Michelin, yeşil lastikleri ile 'borç ödüyor'
MICHELIN, enerji tasarrufu sağlayan lastikleri ile 20 yılda 15 milyar litreden fazla yakıt, ağır vasıta lastiklerinde 3 ömür teknolojisi ile binlerce ton kauçuk tasarrufu sağladı.
İSTANBUL - Michelin, 1992 yılında, karbon karasının silika ile değiştirilmesi sayesinde, "yeşil lastikler" olarak bilinen düşük yakıt tüketimi sağlayan birinci nesil lastiklerini piyasaya sürdü. Yeşil lastik konseptinin öncüsü Michelin, yeşil lastikler ile 20 yılda 15 milyar litrelik yakıt tasarrufu ve karbondioksit salınımında 38 milyon tondan fazla azalma sağlayarak çevreye katkıda bulundu. Ağır vasıta lastiklerinde ise yeni diş açılarak ömrünü uzatan 3 ömür teknolojisi ile de sınırlı hammadde olan kauçukta da binlerce ton tasarruf sağladı.
Michelin 1992’den bu yana binek araçlar için dört, ağır vasıta için üç nesil yakıt tasarrufu sağlayan lastikler geliştirdi. Binek ve hafif ticari lastiklerinin yuvarlanma direnci %46 azaltıldı. Bu sayede 100 km başına 0.5 litre yakıt tasarrufu elde edildi ve 13 g/km karbonun salınımı engellendi.
Michelin’in çevreye karşı duyarlılığı, kauçuğun toplanmasından kullanım ömrü sonunda geri kazanımına kadar her alanda kendini gösteriyor. Yeni bir lastik satın alımına kıyasla yüzde 70 ila 80 daha az kauçuk kullanılmasını sağlayan 3 ömür uygulaması, doğal kaynakları korurken, lastik ömrünün uzaması ve kaplamanın geliştirilmesi ile geri kazanılması gereken hurda lastik sayısını da önemli ölçüde azaltıyor.
Yakıt tüketiminin %20’sinin lastikten kaynaklandığını belirten Michelin Pazarlama Direktörü Sertan Akçagöz, "Michelin, üretim tesislerin ve ürünlerin çevreye zararlı etkilerini azaltırken, hammadde seçiminden ömrünü tamamlamış lastiklerin geri kazanım ve yeniden kullanılmasına kadar, her süreci daha çevreci üretim daha çevreci marka anlayışıyla sürdürüyor. Lastik üretimi sırasında hammaddenin işlenmesi ve dağıtılması da dahil olmak üzere toplam karbon ayak izi, toplam yaşam döngüsünün %6-%10’una denk gelir. Michelin bu yüzdeyi daha da azaltmaya kararlıdır.Michelin Energy Saver lastikleri ile de yakıt tüketimini azaltarak çevreye salınan karbondioksit oranında da ciddi düşüşler sağlıyor.
Böylece sadece üretirken değil, tüketirken de lastiğin çevreye olan etkilerini en aza indirmiş oluyoruz. Michelin, 2011 yılında enerji girdisine 610 milyon Euro harcarken, 2015 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını da azaltarak 200 milyon euroluk enerji tasarrufu hedefliyoruz" dedi.
Michelin Energy Saver ile 80 litreye kadar yakıt tasarrufu
Yeşil Lastik teknolojisinin üstün özelliklerini bir arada taşıyan "Michelin Energy Saver" lastikleri, üstün yakıt tasarrufu özelliği sayesinde 80 litreye kadar tasarruf etmenizi sağlar.
Üstelik rakiplerine göre 10.000 km daha uzun ömürlü olan bu lastikler ıslak yolda fren mesafesini 3 metreye kadar kısaltarak güvenli bir yolculuk sağlar.
Energy Saver’a teknoloji ödülü
Michelin Energy Saver, 2008 Şubat ayında, Tire Technology International dergisi tarafından düzenlenen, Uluslararası Lastik Teknolojisi İnovasyon ve Mükemmeliyet Ödülleri kapsamında "Yılın Lastik Teknolojisi" ödülünü kazandı. Bu ödül, Michelin Energy Saver lastiklerinin, yakıt tasarrufu ve karbondioksit emisyonlarını azaltma bakımından tüketicilere sağladığı gerçek avantajların tescil edildiğini gösteriyor.
Michelin 3 Ömür Tekniği ile kauçuk kullanımını yüzde 80 düşürüyor
Ağır vasıta lastiklerinin ilk kullanım ömrünü tamamlaması sonrası Michelin tarafından eğitilen yetkili teknisyenlerce lastiğe diş açılması suretiyle yeni ömür kazandıran 3 ömür yöntemi kauçuk kullanımı yüzde 80 oranında düşürüyor. Bu da binlerce ton kauçuğun tasarrufu anlamına gelmektedir.
Dayanıklılığıyla bilinen Michelin ağır vasıta lastikleri, diş açma yöntemiyle yüzde 25, Recamic kaplama yöntemiyle de yüzde 80 oranında daha fazla kilometre ömrü sunuyor. Böylece bir lastiğin kullanım süresi iki katına yükselirken, sınırlı olan kauçuğun daha verimli kullanılmasında etkili oluyor.
Michelin lastikleri; kalitesi, performansı ve kaplanabilirlik özelliğiyle lastik kullanım süresini artırıyor. Michelin, "3 Ömür" uygulamasıyla lastiğin kilometre ömrünü ortalama iki kat artırıyor. Kullanılmamış lastiğe göre daha düşük yuvarlanma direncine sahip olan diş açılmış lastikler, yakıt tasarrufunda da etkili rol oynuyor.
Daha az enerji kullanımı ile üretilen lastikler
Çevre Michelin’in üretim süreçlerinin odağında yer alan bir konu. Michelin toplam cirosunun yüzde 4’ünü Ar-Ge’ye ayırıyor. Bu rakam, lastik üreten firmalar arasındaki en yüksek Ar-Ge yatırım oranı. Ar-Ge yatırımlarının büyük oranını ise lastiğin ileri teknoloji ürünü olduğunu yansıtmak ve bu teknoloji ürününü, üretim ve kullanım anında çevreye en az zararı verecek şekilde geliştirmek için harcıyor.
Michelin yaptığı tüm çalışmalarda yakıt tüketimini en aza indirmeye odaklanıyor. Düşen yakıt kullanımının etkisiyle çevreye salınan karbondioksit oranında da ciddi düşüşler sağlıyor. Michelin yuvarlanma direncini düşürerek yakıt tasarrufu sağlarken, lastiklerin çevreye olan etkilerini de en aza indiriyor. Böylece sadece üretirken değil, kullanırken de lastiğin çevreye olan etkilerini en aza indirmiş oluyor.
Dünya kauçuk üretiminin yüzde 70 i lastik firmaları tarafından kullanılmaktadır. Dünya kauçuk stoğunun yüzde 10’unu kullanan Michelin bu nedenle kauçuk tarlalarını korumayı ve geliştirmeyi kendine hedef olarak belirlemiştir. 2006 yılında Brezilya’ya 200 bin kauçuk ağacı bağışlaması bunun en güzel örneklerindendir.
Kullanılmış lastiğin geri kazanılması
Michelin lastikleri uzun ömürlü olsalar da, kaçınılmaz bir şekilde faydalı hayatları sona erer. Bu noktada ikincil hammadde haline gelirler. Yerel kanunların izin verdiği ülkelerde, Michelin ve diğer üreticiler, ülke çapında sürdürülebilir lastik değerlendirme kanalları oluşturarak, birçok ülkede ve 1 Temmuz 2006’dan itibaren Avrupa Birliği’nde yasaklanmış olan lastiklerin çevreye atılmasını tamamen engellemeye çalışmaktadır.
Lastikler, yeni malzemeler veya enerji olarak yüzde 100 geri-dönüştürülebilirler. Batı Avrupa’da, geri-dönüşüm oranı 2001 yılında yüzde 65 iken, 2005 yılında yaklaşık yüzde 90’a yükselmiştir ve kullanılmış lastiklerin değerlendirilme alanları giderek artmaktadır. Birkaç yıl öncesine kadar kullanılmış lastikler ile ne yapacağını bilmeyen bazı ülkeler, bugün "ömrünü tamamlamış" lastikleri değerlendiren şirketlerden gelen talebi karşılamakta zorlanmaktadır.