MAN içinde en sağlam yer Türkiye'nin

MAN, Çin, Rusya, Brezilya ve Hindistan'daki yatırımlarına ağırlık veriyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MÜNİH - Dünyanın en büyük otobüs ve kamyon üreticilerinden biri olan MAN, yatırımlarını Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'e yönlendirdi. Ancak MAN bu süreçte en büyük otobüs üretim tesislerinden birinin bulunduğu Türkiye'yi de "ihmal etmeyecek".

Şirketin CEO'su Dr. Georg Pachta-Reyhofen, "Otobüs ve kamyon pazarı krizle birlikte tüm dünyada ciddi kayıplara uğradı. Önümüzdeki dönemde büyümenin motoru kısaca BRIC olarak ifade edilen Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin olacak. Biz de bu pazarlarda olacağız. Ama bu Türkiye'yi ihmal edeceğimiz anlamına gelmiyor. Bizim her zaman en önemli pazarımız Avrupa'dır ve orada yer alan Türkiye'ye biz çok yatırım yaptık. Ve her dönemde kısa vadeli çıkarlar için değil, uzun vadeli olarak baktık. Türkiye'nin MAN Grubu içindeki yeri çok sağlam" dedi.

MAN Otobüs Günleri, Münih'te düzenlendi. Bu etkinlik çerçevesinde, dünyanın dört bir yanından gazetecilerle bir araya gelen MAN yöneticileri 2009 yılını değerlendirdi ve 2010 yılı hedeflerini paylaştı. Türkiye'den gelen gazeteci grubunun sorularını da yanıtlayan MAN yöneticileri, Türkiye'de başarılı çalışmalar yürüttüklerini, krize rağmen pazar payını yüzde 30'a çıkarttıklarını belirterek, Türk yöneticilerin başarılarını övdü.

Münih'te 2.450 metreküp beton ve 475 ton çelik kullanılarak yapılan 3.200 metrekarelik yeni Bus Forum binasında açıklamalarda bulunan CEO Georg Pachta-Reyhofen, global büyümenin özellikle BRIC (Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin) ülkelerinde meydana geldiğini, MAN'ın otobüs ve kamyon üreticisi olarak hızla büyüyen bu pazarlarda ana aktörlerden biri olmayı hedeflediğini açıkladı. Geçen yıl Brezilya'da MAN'ın lasmanını, Çin'de Sinotruk firması ile stratejik işbirliğine giderek yeni bir markanın lansmanını, Hindistan'da Force Motors ile ortak yatırım yaptıklarını anlattı. Rusya ve Özbekistan'daki operasyonlarını da güçlendirdiklerini belirten Pachta-Reyhofen, geçen yıl Batı Avrupa'da otobüs pazarında paylarını da yüzde 12.8'den yüzde 14.8'e yükselttiklerini kaydetti. Dr. Pachta Türkiye'ye yaklaşımını da şu sözlerle değerlendirdi:

"Sadece MAN değil, bütün dünya BRIC ülkelerine yöneliyor. Ancak bu Türkiye yatırımımızı ihmal edeceğimiz anlamına gelmiyor. Biz Ankara fabrikasına kelimenin tam anlamı ile dünya para yatırdık ve bu fabrika bizim için yeri en sağlam fabrikadır. Türkiye'de başarıya odaklı konsantre bir ekiple çalışıyoruz. Çok da başarılılar. Türkiye pazarı bizim için çok önemli. Çünkü Avrupa'nın bizim için önemi hiçbir zaman azalmaz. Türkiye de bu pazarın her zaman ilk üçe giren çok önemli bir parçasıdır. Şu anda Türkiye'deki fabrikamızın yeni bir yatırıma ihtiyacı yok. Odaklandığımız konu üretimin ve satışın artırılmasıdır"

MAN Ticari Araçlar Pazarlama Satış ve Servisten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Frank Hiller de, 2009 yılına başlarken, ciddi bir sipariş stokları olduğuna dikkat çekerek, "Avrupa otobüs pazarı 2009 yılındaki mali ve ekonomik kriz nedeniyle zarara uğradı. Ancak bu durum kamyon pazarındaki zarara kıyasla oldukça azdı. 2008 yılında Avrupa'da yaklaşık 34 bin 970 adet otobüs üretildi. Geçen yıl bu rakam yüzde 12'lik azalarak 30 bin 500 adete geriledi. Ancak, seyahat ve servis otobüs pazarında düşüş yaşanırken, şehir içi otobüsü segmenti tam aksi yönde gelişti ve yüzde 4'lik ilerleme kaydetti. Bu sene daha istikrarlı görünüyor. Otobüs sektörü krizi yavaş yavaş aşıyor. Ancak siparişlerimizin çoğunu 2009 yılında teslim etmiş olduk. İlk iki ayda aldığımız sinyaller daha olumlu. Karlılık bakımından daha iyi bir yıl geçireceğimiz görünüyor. Genel bir kriz beklentimiz yok. Bu yıl, Paris Belediyesi'nin 1400, Madrid Belediyesi'nin 500 otobüslük ihalesi olacak. Abu Dabi 400'ü bu yıl olmak üzere 900 otobüs alacak. Sadece bunlar bile her şeye rağmen hareketli bir yıl olacağının habercisi. Ancak şurası açık ki, 2010 yılı için alınan siparişler 2009'a göre daha düşük" diye konuştu.

Türkiye'deki operasyonlarından son derece memnun olduklarını belirten MAN Ticari Araçlar Uluslar arası Otobüs Satış Yöneticisi Rudi Kuchta ise, "Kriz yılına rağmen Türkiye'de pazar payımızı yüzde 30'a çıkardık. Ankara Belediyesi ile yaptığımız anlaşmalar çok önemli. EGO, MAN için başından sonuna kadar bir başarı öyküsü oldu. Ankara Belediyesi için özel üretime girdik ve doğalgaz bazlı otobüsler ürettik. Yüzlerce otobüs sattık. Bu yıl 100 daha veriyoruz. Toplamda ise teslimatımızı 1200 otobüse çıkaracağız" diye konuştu. Bir soru üzerine, Kuchta, MAN'ın yeni devreye soktuğu hibrid otobüslerin Polonya'da üretileceğini, Türkiye'de bu yönde bir üretimin şimdilik planlanmadığını vurguladı.

MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ'nin CEO'su Tuncay Bekiroğlu da, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne gerçekleştirdikleri satışın sadece Türkiye'de değil, yurtdışında da önemli etkiler yarattığını belirterek, "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in bu başarıdaki etkisi yadsınamaz. Yürütülen pazarlıklarla bizzat ilgilendi. Onun katkılarıyla, Ankara'daki fabrikamıza doğalgazlı otobüs üretimi yatırımı gerçekleştirildi. O yatırım sayesinde, bugün gelinen noktada Ankara şehir içi otobüs sayımız 1200'e çıkacak" bilgisini verdi. Bekiroğlu, MAN Türkiye'de gerçekleştirdikleri üretimin yaklaşık dörtte üçünü ihraç ettiklerini hatırlatarak, "Türkiye'de yaklaşık 2 bin otobüs üretme kapasitemiz var. 2008 yılında üretimimiz yaklaşık 1700 adetti. 2009'da bu rakam 1500'lere geriledi. Bu yıl ise hedefimiz bin civarında otobüs üretmek. Bunun yine dörtte üçünü yurtdışına satacağız. Ancak kapasite kullanımımız ancak yüzde 50 civarında olabilecek" açıklamasında bulundu.

MAN Türkiye'de 2010 yılı hedefi 1000 otobüs

MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret CEO'su Tuncay Bekiroğlu'nun verdiği bilgilere göre, MAN'ın otobüs üssü olarak gördüğü Türkiye'de bu alanda gerçekleşen ve gerçekleşmesi beklenen rakamlar şöyle:

2008

Otobüs üretimi: 1696 adet

Otobüs satışı: 1710 adet

MAN Türkiye cirosu: 276.8 milyon Euro

2009

Otobüs üretimi. 1544 adet

Otobüs satışı: 1576 adet

MAN Türkiye cirosu: 272.2 milyon Euro

2010

Otobüs üretim hedefi: 993 adet

Otobüs satış hedefi: 993 adet

MAN Türkiye cirosu: 165.4 milyon Euro

"Alman ve Avusturyalılar'ın yapamayacağını Türkler yaptı"

Alman savcılar bir süre önce MAN yöneticileri hakkında "rüşvet vererek iş yaptırdıkları" iddiası ile davalar açtı. Çeşitli görüşmeler sonrasında uzlaşmaya gidildi ve 150 milyon Euro'luk ceza ödeyen MAN neredeyse bütün üst düzey yöneticilerini değiştirdi. Bu değişim ile birlikte MAN'ın CEO'luğu görevini üstlenen Dr. Georg Pachta-Reyhofen, "Artık MAN'da beyaz bir sayfa açtıklarını" ve "yeni ürünlere ve kaliteyi yükseltmeye fokuslandıklarını" belirtiyor. 90'lı yıllarda Türkiye MAN'da da görev yapan Dr. Pachta, Türkiye deneyiminin kendisine çok şey kattığını anlattı. Dr. Pachta Türkiye'deki deyimi ve gözlemleri konusunda şunları söyledi:

- Türkiye'ye 1 Ocak 1996'da geldim. Ağustos 1999'a kadar çalıştım. Benim için çok önemli ve verimli bir deneyimdi. Göreve geldiğim günlerde MAN, bir takım gelişmelerden sonra Türkiye'deki şirketi İş Bankası'ndan yeni devralmıştı. Doğrudan yabancı sermayeli bir şirket haline gelirken, izleyeceği stratejileri belirliyordu. Ben de 10 yıl kadar MAN Avusturya'da görev yapmıştım. Oradaki deneyimimi MAN Türkiye'nin yeniden canlanmasında kullanabileceğimi düşündüler. Almanya'dan gelen Wolfgang Fahrnberger'in yönetiminde hızla işe giriştik. Ama zücaciye dükkanına girmiş bir fil gibi davranamazdık. Porselenleri kırmadan dökmeden işimizi yapmamız gerekiyordu. Başardık da. Sadece altı ay sonra da Lines Coach modeli otobüsümüzü piyasaya çıkardık. Türkiye'deki canlanma çok hızlı olmuştu ve bunda Türk yöneticilerinin ve işçilerinin büyük payı vardı.

- İnanın, Almanya'da ya da Avusturya'da olsa, o duruma gelmiş bir işletmeyi MAN Türkiye'deki kadar hızla aya kaldıramazdık. Kimsenin yapamayacağını yaptık. Türkler, çok hızlı öğreniyorlar. Bu konuda şaşılacak biçimde hızlılar. Bundan çok etkilendim. Çok da zeki insanlar. Ancak kontrolü elden bırakınca o zeka bazen başka taraflara kayabiliyor. Eğitim sisteminde bazı adımları atılabilirse Türkiye çok farklı yerlere gelir. Okullarınızda çok fazla teori okutuluyor ancak buna karşın fazla pratik yapılmıyor. Yeterince tartışma ortamı yaratılmıyor. Bunun eksikliğini hissediyorsunuz. Bu sorunlarını gidermiş bir Türkiye müthiş kapılar açar.

- Türkiye'de geçirdiğim üç buçuk yıl, bana çok büyük katkı yaptı. En önemli özelliklerinizden biri çok misafirperver olmanız. Türklerin en fakiri bile çok misafirperver. En fakiri bile. Çalışma saatleri onlar için problem değil. O konuda esneklik gösterebiliyorlar. Türkiye'de kendini işine adayan pek çok insan gördüm. Dediğim gibi, 6 ayda sıfırdan bir otobüs yaptık ve ihraç bile ettik. Ben Türkiye'de bir Avusturyalı olarak çok tecrübe kazandım. Ankara benim mesleki hayatımda önemli bir aşamadır.

Bu konularda ilginizi çekebilir