Kılıçdaroğlu'ndan talimat: İzmir'i, İstanbul'u, Ankara'yı alacağız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçim için teşkilatına "En çok oyu kiminle alacaksak onunla yola çıkacağız" talimatı verdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Yerel seçim için teşkilatına talimat veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eski partilidir, 'biz bunu aday göstermezsek kırılır', 'bu benim amcamın oğludur', bunları bırakacağız. Eski Demokrat Partili, eski Doğru Yol Partili, ANAP'lı, CHP'li olabilir ya da herhangi bir partiye üye değildir de toplumun sevdiği saydığı bir iş adamı, sendikacıdır, bu isimler olabilir. İzmir'i alacağız, İstanbul ve Ankara'yı da alacağız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya'nın Sesi Radyosuna verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Devlet, hukuk devletinin gereği olarak terör örgütü ile muhatap olmaz
"Kürt meselesinin çözümünde somut önerileriniz neler? AK Parti bu sorunu niye çözemez? İtirazınız Öcalan muhataplığına mı? Sizin muhataplık öneriniz nedir?" sorusuna CHP lideri şu yanıtı verdi:
"Bizim çözüm önerimiz şu; parlamentoda, her partiden eşit sayıda milletvekilinin katılacağı bir uzlaşma komisyonu kuralım. Bu komisyon paralelinde parlamento dışında ‘Gerçekleri Araştırma Komisyonu' kuralım. Bu komisyonda siviller, kanaat önderleri yer alsın. Uzlaşma komisyonundaki siyasi partiler kendi kanaat önderlerini orada göstersinler. Toplumun görüşülmesi gereken kesimleri ile kanaat önderleri görüşsün. Devlet muhatap olmayacak. Bu bizim hukuk anlayışımız gereği. Devlet, hukuk devletinin gereği olarak terör örgütü ile muhatap olmaz. 30 yıllık kronikleşmiş bir sorunu çözmek için bir toplumsal uzlaşma gerekiyor. Toplumsal uzlaşma sadece siyaset kurumunun anlaşması değil, sivil toplumun da buna destek vermesi gerekir. Bu kronik soruna bir çözüm üretmek istedik ve yol haritamız buydu. AKP ise bunun tam tersini yaptı. Parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurulmadı ve Başbakan ‘Ben bunu çözeceğim' dedi. Biz de, ‘Eğer bu işi çözmek istiyorsan, dört koşulla sana kredi açarız' dedik. Bir; samimi ve dürüst olacaksın. İki; kişisel bir ajandan olmayacak. Üç; millete hesap vereceğin taahhütlerin altına girmeyeceksin. Dört; millete bilgi vereceksin. Ancak AKP bunların hiçbirini yapmadı. Şimdi, ‘Biz sorunu çözmek istiyoruz, bize destek verin' diyor. AKP'nin bu işi çözecek gücü var. Biz hükümete zamanında bir yol haritası önerdik ve ancak reddetti. Hükümet bizi medya aracılığı ile baskı altına almak istiyor. ‘CHP konuşsun, yol haritası söylesin' deniyor. Biz zaten yol haritamızı söyledik. Bir ülkede hukukun üstünlüğü yoksa, o ülkede barış olmaz. Sayın Erdoğan masanın bir ucunda, Öcalan diğer ucunda oturuyor. Öcalan'ın ne dediğini, yayınlanan tutanaklardan öğrendik. Ama Erdoğan'ın ne dediğini bilmiyoruz. Başbakan'a ısrar ettim, ‘ne düşündüğünüzü söyleyin' dedim ‘ben konuşmayacağım' dedi. Şimdi medyaya soruyorum, ‘Ben konuşmayacağım diyen' Başbakan'a ‘neden konuşmuyorsun' diye sorulmuyor. Çözüm üreten CHP'ye de ‘neden sen konuşmuyorsun' diye soruyorlar. Onların istediği yanıtlar bizden çıkmadığı için CHP'ye, ‘niye konuşmuyorsunuz' diye soruyorlar. Biz konuşuyoruz ve düşüncelerimizi anlatıyoruz. Fakat Ak Parti konuşmuyor."
En çok oyu kiminle alacaksak onunla yola çıkacağız
CHP liderinin röportajda verdiği yanıtlar şöyle:
"Yerel seçimlerde en çok oyu kiminle alacaksak onunla yola çıkacağız. Partililerimize bu konuda talimat verdim. ‘Eski partilidir, biz bunu aday göstermezsek kırılır, bu benim amcamın oğludur…' bunları bırakacağız. Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Halkın AKP'ye ders vermesi gerekiyor. Bunun yolu da iyi adaylar, yani halkın güvendiği adaylar çıkarmamıza bağlı.
Eski DP'li, DYP'Lİ, ANAP'lı, CHP'li olabilir
Eski Demokrat Partili, eski Doğru Yol Partili, ANAP'lı, CHP'li olabilir ya da herhangi bir partiye üye değildir de toplumun sevdiği saydığı bir iş adamı, sendikacıdır, bu isimler olabilir. Teşkilatlarımıza bu yönde talimat verdim. Her gelen örgüte de bunları altını çizerek söylüyorum. Bu seçimlerde halkın AKP'ye bir ders vermesi lazım. Türkiye'de ilk kez bir bakanlığın unvanından TC ifadesi kaldırılıyor. Kendi ülkesi ile hesabı olan bir adam, Türkiye Cumhuriyeti ifadesini sindiremeyen bir iktidar var.
İzmir, İstanbul, Ankara'yı alacağız
Sadece CHP seçmeni değil, bu ülkede yaşayıp, kendi geleceğini, çocuklarını düşünen herkesin şapkasını önüne koyup, tekrar düşünmesi gerekiyor. İzmir'i alacağız, İstanbul ve Ankara'yı da alacağız.
(Hükümet, 'Cumhurbaşkanını bir kez daha parlamento seçsin, beş yıl sonrasında ise Başkanlık Sistemi devreye girsin' önerisi ile gelirse olumlu bakar mısınız? Türk siyasetinde cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sorunlu geçmiştir, bu sefer seçim olmasa yine siyasi ortam gereği sorunlu olacağı görünüyor. Sizin öneriniz nedir?)-Öteden beri cumhurbaşkanının parlamentodan seçilmesi gerektiğini söyledik. Savunduğumuz da budur. Böyle bir öneri getirirlerse yaptıkları hatadan vazgeçmiş olurlar. Biz cumhurbaşkanının yetkilerinin kısıtlanmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı, sorumsuz bir makamdır. Buradaki insanın sorumluluğu yoktur. Türkiye Cumhuriyetini temsil eder. Yaptığı görev semboliktir. Bu nedenle aşırı yetkilerle cumhurbaşkanlığı makamını günlük siyasal politikalar içinde yıpratmamamız gerekiyor.
Ergenekon
(CHP'ye göre Ergenekon davalarında doğru olan bir unsur, detay, belge, yok mu? Hepsi toptan yanlış mı?)
‘Toptan yanlış', ‘toptan doğru' demek yanlış. Neden? Ben savcı, hukukçu değilim. Ama ortada yanlışlar varsa, ne kadar doğru olursa olsun sonuç adaletsizliğe yol açar. Biz ‘Neden yargılama yapıyorsunuz' demedik. Yargılamanın hukuka uygun olmasını istiyoruz. Artı; Özel Yetkili Mahkemeler bağımsız ve tarafsız mahkemeler değil. Bunlar eski Sıkı Yönetim Mahkemeleri. Siyasi otoritenin talimatlarını yerine getirmek üzere kurulan bir mahkeme. Bu mahkemelerin verdikleri kararlar da kamuoyunda çok ciddi tartışmalara yol açacak. Sekiz milletvekili hangi gerekçe ile içeride tutuluyor. Türkiye hukuk devleti ise imzaladığı uluslar arası anlaşmaların gereğini getirmek zorunda. Ama hükümet istemediği için uygulamıyor. O mahkemelerin başkanları kendi çocuklarına çok kötü bir miras bırakıyorlar. O çocuklar hiçbir zaman ‘Benim babam Silivri'de savcıydı' diyemeyecekler.
Esad'la yan yana dahi gelmedim
(CHP'nin ‘Arap Baharı' sonrasında Esad yanlısı bir görünüm çizdiği değerlendirmelerine katılıyor musunuz?)-Hayır. Biz hiçbir zaman Esad'ı savunmadık ve ‘Esad iyi bir adamdır' demedik. Ben hiçbir zaman, 'Esad kardeşim' demedim. Ama Başbakan söyledi. Esad'a ‘kardeşim' diyen, beraber tatile giden, Bodrum'da tatil yapan o. Ben Esad ile yan yana dahi gelmedim. Ben hep, ‘Türkiye bütün komşuları ile iyi geçinmek zorundadır' dedim. Batının egemen güçlerinin Ortadoğu'da taşeronluğunu yapmak Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışmaz.
(Peki eksen kayması tartışmalarındaki tavrınız nedir? Türkiye alternatif eksenler aramamalı mı? Özellikle Arap Baharı sonrası Ortadoğu'daki gelişmeler dikkate alarak dış politikada geleneksel AB ve ABD eksenli bir hat mı izlenmeli?) Türkiye çağdaş uygarlığın içinde yer alması gereken bir ülkedir. Biz buna ‘batı uygarlığı' diyoruz. Batı dediğimiz sadece bir yön değildir, Tolstoy da batı uygarlığının bir parçasıdır. En son Nobel Ödülü'nü kazanan Çinli yazar da batı uygarlığının bir parçası. Çağdaş uygarlığa inanıyorsak önce bu ilkeyi ortaya koymalısınız. Dünyanın gelişen dinamiklerini de göz önünde bulundurarak bütün komşularımızla iletişimi geliştirmeliyiz. Komşularımızla, Uzak Doğu, Çin, Rusya ile… Avrupa Birliği'ne üye olacağız diye ‘öbür tarafı' göz ardı etmek söz konusu olamaz. Dünyanın gelişen dinamiklerini göz önüne alıp dış politikamızı ona göre şekillendirmeliyiz. Ama dış politikanın temel hedefi, yurtta ve dünyada barış olmalı. Çatışmalardan uzak barışı egemen kılan bir üslup kullanmayız.
(Rusya ve Çin, Suriye krizinde yan yana anılan iki ülke. Çin'e giderek temaslarda bulundunuz. Rusya ile önümüzdeki süreçte bir temasınız olacak mı?)-Çin'e gittim. Fakat Rusya'dan herhangi bir davet gelmedi. Türkiye Cumhuriyeti olarak, hem Rusya hem de Çin ile iyi ilişkiler kurmamız gerekiyor. İş adamlarımızın oralarda ciddi yatırımları, ciddi başarıları var. İkisi de çok büyük ülke, hem nüfus hem de coğrafi olarak. Ama Rusya ile Türkiye arasında ekonomik ilişkiler tek boyutlu gidiyor. Doğalgazda neredeyse yüzde 90 oranında Rusya'ya bağımlıyız. Petrolde bağımlıyız. Bir ülke kendi geleceğini bu oranda tek ülkeye bağlayamaz. Bu anlamda AKP iktidarı ciddi bir yanlışlık yaptı. Biz Güney Akım Projesi'ni karşılığında hiçbir şey almadan Ruslara verdik. Putin, bu gelişme üzerine 'Türkiye Hükümeti bize güzel bir yılbaşı hindisi armağan etti' açıklamasında bulunmuştu. Neden kendi çıkarlarımızı bu kadar savurganca harcayabiliyoruz. Bunların hesabı henüz sorulmadı. Ama yeri ve zamanı gelince bunların hesabı sorulacaktır.
Rusya'dan davet gelirse değerlendiririz
Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Vladimir Ivanovskıy zaman zaman bizi ziyaret ediyor. Bu görüşmelerde karşılıklı görüşlerimizi aktarma olanağı bulunuyoruz. Sayın büyükelçi Rusya'daki sosyal demokrat parti ile ilişki kurmamızı ve ilişkiyi geliştirmemizi istiyor. Resmi bir davet gelirse elbet daveti değerlendiririz. Ortadoğu, Kafkaslar, Rusya, Çin ve Hindistan'ı yakından izleyen bir partiyiz. Keza ABD ve Kanada.. Brüksel'de bir büromuz var, önümüzdeki günlerde Washington'da bir büro açacağız.
(Galatasaray-Real Madrid karşılaşmasını ailece izlediniz. Eşiniz Selvi Hanım kameraların önünde olmayı tercih etmeyen bir isim. Koyu bir taraftar mı Selvi Kılıçdaroğlu?)-Eşim ve ben Fenerbahçeliyiz. Fakat kızım Galatasaraylı. Ben gitmek istedim, çok önemli bir maçtı.