Kentlerimizin ihtiyacı kültür öncelikli politika

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Betül Kulaklı AĞANOĞLU / Denizli Belediyesi Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanı

Arkadaşlık dendiğinde artık sadece şehirlerin arkadaşlığı geliyor aklıma; hani size kendinizi daha iyi hissettiren, sizi dinginliğiyle kucaklayan, menfaatsiz kapılarını açan, "ne zaman istersen yine gel, kırılmaca, gücenmece yok bizde" diyen dost şehirler. Yakın zamanda dostum Konya'daydı; ve Tarihi Kentler Birliği'ne (TKB) ev sahipliği yapan Konya Büyükşehir Belediyesi ve Valiliği ve değerli ekipleriydi.. Konya'nın o her zaman herkesi çağıran davetinin günümüz temsilcileri olmuşlardı.. Yaşarken fark etmedim ama döndüğümde anladım ki Konya toplantısı Türkiye'den yine yaklaşık 500 civarında üyesini hem toplamış, hem öğretmiş, hem paylaşmıştı tıpkı Mevlana gibi..

Üst ölçekte plan yok, makro bir planımız olmalı, bu bizim Ulusal Koruma Stratejik Planımız olmalı; oysa alt ölçekte neredeyse her STK'nın o kadar harika planları var ki, bunları koordine edecek, bütünlük sağlayacak çerçeve plan olmalı denildi. Yaşanabilir kentler listesinde TKB şehirlerinin en alt sıralarda yer alması tartışıldı.. Bu tartışmada öne çıkan; o listeyi yapanların "parametresi" ile TKB'nin odaklandığı metrenin, "kültür ve tarih metresi " olup tamamıyla farklı yöne giden iki otobüsün ne zaman buluşacağı problemi gibi imkansızlık tespitiydi.. Kendi kültür öncelikli politikalarımızı belirleyip kent ölçeğine yerleştirmek varken, Avrupa'nın AVM silahlarına hedef haline gelişimizin sakıncaları anlatıldı..

TOKİ dahil mimarların projelerinde site yerine mahalle kavramını pekiştirmeleri gerektiği, blok yerine sokakların hayatımıza girmeleri, kimliksiz yapılaşma yerine yöreye bakan, yerine bakan bir tarz değişimi başlatılmalıdır ve hatta TOKİ buna örnek olmalıdır denildi. AB fonlarının bu konuda çok iyi takip edilmesi gerektiğinin önemi hatırlatıldı. Bütün bu tespitler doğrultusunda ödevini çok iyi belirlemiş ve belli bir yol katetmiş olan Konya, bize bilmediğimiz güzelliklerini gösterdi. Eski bir Rum mahallesi olan Sille bize yakın bir gelecekte Konya zenginliğinin yeni markası olacağının sinyallerini verdi. ÇEKÜL Vakfı'nın MEB destekli "Kent Atölyesi" kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımızın meslek olarak kazanılması için yine çok değerli hocamız Prof. Metin Sözen imzasını taşıyan bir eser olarak karşımızdaydı..

Karatay Medresesi'ne girdiğimizde sanki gökkubbenin nakışlanmış halini görüyor gibiydik..Alaaddin Keykubat Camii akşam batan güneşiyle manasına manalar yüklenmiş bir şekilde çok heybetliydi. Heybetli tarihe sahip Türk toplumunun nasıl durması gerektiğine dair ders veren hoca gibiydi. Tıpkı "TKB; sadece şehirlerarası toplantı değil, doğru birey yaratma, ortak paydada bilim öncelikli gelecek yaratma, devlet için bir vizyon, bir pencere yaratma, soyut ve somut kültürel kavramların hepsine sahip çıkma, insanı unutmadan nitelik öncelikli değerlerimizin korunmasıdır diyerek kürsüden hepimize ders veren Metin Sözen Hoca, gelecek nesillere hazine değerinde iki altın cümleyle konuşmasını bitirdiğinde ben dahil birçok kişi duygusallığını gizleyemedi.

Ders dolu, duygu yüklü ve hep büyüklerin sonraki nesillere nasihatlerinin hiç değişmediği bilinciyle dönerken Konya'dan, TKB'nin geçmiş 10 yılından bu yana bu bayrağı taşıyan tüm şehirlerin bundan sonraki dönemde tarihi zenginliği ortaya çıkarma ödevinin yeterli olmadığı; şimdi aynı şehirlerin, aynı ekiplerin biran önce bu zenginlikleri "markalaştırma" ve "dünya kamuoyunda hak ettiği değeri edinecek farklı ürün ve fikir stratejisiyle marketing yapabilme ödevinin" önem kazandığını anladık....

Çünkü otobüsün dünyayı hızla turlasa da döneceği yer kültürel mirasına sahip çıkan, temeli sağlam, huzuru, saygıyı, ve kültürü kimlik edinmiş, gelecek vaad eden şehirler olacaktır..