Kıt kaynakları heba etmek
ADANA'DAN / Recep ŞENYURT
Maalesef ülkemiz, gerek yerelde gerek ise ulusalda planlama zaaflarından dolayı, kaynakların heba edilmesinin örnekleriyle dolu.
Şehirlerimizde kaldırım ve yol çalışmaları çoğu zaman yılda birden fazla yapılmakta, bu yetmemekte; bazı kurumlar tarafından da her biri ayrı ayrı olmak üzere kazılar yapılmakta. Her seferinde yeni düzenlemesi yapılmış bir bulvar ya da kaldırım bir de bakıyorsunuz ki telefon, su, doğal gaz, elektrik ya da buna benzer kurumlar tarafından tekrar kazılmakta. Daha yeni dökülmüş asfalt ya da yeni döşenmiş kaldırımlar kesici aletlerle adeta içinizi parçalarlarmışçasına tekrar alt üst edilmekte... Kazı yapacak bir kurum olmaması sorun mu? Hemen ilgili belediye devreye girerek, kaldırım ya da yol düzenlemesi adı altında başlıyor kazmaya...
Bir gün bakıyorsunuz caddeniz ya da sokağınıza iş makineleri dayanmış harıl harıl çalışıyor. Kaldırımlar ya da yollar delik deşik ediliyor, çıkan onlarca ton moloz ağır kamyonlarla bir yerlere götürülüyor. Bu esnada bir tabela… Belediyenizin; sizin için, sizin daha iyi hizmet almanız için çalıştığı ve verdikleri geçici rahatsızlıktan dolayı özür dilediği anlatılıyor tabelada. Geçiciymiş diye sevinerek kısa sürede biteceğini düşünüp hayatın akışına bırakıyorsunuz kendinizi. Bir gün bakıyorsunuz ki; yol ya da kaldırım yenilenmiş, çevre düzenlemesi yapılmış bir halde görüyorsunuz etrafınızı. Her şey hayatın akışına uygun hale gelmiş. Tam bu duruma alışırken bir gün yine ağır iş makinelerinin gürültüsüyle uyanıyorsunuz. Aynı yer daha üzerinden bir iki ay geçmeden tekrar kazılıyor. Aynı geçici süreyle rahatsızlık verildiğini söyleyen, çoğu zaman da belediye başkanının sizlere müstehzi müstehzi gülümsediği bir resminin eşlik ettiği özür yazısının olduğu, aynı tarz bir tabela ile açıklanıyor bu durum. Yeni ama hiçbir zaman yeni olmayan; eski ama hiç eskimeyen bir slogan eşliğinde... Niçin yapılıyor bu çalışmalar? Sizlere daha iyi hizmet için...
Artık anlıyorsunuz ki; size söylenen ve sizin de saf saf inandığınız durum değil geçici olan... Geçici olan, iş makinelerinin birinin gidip diğerinin gelmesi arasında geçen zaman...
İnsan, doğası gereği meraklı. Bu çalışmaların planlı olarak yapılmasının bir yolu yok mudur acaba diye merak etmeden duramıyor.
Yılda en az iki üç - kez kazılmak zorunda mı kaldırımlar ya da cadde ve sokaklar? Bu tür çalışmalar merkezi hükümetler ya da belediyeler tarafından düzgün olarak planlansa daha iyi olmaz mı? Neden her seçim döneminin ardından yepyeni yüzlerle başlıyor bu kazılar? Acaba gelişmiş ülkelerde nasıl yapılıyor bu işler? Öyle ya, insana çok önem verdiklerini iddia eden gelişmiş ülkeler bizim yönetimler kadar değer vermiyor mu insanına?
Merak bu ya. Bir başladı mı sorular, bu ve buna benzer onlarcası ardı ardına sıralanıyor insanın zihninde...
Onlarca yıldır bir yapıyor bir yıkıyoruz, bıkmadan usanmadan... Niçin? Sizlere daha iyi hizmet vermek için...
Yazın bittiği bugünlerde sonbahar-kış dönemi sezon açılışı için sizin de sokağınız ya da caddeniz kazılmaya başlanmadı mı henüz? Biz Adana'da başladık, zaten hiç ara vermemiştik... Hiç merak etmeyin geçici olan bu durum birkaç güne son bulur ve sizler de belki gerekli belki gereksiz ama her halükarda planlama hatasının eseri olacak bir kazı için iş makinelerinin sesi eşliğinde güne başlarsınız. Belki yarın belki yarından da yakın...