Kılıçdaroğlu: Bütün peygamberler devrimcidir
Kılıçdaroğlu Gençlerbirliği Sosyal Tesislerinde ilahiyatçı akademisyenlerin yanı sıra bu alanda faaliyet gösteren bazı sendika başkanlarının, Diyanet İşleri Başkanlığı eski mensuplarının, bazı gazete temsilcileri ve "Devrimci Müslüman Gençler"le iftarda
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün peygamberler devrimcidir. Dünyayı değiştirmiştir. Düşünün Hz. Muhammed, milyarlarca kişiyi etkilemiştir. Tarihin gördüğü en büyük devrimcidir" dedi.
CHP Basın Birimi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu Gençlerbirliği Sosyal Tesislerinde düzenlenen iftar programına katıldı. Programda, ilahiyatçı akademisyenlerin yanı sıra bu alanda faaliyet gösteren bazı sendika başkanlarının, Diyanet İşleri Başkanlığı eski mensuplarının, bazı gazete temsilcileri ile kendilerini "Devrimci Müslüman Gençler" olarak adlandıran grubun temsilcilerinin de yer aldığı belirtildi.
Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, Ramazan sofralarında sıcak siyaset yapmaktan özenle kaçındığını ifade ederek, "Ahlaktan söz ettik. Dinin temeli bana öğretilen ahlaktır. Ahlak hepimizin yüceltmesi gereken bir kavramdır. Ahlakı erdem olarak benimseyip özümsersek emin olun dünyanın en iyi insanı oluruz. Ama günlük siyasal yapı içinde ahlakı yerine koymazsak, ahlaklı davranmazsak ne söylersek söyleyelim" dedi.
Konuşmalarda "Devrimcilikten" söz edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Samimi düşüncemi söyleyeyim. Bütün peygamberler devrimcidir. Dünyayı değiştirmiştir. Düşünün Hz. Muhammed milyarlarca kişiyi etkilemiştir. Tarihin gördüğü en büyük devrimcidir. Yeni bir çağ açmıştır. İslamiyet'in başlangıç yıllarına bakalım. Eğer o dünyada yaratılan bilim, geliştirilen bilim, kitaplar ortaçağın Rönesansına kaynaklık yapmıştır. Sormamız gereken soru şudur; İslamiyet'ten sonra bilim bu kadar hızla gelişirken ve ortaçağ karanlığından Avrupa'yı kurtarırken neden şimdi Avrupa ya da batı bizden çok daha ileride, İslam dünyası neden geride? Sormamız gereken soru budur. Eğer biz bu sorunun yanıtını bulabilirsek emin olun çok şeyi çözmüş oluruz. Onu çözmek zorundayız" dedi.
Japonya'dan örnek verdi: Hangisi daha ahlaklı
Akılla birlikte sorumluluğa da vurgu yapan CHP Lideri, "Siyasetçi toplumu yönetmeye talip olan kişidir. Eğer siz toplumu yönetmeye talipseniz sizin sorumluluğunuz daha ağırdır ve siz ahlakı bütün hücrelerinizle ve duygularınızla yaşamak zorundasınız. Siyasetçi topluma örnek olan kişidir" ifadelerini kullandı. Japonya'da bir belediye başkanının "4 saat sular akmadı" diye istifa etmesini örnek veren Kılıçdaroğlu, "Bu adam Müslüman değil. Birde bizi düşünün. Bırakın 4 saati, bırakın 4 günü 15 gün, 20 gün sular akmaz kimse istifa etmez. Kimsede onu sorumluluğa davet etmez. Demek ki bir sorunumuz var. Ahlakı sorgulamak gerekirse Japonya'daki adam mı ahlaklı, yoksa buradaki mi ahlaklı" diye sordu.
Kul hakkının önemine de değinen Kılıçdaroğlu, kul hakkı yemenin bütün dinlerde günah olduğunu belirterek, yalan söylememenin de evrensel bir kural olduğunun ve bir politikacının halkına yalan söylemesinin de çok ağır bir suç olduğunu ifade etti. Dinin ve etnik kimliğin siyasete alet edilmemesi gerektiğinin belirterek, CHP olarak bunlara karşı olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Din tartışılmaz. Onu olduğu gibi kabul ederiz. Tartışılmayan bir konuyu siyasetin gündemine getirmek doğru değil. Etnik kimlikte böyledir. O da tartışılmaz. Çünkü kimse anne babasını seçme özgürlüğüne sahip değildir. O zaman o siyasetin konusu da değildir" dedi.
Atatürk'e en büyük kötülüğü bizler yaptık
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün devrimlerinin yeteri kadar özümsenmediğini de belirtirken, "Ona en büyük kötülüğü biz yaptık. Emin olun en büyük kötülüğü yapanlar da onun adını en çok kullananlar oldu. Rahmetli İlhan Selçuk bunu yapanlara ‘gardırop Atatürkçüsü' derdi. Mustafa Kemal o değil. Mustafa Kemal Atatürk, kendisi iktisatçı değil, sosyolog değil, bilim insanı değil. Asker. Cepheden cepheye koşmuş, Yemen'e gitmiş, Trablus'a gitmiş, Erzurum'a gitmiş. Dünyayı gezmiş. Cephelerde çarpışmış. Gerçekten de arkadaşımızın duasında ettiği gibi öbür dünyaya giderken de kefeniyle gitmiş. Bütün malvarlığını bu topluma bırakmış. Şimdi ben bu insana Müslüman değilsin dersem haksızlık yapmış olmaz mıyım? Kul hakkı yedimi bu insan? Öbür dünyaya dünyalığını mı götürdü? Hayır. Bütün malvarlığını buraya bıraktı. Ama biz haksızlık ettik. Onu aldık başka bir şekilde topluma tanıtmaya başladık. O bir devrimci. Gerçekten de eğer bu ülkenin minarelerinde günde 5 vakit ezan okunuyorsa o insanların sayesinde" diye konuştu.
Bulunduğumuz mahalleler farklıydı
Geçmişini kötüleyerek gelecek inşa eden bir toplumun olamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Şimdi biz kendi kendimizi ya da bizler birbirimizi yeni tanıyoruz aslında. Çünkü bizim bulunduğumuz mahalleler farklıydı. Kendi içimizde konuşurduk. Hiç yan yana gelip, yüz yüze gelip konuşmadık ki. Sen nesin, ben neyin diye fıkralar anlatmadık ki, sohbet etmedik ki. Şimdi sohbet etmeye çalışıyoruz. Aslında çok farklı şeyler düşünmüyoruz. Aynı şeyleri söylüyoruz biz. O zaman sormamız gerekiyor aynı şeyleri düşünüyorsak neden o zaman bu kutuplaşma, bu kavga neden? Çünkü siyasetçi bu kavgadan oy devşirecek. Yanlış da burada. Kimin dindar olup olmadığını kim tespit edebilir Allah aşkına? Kimin elinde öyle bir terazi var. O kadar çok ayrıştık ki neredeyse dini unutup mezheplere indirgedik dini. Ne güzel hocamız söylüyor. Kuran var hepimizin ortak kitabı. Herkesin mezhebi var. Bana söyleyebilir misiniz Hz. Muhammed'in mezhebi nedir diye? Yok öyle bir şey. Bunu tartışmaya da gerek yok" dedi.
Oflu hoca fıkrası
Kılıçdaroğlu, iftarda Oflu Hoca fıkrasını da şöyle anlattı:
"Genç kız evleniyor, eve geliyor gelin fakat kız yemiyor, içmiyor. Israr ediyorlar ‘Gel ye, iç', ‘Yok, yemem' diyor. ‘E öleceksin', ‘Öleyim' diyor. Gidip Oflu Hoca'yı buluyorlar, ‘Ya hocam, çocuğu evlendirdik, gelini getirdik fakat bu gelin yemek yemiyor, eridi, ölecek, gel bir bak bakalım ne oluyor' diyorlar. Geliyor Oflu Hoca, ‘Gelin nerede' diyor, ‘Odada' diyorlar. Gidiyor odaya, ‘Kızım ne işin var senin, niye yemek yemiyorsun' diyor. ‘Hocam, ben bakire değilim, ama ortaya çıkarsa hadi beni öldürseler bir mesele değil, iki aile birbirine girecek, bir sürü insan ölecek. En iyisi ben kendim hiç yemeyeyim, öleyim. Böylece bu mesele de bitsi' diyor. ‘Ben seni kurtaracağım kızım' diyor Hoca. Gidiyor, aileyi topluyor. Diyor ki, ‘Valla kızın içinde cin var. Aşağıdan cini çıkarırsak bekareti bozulacak, yukarıdan çıkarırsak gözleri kör olacak. Siz karar verin' diyor. Kaynana birden fırlıyor, ‘Ben kör gelini ne yapacağım' diyor. Ve ondan sonrada mutlu bir hayat kuruyorlar. Yani Oflu Hoca'nın böyle güzel tarafları da var."