Meslek standartı belirlenen sektör sayısı 24'e çıkıyor

Bugüne kadar enerji, inşaat ve kamunun bazı bölümlerinde alınabilen Mesleki Yeterlilik Belgesi'nde sektör sayısının yıl sonuna kadar 24'e çıkacağını belirten Akbaş, 2015'de istihdamın %80'ini karşılayacak standartları tamamlamayı hedeflediklerini açıkladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME



Özüm ÖRS

ANKARA - Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) belgeli sektör sayısı 24'e çıkıyor. Sosyal güvenlik priminin işveren payı devlet tarafından karşılanan ve bugüne kadar enerji, inşaat ve kamunun bazı bölümlerinde alınabilen Mesleki Yeterlilik Belgesi'nde sektör sayısı yıl sonuna kadar 24'e çıkacak. İş dünyasının mesleki yeterlilik belgesini tanımasıyla belgenin kendiliğinden mecburi olacağına dikkat çeken Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Başkanı Bayram Akbaş, şu anda 3 sektöre, 8 tane de mesleğe belge verdiklerini, yürütülen projelerin tamamlanmasıyla 24 sektörde belgelendirme yapmaya başlayacaklarını dile getirdi.

Sahip olduğu meslek standartına uygun işlerde çalışan işçinin sosyal güvenlik primi işveren payınının devlet tarafından karşılandığını, vurgulayan Akbaş, bunun istihdamın geliştirilmesi için çok önemli bir teşvik olduğunu vurguladı. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan MYK Başkanı Bayram Akbaş, arkadaşımız Özüm Örs ve Ankara Temsilcimiz Ferit Barış Parlak'ın sorularını yanıtladı.

-Kurumu ve yapmak istediklerinizi anlatır mısınız?

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri eğitim, onun devamında da istihdam. İş hem bir ihtiyacı gideren, gelir getiren bir şeydir ama aynı zamanda, insanın kendini iyi hissettiği, yararlı olabildiği bir olgu. İşsiz bir insan düşünmek veya istihdamdan insanı ayırt etmek doğru ve mantıklı değil. Kişinin kendisini işe yaramaz hissetmesi, olağan alışkanlıkların dışında kalması. Statü kaybı, insanların kişiliklerini etkileyecek derecede sosyal problemler oluşturabilecek bir alan. Bizim işimiz eğitimle istihdam arasındaki nihai noktada ilişkiyi kurmak ve bunu sürdürülebilir kılmak.

-2023 hedeflerimiz var. O hedefler için de istihdam stratejisinin önemi büyük değil mi?
Tabi ki. Çok önemli. Geçenlerde TASAM'ın bir toplantısı vardı.  Orada birçok ülkenin genel haritası çizildi. Ve hedeflerden bahsedildi. Türkiye'nin 2023 hedefleri var. Bunlar çok ihtiraslı, zor, büyük ama ulaşılabilir hedefler. 2023 hedeflerine ulaşmamız mümkün olacaksa, bu Ulusal Yeterlilik Sistemi'ni kurmuş ve işletmiş olmamızla mümkün. Çünkü bir noktada işlerin yapılış biçimi değişiyor, yeni meslekler oluşuyor. Bunların edinilmesi ve hızlı bir şekilde piyasayla iç içe olmasına ihtiyaç var. Ayrıca, eğer işlerin maliyetlerini düşürmezseniz, yaptığınız ürünlerin kalitesini artırmazsanız bu büyük hedeflere ulaşmak yine mümkün değil. Bu büyük hedeflere ulaşabilmek için iş gücünün nitelikli olması gerekiyor. Bir ülkedeki istihdam politikasıyla, eğitim politikasıyla, sanayi politikasıyla bütün hedefleri aynı yöne yönlendirmezseniz sonuç almanız mümkün değil.

- İstihdamın artırılması ve MYK arasında nasıl bir ilişki var?

Bunların olmazsa olmazı eğitimin kalitesini yükseltmek ve işgücünün istihdam edilebilirliğini artırarak mümkün olabilen en yüksek düzeyde istihdam oranına ulaşmak. Bunu nasıl yapacağız. Bu sorunun cevabı çok da kolay değil. MYK'nin ana amacı, AB ile uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemi'ni kurmak ve işletmek.  İlgili tüm taraflarla işbirliği içerisinde olunduğunun altını çizmek istiyorum. Yoksa bu kurumun tek başına Ulusal İstihdam Stratejisi veya Ulusal Yeterlilik Sistemi oluşturması veya sürdürmesi mümkün değil.
 
- Ülke olarak bu konuda gecikmiş miyiz?

Buna değişik cevaplar verilebilir. Kuşkusuz ülkemizin çok köklü bir geçmişi var. Bugün eğer terimler anlamında Ulusal Yeterlilik Sistemi var mı, yok mu gibi bir tartışmaya girecek olursak yeniyiz diyebiliriz.  Ama ben belki hamaset içinde olmayayım ama 1473'de Enderun'un kurulduğunu düşünürsek, ülke olarak köklerimiz var bizim. Ama zaman zaman bir bütünlük içinde sergilenememiş, ciddi bir takım sorunları olan eğitim ve istihdamda bir ülke olarak kendimizi düşünürsek tedbirlerimizi almamız daha doğru olur diye düşünüyorum. Bardağın dolu tarafına bakarsak çok güçlü bir geçmişimiz var.  Basit ama uygulanabilir tedbirlerle bunları iyileştirmek ve aynı hedefe kanalize etmek mümkün. MYK da bunu yapmaya çalışıyor. Teorinin dışında geçmişe dönük deneyimlerimize yönelik konuşursak, Türk gibi başlayıp, Türk gibi devam ettirdik.

-Bir tarafta iş arayanlar, bir tarafta eleman arayanlar. Teoriden çıkarsak, ikisinin bir araya getirilmesinde MYK nasıl bir fayda sağlayabilir?

 Bizim insanımız çok çalışmak isteyebilir ama imkanlar mümkün olmaz. Piyasada öyle bir işin olduğunu bilmeyebilir. Piyasaya ulaşmakta güçlükleri olabilir. Piyasaya ulaşmış olsa, mesleki nitelikleri o işe uygun olmayabilir. Dolayısıyla bu, iş piyasasını tanzim eden, düzenleyen argümanların doğru çalışmadığının bir kanıtıdır bu. Bir yerde iş arayan insan var. Bir taraftan da iş vermek isteyen ve nitelikli iş gücü kurmak isteyen insan var. Bu sorunun çözümünde MYK'nın faydası şu olur. İstediği nitelikteki elemanın yetiştirilmesinde ve kaliteden emin olarak güçlük ve imkansızlıkları ortadan kaldıracak bir kurum. Fakat bu ikisini doğru zamanda doğru yerde buluşamaması sorununu ortadan kaldırmaz. Bu, Türkiye İş Kurumu'nun ve özel istihdam bürolarının ve son dönemde bizim de standardını yaptığımız, hükümetin de çok büyük bir ileri görüşlülükle işe aldığı iş ve meslek danışmanlarının piyasada arı gibi çalışmasıyla mümkün olabilir.

-Peki belgelendirme şartı getirilecek mi?

Benim bir öngörüm vardı, geçen yıllar içinde bunun kısmen gerçekleşmiş olduğunu görüyorum. İleride çok daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Mesleki yeterlilik belgesi yasal bir zorunluluk haline gelmeyecek. Şu anda böyle bir yasal zorunluluk değil. İnsanların bu belgeyi edinmesine ilişkin bir mecburiyet yok. Fakat piyasa bu belgeleri tanıdıktan ve kabullendikten sonra bu belge zaten mecburi bir belge haline gelecek. Siz işveren olarak MYK belgeli bir elemanı çalıştırdığınızda memnunsanız, artık bu belgeye sahip olmayan kişiyi çalıştırmazsınız. Bir torba kanun vardı 6111 sayılı. O kanunda şu madde konuldu; eğer çalıştırdığın işçi MYK belgeli ise, sosyal güvenlik primi işveren payını Hazine olarak ben karşılıyorum dedi devlet. Bu çok ciddi bir teşvik. Şu anda piyasada belge aldığı meslekte istihdam edilmek şartıyla MYK belgesine sahip bir kişiyi çalıştıran işveren, o işçinin sosyal güvenlik primi işveren payını ödemiyor.

- İş dünyası haberdar mı bundan?

Burada ikili bir durum var. İşverenlere de haksızlık etmemek lazım. Bunlar çeşitli vesilelerle duyuruldu. Bakanlar demeç verdi, basında da çok yer aldı. Fakat şöyle bir yapımız var, bir şeyden istifade ettiği zaman o bizim ilgimizi daha çok çeker. Davul uzaktan çalıyorsa bizi çok fazla ilgilendirmiyor ama yakına geldiyse biraz daha fazla ilgilendiriyor. O açıdan ben birkaç yönden bakmak istiyorum. İşveren dese ki bize tamam, ben belgeli eleman çalıştırıyorum ama MYK sen kaç alanda belge veriyorsun dese, benim verecek cevabım yok.

- MYK kaç sektörde belge veriyor?

Şu anda 8 tane alanda, meslekte belge verebiliyoruz. Sektör olarak bakarsak, enerji, iş ve meslek danışmanlığı ve inşaat olmak üzere 3 sektörde belge veriyoruz. Ama mesela inşaat sektörü çok geniş. Bunu alt sektörler itibariyle görmek mümkün. Mesela sağlıkta daha başlamadı.

-Şöyle soralım o zaman, bu sene sonuna kadar kaç sektör belgelendirilecek?

Öngörülerimiz şu yönde. 24 tane merkez olacak hedefimiz bu. Bu doğrultuda 24 alana, sektöre ulaşmak. Bu sene sonunda bu çalışmaları yapmış olmamız gerekiyor. Çünkü bu 24 projeyi de 24 farklı mesleğe verdik. Koşullarımızdan biri buydu.

En azından bu 24 proje gerçekleşirse, biz yılsonunda 24 değişik sektörde belgelendirme yapmaya başlamış olacağız. Bu merkezlerin kurulması bu kadar uzun bir süreç alıyor ama bunların bir meslekte yetki almış olduğunu varsayalım, yetkisini 3 ay içinde 20 mesleğe çıkarması mümkün. Standartlar ve yeterlilikler hazırlandıkça değişik alanlarda sınav yapma ve kapasitesini geliştirmesi mümkün.
Her bir meslek için 8 ay beklemesi gerekmeyecek. 2010 yılı 15 ağustosta ilk standardımızı hazırladık. Demek ki 2.5- 3 yılda 20 standart yayınlamış olduk.

Ama bir yıl sonraya geldiğimizde bu 200'e çıktı. Geometrik olarak çoğalacak yani. Öngörü olarak bana soruyorsanız, stratejik planımızı devreye soktuk. Buna göre 2015 yılında Türkiye'nin istihdamının yüzde 80'ininin ihtiyacını karşılayacak sınav belgelendirme standartlarının tamamının bitmiş olmasını hedefliyoruz. Stratejik planımız ilgili taraflarla birlikte yapılmıştır, masa başı işi değil.

-Niteliksiz işgücünün yanında, iş beğenmeyen, çalışmak istemeyen de milyonlar var. Bunlara nasıl bakıyorsunuz?

Olayı sadece iş gücünün niteliksizliği veya çalışmazlığı olarak görürsek bu yanlış olur. Diğer bir taraftan asgari ücret  vererek son derece nitelikli mesai saatlerine çok esnek olacak elemanlar arandığı da bir gerçektir. Olaya iki taraflı bakmak lazım. Mesela işin en yoğun olduğu zaman turizm sektöründe yazın,  bir eleman bulamazsınız. Kışın o insanlar ne yapacak, sezon kapandığında? Problemleri bir taraftan bakarsak çözmek kolay olmaz. Birkaç yönlü bakmak lazım. Gerçekten biz iş yerleri olarak nitelikli eleman çalıştırmak istiyor muyuz? Çünkü nitelikli eleman çalıştırdığınız zaman başka türlü maliyetler artacaktır.

- Bu konuda MYK'nın çalışmaları var mı?

Ücretlendirme, terfi konularında  personel yönetimiyle ilgili görevlendirilecek kişilerin standartlarını yayımladık. Bu alanlara nüfuz etmiş, duyarlı olan elemanları departmanlarda çalıştırırlarsa, iş güvenliğinde iş sağlığında işçi memnuniyetinde işçi sağlığında iş güvenliğini de sağlamış olurlar. Çalışma barışı verimi getirir. Rekabeti artırır. Bunlar birbirine bağlı şeyler. Siz bir değişkenle piyasayı değiştiremezseniz. MYK Başkanı olarak ben dersem ki Mesleki Yeterlilik Sistemi'ni kurduk, tüm standartları da çıkarttık, bütün insanları belgelendirdik. İş dünyasının da hiçbir sorunu kalmadı dersem yalan olur. Bunlar birbirini besleyen tetikleyen unsurlar. Sistemin birkaç ayağını geri tutarsanız sistem işlemez diye düşünüyorum.

- Şu anda kaç personel var?

Şu anda ben dahil 38 personelimiz var. Toplam kadromuz 90 kişi. Bu sene sonuna kadar 60 olmasını planlıyoruz.  Uzman yardımcılarını uzman yapmadan yeni uzman yardımcılarını alıp toplamanın anlamı olmadığı için almadık. Yoksa daha fazla eleman alabilirdik.

İş dünyası birlikte ile çalışmamız gerekiyor
 

-İş dünyasının söylediklerini uyguluyor musunuz?

Tabi ki, iş dünyası eğitim programlarına nüfuz edebilmelidir. Bu da meslek standartlarının hazırlanmasıyla ilgili. Bu kurumun en temel görevlerinden birisi istihdamla ilgili olan tüm mesleklerin standartlarını oluşturmak ve bunu Resmi Gazete'de yayımlatıp, eğitim programlarının temel girdisi haline getirmek. İkinci görevimiz ise bunun devamında bireylerin mesleki yeterliliklerini standartlara uygun olup olmadığını kurgu organizasyon çerçevesinde ölçüp değerlendirmek, eğer kalite güvencesi sağlanmışsa bunları belgelendirmek. Bu yeterlilikleri uluslararası arenada kıyaslanabilir hale getirmek. Bunu yapabilmek için de tüm iş dünyası aktörleriyle birlikte çalışmamız icap ediyor. Yaklaşık 5 yıldır bu konuda bayağı bir mesafe alındı. Kendimizi dünyadaki emsal kuruluşlarla kıyasladığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki onlardan daha hızlı yürüyoruz.  Daha hızlı yol alıyoruz ve azımsanamayacak bir mesafe kat ettik.

269 meslek standardı resmileşti

- Şu anda yayımlanış kaç tane standart var?

Rakamlar sürekli değişiyor. Örneğin, 17 tane daha yayımlanmasını bekliyoruz. Onları da yayımlanmış sayarsak, şu an Resmi Gazete'de yayımlanmış olan 269 ulusal meslek standardı var. Bu çok ciddi bir rakam. Bunların hepsinin değişik değişik seviyeleri var. Ayrıca 56 tane kuruluşla işbirliği protokolü imzaladık. Bunlar içinde aklınıza gelebilecek sosyal tarafları temsil eden önemli kuruluşlar yer alıyor. TİSK, TOBB, TESK gibi. Bunlarla imzalanan 56 protokol kapsamında 637 tane mesleğin standardını belirlemek üzere bir ön protokol yapmışız. Ve bu çalışmalar devam ediyor. 588'e ulaşmışız.

Meslek danışmanı  aslında bir 'işsiz hekimi'

- İş ve meslek danışmanlarında aradığınız özellikler nelerdir?

Birincisi iş piyasasını tanıyacak. İkincisi işsizi tanıyacak, nitelikleri neler, piyasayla uyuşuyor mu bakacak. İşsiz hekimi o. Sürekli onlarla irtibatta olacak ve onların profilini çıkaracak. Eğitim durumu nedir, ilave bir eğitime ihtiyacı var mı, ilave becerileri neler gibi. Bunlara bakıp, piyasadaki açık işlerle  bunları karşılaştırmaya çalışacak. Karşılaşıyorsa zaten sorun yok. Eğer karşılaşmıyorsa, işsizde ne gibi ilave özellikler olması gerekiyorsa en kısa yoldan bu insanlara o nitelikleri kazandıracak. İŞKUR'un programlarına veya piyasadaki başka programlara yönlendirecek. Bunlarında birçoğu İŞKUR tarafından finanse ediliyor. Eğitim aldığı zaman işsizin cebine kamu günlük 20 lira gibi bir cep harçlığı da koyuyor. Bedava da eğitim veriyor. Kişiye düşen eğitimi bittikten sonra piyasadaki o açık işi itiraz etmeden kabul etmek ve devam etmek.

Mesleki belgenin diplomadan farkı 5 yılda bir denetlenmesi

- Belgeyi aldıktan sonra denetleme oluyor mu?

Diplomayla meslek standardının arasındaki en temel fark bu. Diplomayı alırsınız, ömür boyu o sizindir. O konuda eğitim yapmış olduğunuz gerçeğini hiçbir şey değiştirmez. O diplomayı hak etmişsiniz ve almışsınız. Ama o diplomanın içerdiği alanda bilginizin güncelliği ve yapabilirliğiniz konusunda diploma sizi kanıtlamaz. Diplomanızın olması o alanda o işi yapabileceğinizi göstermez. Mesleki yeterlilik belgesi ısrarla üstünde durmaya çalışıyorum, o anda kesit olarak o işi ne kadar bildiğinizi ve ne kadar yapabildiğinizi gösteriyor. Dolayısıyla bunun güncellenmesi gerekir. Belli kontrollere tabii tutulması gerekir. Mesleğin özelliğine göre süreler daha azalmakla birlikte, şu anda uygulamada olan kurala göre 5 yılda bir o belgenin kontrol edilmesi gerekir.

Standart deyince henüz meslek akla gelmiyor

- Neden müsait değildi? Karar alıcılar bilgisiz miydi?

Tüm ilgili tarafların bir araya gelip uzlaşıyla yürütebileceği bir sistem bu. Bir kurumun veya bir bakanlığın istememesi ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Bir de konunun tam anlaşılması, farkındalığın oluşturulması hemen olmuyor. Standart dediğimizde insanların algısı mamul, ürün standardı yönünde oluyor. Bu konularda Türkiye'de yeterli hizmetin olduğu düşünülüyordu ve gerek olmadığı söyleniyordu. Tabi daha sonra taşlar yerine oturunca bunlar ortadan kalktı.
Unutmamak gerekir ki AB'ye tam üyelik yönünde aday ülke olmamız ve müzakerelere başlamamız bu süreci hızlandırdı.
Avrupa'da henüz meslek standartları ve ulusal yeterlilik sistemi gibi sistemlerin konuşulmadığı bir dönemde ABD orijinli standart kelimesini biz Türkiye'de kullanır olmuştuk. Ama uygulamaya koymamız biraz gecikti. AB, Avrupa Yeterlilik Çerçevesini henüz 2008 yılında yürürlüğe koyabildi.

Ayrıntılardaki Bayram Akbaş

Ferit B.PARLAK

Antalya'da hizmet veren 5 yıldızlı otelin patronunun 'eleman sorunu' ile ilgili anlattıklarını hatırlatayım.
"Yetişmiş eleman bulamıyoruz.Yetiştirmek için de eleman bulamıyoruz.
Eğitimsiz çocuklarla çalışmak zorunda kalıyoruz. Kalan açığı ise o çocukların referans olduğu arkadaşlarını Antalya'ya çağırarak kapatıyoruz.
Böylece:Hayatında masa örtüsü görmemiş adamı restoranda, bulaşık makinesi görmemiş adamı mutfakta, sauna görmemiş adamı SPA'da, pike görmemiş adamı oda temizliğinde çalıştırıyoruz.
Bu nedenle müşteri memnuniyetini sağlayamıyoruz.
Beş yıldızlı birçok otelin bu durumda olduğunu da görüyor, duyuyor, biliyoruz."
Benim mahalledeki berber dahi şikayetçi!Her traşta, kalifiye eleman yokluğundan yakınıyor.
 "Doktordan, öğretmenden daha fazla kazanacak ama kimse çalışmak, meslek öğrenmek istemiyor." deyip ekliyor, " 'Saç doktoru aranıyor!' diye ilan vereceğim."
Akbaş'ın anlattıkları ve başında olduğu kurumun hedefleri, bu sıkıntıların giderilmesi için atılan adımları gösteriyor.