Komşudaki öğrenci hareketlerinden ders alınmalı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ekmel TOTRAKAN / Emekli Koramiral

Hayatımız "etkileşimler" üzerine kurulmuştur. Bir başka deyişle de "kopya" hayatımızın şekillenmesinde büyük yer tutmaktadır. Bu özellikler, önce aile içinde sonra, sokak, mahalle, kent ve ülke çapında derken, en yakın komşu ülke ve sonra dünyanın diğer ülkelerine kadar uzanır. Etkileşimin hızı teknolojideki gelişime bağlı olarak artar. Görsel ve yazılı basının da etkileşimdeki yeri büyüktür. Çok eskilerde görmüş olduğumuz özellikle Amerikan filmlerini bir düşünün. Kovboyculuk oynamayı, gangesterliği, Tarzan olmayı ve bunlara özenmeği nereden öğrendik? Diğer taraftan, etrafımızda radikal İslam temelli devlet yönetimlerinin, ülkemizde buna özlem duyanları etkilemediğini söyleyebilir misiniz? Burada önemli olan, bu etkileşimin hızıdır. Özellikle televizyon bu etkileşimin algılama boyutunu görselliğe de taşıdığı için çok önem taşımaktadır. Bu önemli olmasa, özellikle yukarıda sözünü ettiğim devletler televizyon yayınlarına kısıtlama koyarlar mıydı? Şimdi burnumuzun dibinde Ege'nin öbür yanında Yunanistan'da büyük bir ayaklanma var. Görünür sebebi, bir polisin, bir genci bilerek/bilmeyerek olaylar esnasında öldürmesi olmakla beraber, olayların gelişmesine bakıldığında bunun hiç de böyle olmadığı kolaylıkla görülmektedir. Çünkü Yunanistan, henüz diğer Avrupa Birliği ülkeleri gibi bir toplum yapısında değildir. Azımsanmayacak sayıda komünist mantığıyla hareket eden bireyleri vardır. Ütopik hayaller peşinde olanları ve milliyetçi duyguları aşırı olanları olan bir toplum görünümündedir. Buna bir de muhalefetin olumsuz ve fırsat kollayan tutumunu eklerseniz, bu olayların arkasında sadece ve sadece bir çocuğun polis kurşunu ile şöyle veya böyle öldürülmüş olmasının yatmayacağını anlamakta zorluk çekmezsiniz. Ama görünür sebebin de bu olmadığını söyleyemezsiniz.

 Şimdi, görünür sebep bu ise bizde benzeri bir olayın, bizim toplumumuz üzerinde olası etkileri üzerinde biraz düşünelim. Bugün biz, bu olayları Yunanistan ile eşzamanlı olarak izliyoruz. Kendimizi televizyon görüntüleri sayesinde kolaylıkla olayların içinde hissedebiliyoruz. En önemlisi polisimizin bizdeki toplumsal olaylar karşısındaki hareket tarzını halkımız, bu olaylardaki Yunan polisinin hareket tarzı ile kıyasladığında benzerlikler bulduğu anda, şuur altında da olsa patlamağa hazır tepkilerin oluşmayacağını söyleyebilir misiniz? Hele 1 Mayıs olaylarında polisin davranışı ile ilgili olarak mevcut şikayetler karşısında emniyet teşkilatımızın kendi içinde yaptığı araştırma/soruşturmada, polisimizi sıfır hatalı bularak haklı çıkarmasına infial duyanlar varsa, bunların da müstakbel bir polisiye olay karşısında patlamayacağını garanti edebilir misiniz?Bu olasılıklara bir de, çok kötü bir örnek de olsa Yunanistan'daki olayların etki yapma olasılığını eklerseniz, nasıl bir gelecekle karşı karşıya olabileceğimizi düşünmek bile insanı ürkütür. Üstelik Türkiyemiz üzerinde oynanan oyunların diğer aktörlerinin, böyle bir ortamdan nasıl memnun olacaklarını düşünecek olursanız, işin ciddiyet boyutunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarsınız. Burada en önemli görev önce emniyet teşkilatımızın elemanlarına, sonra da halkımıza düşmektedir. Türkiye'de gün geçmiyor ki polisimizin müdahalede bulunmayacağı bir olay olmasın. Bu müdahalelerde bundan böyle çok daha dikkatli olunması gerektiği apaçık ortadadır.Tepkiler önce Türkiye'deki Yunan resmi kurumlarını protesto şeklinde başlayabilir, daha sonra da gelişen müdahale durumlarının niteliğine bağlı olarak hiç istenmemekle beraber Yunanistan'daki olaylara dönüşebilir.

 İşte bu nedenle de halkımızın şimdiye kadar olandan daha da fazla sağduyulu hareket etmesi ve ayrıca görsel ve yazılı basınımızın da yangına körükle gitmemesinin önemi bu günlerde kendini daha da çok hissettirmektedir. Bu değerlendirmelere bir "vehim" gözü ile bakanlar olabilir. Ama "evvela eyle tedbir sonra kıl derde deva" sözünde de bir hakikat payı vardır herhalde. Aksi takdirde her zaman söylediğim gibi "geç kalan teselli idamdan sonraki affa benzer" sözü doğruluğunu kabul ettirmiş olur.