Merkez Bankaları her derde deva olabilir mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Hem iki hafta önceki hem de geçen haftaki yorumlarımızda “kısa vadede, hatta birinci çeyreğin sonlarına doğru uzanan bir zaman dilimi içinde, sert düşüş gördüğümüz piyasaların tepki yükselişi mümkün. Fakat 2016 yılının, piyasalarda volatilitenin yüksek olduğu küresel bir ayı piyasası görme ihtimali olduğunu düşünüyoruz” diye ifade etmiştik. Gerçekten de sert düşüş sonrası piyasanın toparlanma gösterdiğini gördük. Esasında bu son piyasa toparlanmasında da yine piyasaları asıl etkileyen konunun ne olduğunu bir kez daha gördük. Son piyasa toparlanmasında da Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası’dan kaynaklı (BOJ)   ek gevşeme yönünde adım atma beklentileri bu toparlanmada etkili oldu. BOJ da bazı mevduatlar için İsviçre örneğine benzer negatif faiz uygulamasına () geçti.
Kısa vadedeki bu toparlanma eğilimine ragmen küresel bir ayı piyasasına girmiş olabileceğimizi ve düşüş trendinin devam edeceği ihtimalinin küçümsenmemesi gerektiğini yinelemek istiyoruz.
Dolayısıyla bu piyasalarda gördüğümüz toparlanma eğiliminin orta vadeli bir düşüş trendi içerisindeki bir karşı trend hareketi olarak kalması bizce daha olası. 
Ayrıca, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ECB ve BOJ’un ek gevşeme tedbirlerinin küresel sorunların ana kaynağı olarak gördüğümüz dolar likiditesinin yerini ikame etmesinin mümkün olmadığını düşünmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla, doların likidite bolluğu döneminin sona erdiğinin ilk etkilerini görüyoruz kanımızca. Bu fasit daire diye tanımladığımız dinamiğin, ABD ekonomisini ciddi anlamda etkilemeye başlamadan, Amerika Merkez Bankası’nın (FED) çıktığı yoldan erken bir U dönüşü yapmasını beklemek ise bizce fazla iyimser olur. 
Sonuç itibarıyla, bundan sonra FED’in faiz artışına gitmemesi durumunda bile bazı ülke ve sektörlerde emareleri artan dolar fonlama sorunlarının daha küresel bir hal alması, yüksek finans dışı özel sektör dolar açık pozisyonuna sahip gelişmekte olan ülkeler için de önemli bir risk olduğunu düşünmeye devam ediyoruz.