anahtar-hab noktalar unutulmamalı ve buralara ücretsiz otoparklar inşa edilmeli.”

Personel yetersizliği var

Mimar Ahmet Erkutoğlu, şu anda belediyelerin ivedilikle halletmesi gereken konunun personel yetersizliği olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Ne yazık ki ruhsat alımında oldukça bekliyoruz. Bu hem kentsel dönüşümü yavaşlatıyor, hem maliyeti artırıyor. Her yönetim değiştiğinde imar planlarının değişmesi yerine, şehirlerin sağlıklı altyapıları, iyi bir şehircilik ve doğal afetlere karşı yurt dışında olduğu gibi yüzyıllık imar planlarının hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.

İnsan ve trafik yoğunluğu hesaplandığı zaman kentsel dönüşümde bu yoğunluğu kaldıracak altyapı, yol, yeşil alanlar ve rekreasyon alanları yaratılmıyor. Dolayısıyla İstanbul’un her tarafı maalesef beton yığını haline geldi. Şehirlerin nefes alması şart. Yanlış kentsel dönüşüm uygulaması uzun yıllar sonra yeniden kentsel dönüşümün yapılmasını mecbur kılacak.”

Afetlere hazırlık için stratejik plan olmalı

Yüksek Mimar Emrullah Yedikardeş, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde kentsel dönüşüm projelerinin devam ettiğini, ancak bunun sürdürülebilir, sosyal olarak adil ve çevreci olmasının önemli olduğunu söyledi. Yedikardeş, şu önerilerde bulundu: “Yeni belediye başkanları, kentsel dönüşüm süreçlerini iyileştirmek için etkin politikalar geliştirmeli ve vatandaşların katılımını sağlamalı. İstanbul’da trafik sıkışıklığı ciddi bir sorun.

Toplu taşıma ağlarını genişletmek, bisiklet yolları inşa etmek ve trafik akışını düzenlemek gibi önlemlerle trafik sorununu azaltabilirler. Yeşil alan miktarı artırılmalı. Tarihi yapıların korunması, restore edilmesi ve turizm potansiyelinin artırılması için çalışılmalı.

Afet risklerini azaltmak, afet sonrası müdahaleyi güçlendirmek ve halkı afetlere hazırlamak için stratejik planlar oluşturulmalı. Kadın dostu politikalar geliştirmeli. Engelli bireylerin topluma tam katılımı için gerekli düzenlemeleri yapmalı. Çocuk parkları, gençlik merkezleri, spor alanları ve sanat atölyeleri gibi mekanları desteklemeli."

Kıyıdaki riskli yapılara öncelik şart

Mimar Dr. Nihat Şen, Marmara denizine kıyısı bulunan bölgelerden başlayarak, 2000 yılından önce yapılan riskli yapılar için, parselden ziyade, alan bazlı dönüşüme başlamak gerektiğini söyledi. Şen, şöyle devam etti: “Evleri kentsel dönüşüme girenler için de sosyal konut üretmeli ki barınma imkanı sağlanmalı. Merkezi hükümetten ekonomik beklenti olmadan kendi kaynağını üretmeli.

Belediyeler planlamalarını 50-100 yıllık planları gözeterek yapmalı. İstanbul’da sıkışık ve alt yapısının yeterli olmadığı yerler var. Ekonomik sıkıntılar vatandaşın dönüşüme soğuk bakasına neden oluyor. Araştırmalar, hak sahiplerinin yüzde 15-18 eksiğini kabul ettiğini gösteriyor. Örneğin, 100 metrekare bir yerde oturuyorsa, 80-85 metrekarede oturacak. Bu yüzde 15-18 hakkın üzerine çok cüzi ilave inşaat maliyetini karşılayarak, belediyeler kendi bütçesini çıkartabiliyorlar.”