Kılıçdaroğlu: İki ayrı 15 Temmuz var

15 Temmuz'un aydınlatılmasına engel olunduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Darbenin olduğu gün bunlar ne yaptılar, neden gelip TBMM'ye bilgi vermiyor?" diye sordu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşü sırasında, partisinin Çamlıdere yol ayrımında gerçekleştirilen Grup Toplantısına katıldı.

Açık alanda yapılan toplantıdaki konuşmasında, adaleti savunmanın herkesin ortak görevi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ben kendim için yürümüyorum, adalet arayan bütün mağdurlar, mazlumlar için yürüyorum. Kim adaletten şikayetçiyse, adalet istiyorsa, adalet beklentisi içindeyse ben onun yanındayım ve onun hakkını sonuna kadar savunacağım." dedi.

Kılıçdaroğlu, adaletin olmadığı yerde insanlığın, devletin, hiç kimsenin olmayacağını belirterek, "Anayasal haklarımızı lütuf olarak sunmaya çalışanlar var. 'Efendim, yürüyorsunuz, lütfediyoruz biz size.' Bunu tarihte firavunlar söylerdi, günümüzde de diktatörler söylüyor. İnsan olarak doğdum, benim doğuştan haklarım vardır. Demokratik bir ülkede yaşıyorum, anayasal haklarım vardır. Ben bir insan olarak adaleti savunacağım ve hep adaletten yana olacağım. Birisi benim haklarımı bana lütuf olarak hatırlatıyorsa ben de ona diktatörlüğünü hatırlatıyorum, 'Sen diktatörsün' diyorum." ifadelerini kullandı.

"Niye senin iki bürokratın bu Meclise gelmiyor"

Tek başına gerçekleştirmeyi planladığı yürüyüşünde kendisini yalnız bırakmayanlara şükranlarını sunan Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:

"Diyorlar ki 'Adaleti niye yürüyerek arıyorsunuz?' Ama şunu söyleyemiyorlar. Memlekette adalet var da biz onun için mi yürüyoruz? Adalet olmadığı için yürüyoruz. Adalet olsa niye yürüyelim. Adalet olsa hepimiz huzur içinde oluruz, yüzümüz güler, adaletsizlikten şikayet etmeyiz. Adaletin olmadığı bir yerde ne yapacağız? Yürüyoruz, haklarımızı arıyoruz. 'Sivil itaatsizlik' diyorlar, 'Neden izin almadılar?' Adaleti savunmak için kimseden izin alınmaz, adalet Allah'ın emridir."

"İki ayrı 15 Temmuz var: Halkın 15 Temmuz'u, sarayın 15 Temmuz'u. İki 15 Temmuz'u unutmayın." diyen Kılıçdaroğlu, halkın 15 Temmuz'unda sokağa inildiğini, demokrasiye, bayrağa sahip çıkıldığını, şehitler verildiğini, gazilerin olduğunu, bütün siyasi partilerin, meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, medyanın darbeye karşı durduğunu anlattı.

Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geldik 20 Temmuz'a, sarayın 15 Temmuz'u. Sarayın 15 Temmuz'u nedir? Şudur, halkın 15 Temmuz'u aydınlanmasın diye özel mücadele ettiler. Mecliste komisyonlar kuruldu, 'darbeyi kim yaptı, darbenin aktörleri kimlerdir, bunları yakalayalım, sorgulayalım, gerçek darbecileri ortaya çıkaralım' diye. Eski Genelkurmay Başkanları, eski MİT Müsteşarları, eski bürokratlar, yeni çalışanlar geldi, ama en temel iki aktör bu komisyona hiçbir zaman gelmedi. Niye gelmedi? Çünkü sarayın 15 Temmuz'unu gerçekleştirenler buna izin vermediler, 'Meclise gitmeyeceksiniz' dediler. Darbenin olduğu gün bunlar ne yaptılar, neden gelip TBMM'ye bilgi vermiyor?"

"20 Temmuz darbesini hiç unutmayın. OHAL'de kararname çıkarma yetkisinin hükümete verildiği tarihtir 20 Temmuz darbesi." diyen Kılıçdaroğlu, arka arkaya kararnameler çıktığını, 105 bin 836 kamu görevlisinin işine son verildiğini aktardı.

Kimsenin "Arkadaş bunları hangi gerekçeyle atıyorsun devlet memuriyetinden?" şeklinde bir soru yöneltmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Binlerce işçinin işine son verildi. Hangi gerekçeyle işçinin işine son veriyorsun? Bu mudur darbeyle mücadele etmek." şeklinde konuştu.

"156 gazeteci niye hapiste?"

Kılıçdaroğlu, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

"Gazetecilere de düşmandır bunlar. Nerede bir özgür gazeteci varsa, nerede hükümeti eleştiren birisi varsa darbeciler buna tahammül edemezler. Alırlar, doğru hapse atarlar. 156 gazeteci niye hapiste? Çünkü Türkiye bir darbe süreci yaşıyor. TBMM Başkanına söyledim. Aynen şu cümleleri kurdum, 'Eğer bir ülkede 150'den fazla gazeteci hapisteyse siz o ülkede demokrasi vardır sözünü anlatamazsınız, kimseye de dinletemezsiniz.' dedim.

Sanıyor ki yine 2019'da bir yüksek seçim kurulu ayarlarız. Oraya yine bir çete oluştururuz. Buna da izin vermeyeceğiz. 2019, Türkiye'de demokrasinin şaha kalktığı tarih olacaktır. Her firavunun bir Musa'sı vardır demiştim. Firavun belli Musalar da burda. Günümüzde her firavunun bir Musa'sı değil, birden fazla Musa'sı vardır. Biz zulme karşı direneceğiz, adaleti savunacağız. Biz inançlı kişileriz, biz halka inanırız. Biz inancımızı yüceltiriz. Kendi iç dünyamızda inancımızı yaşarız. Biz, şunu çok iyi biliriz, haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır. Asla dilsiz olmayacağız. Bütün haksızlıklara karşı mücadelemizi insanca, kararlılıkla, onurumuzla, gururumuzla, namusumuzla savunacağız."