Nitelikli insan kaynağı ile her şey mümkün
SERBEST KÜRSÜ / DR. Süfyan EMİROĞLU
Her şeyin ana malzemesi insandır. Her şey yapabiliriz. Bu günlerde inancımız zayıfl asa da; 2 trilyon dolar GSMH, 500 milyar dolar ihracat, 25 bin dolar kişi başı gelir, dünyada ilk 10 ekonomi arasında olma, Endüstri 4.0’ı yakalama vs hepsi mümkün. Ama bunu başarmanın tek bir şartı var: nitelikli insan kaynağı. Tabiki herkesin söylediği gibi bu eğitimle mümkün ama ben bu gün eğitimden başka bir şey söylemek istiyorum. Her gelişme o gelişmeye uygun vasatın oluşmasıyla mümkün. Hint felsefesinde meşhur “4 altın kural” vardır. Bunlardan biri; ““İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.” Bu kuralın özeti şu: her olay veya gerçekleşme kendi vasatı oluşunca ortaya çıkar. Peki Türkiye beklediğimiz, hedefl ediğimiz değişime hazır mı ya da hedefl enen veya arzu edilen gelişmelere uygun bir vasata sahip miyiz? Gelin bazı göstergelere birlikte bakalım. Türkiye;
• İnsani kalkınmada 187 ülke arasında 69’uncu sırada,
• Küresel Bağlanmışlık Endeksi'nde 140 ülke arasında 59’uncu sırada,
• Hukukun üstünlüğü endeksinde 99 ülke arasında 88’inci sırada,
• Bilgiye ulaşma özgürlüğünde 180 ülke arasında 154’üncü sırada,
• İş yapma kolaylığında 55’inci sırada (demokrasisi sorunlu olarak kabul edilen Rusya’dan daha aşağıda),
• Yaratıcılık ve problem çözmede skoru 2.2, OECD ortalaması 11.2, Kore 28 (PISA endeksi),
• Güven endeksine bakıldığında kişiler arası %8, devlete %53,
• İş kurma zorluğunda 79’. sırada,
• Yeni kurulan 900 şirketin 137’ si inşaat şirketi,
• Samsung’un 2013 yılı patent sayısı Türkiye’nin 50 yıldaki patent sayısının 18 katı,
• Son yapılan bir araştırmaya göre 1.600 bin üniversite mezunu iş bulmaktan ümidini kesmiş durumda,
• Dünya üniversiteler sıralamasında ilk 400 de tek Türk üniversitesi var.
Peki, böyle bir tablo yatırım, üretim, ihracat, Ar-Ge, inovasyon, yabancı sermaye yatırımları, diğer bir ifadeyle olumlu ilerleme adına daha ne varsa bunlar için uygun bir vasat mı? Tabiki hayır.
Bu tabloyu nasıl düzeltebiliriz? Tartışmasız bu konuda az çok söyleyeceği olan herkesin hemfikir olduğu gerçek; nitelikli insan kaynağı istihdamı ile. Kurumsallaşma bu tablonun düzeltilmesi, sözü edilen vasatın oluşturulması ve sürdürülmesi için çokça konuşulan bir kavram. Öyle bir mekanizma kurallım ki kim gelirse gelsin sistem aksamadan yürüsün. Maalesef böyle bir dünya yok. Tabiki kurallar koyalım ve işletelim. Kurum, organizasyon veya şirkette ne yapılacağı, nasıl yapılacağı, görev tanımları vs her şey belli olsun. Fakat bu sistemi işletecek de yine insan. En kurumsal olarak bildiğimiz organizasyonların başına fazla değil iki dönem ehil olmayan insanları getirelim bakalım bu kurumsal yapı nasıl işliyor, kurumsal yapıdan geriye ne kalıyor. Veya kurumsallaşma sıkıntısı olan bir organizasyona iki dönem ehil insanları getirelim, bu sıkıntılı yapı nasıl ve nereye evriliyor. Etrafınızda bu tecrübelerle ilgili fazlaca örnek gördüğümüzden eminim. Önemli olan insan kaynağında kurumsallaşmadır. Gidenin de gelenin de ehil olmasıdır. Türkiye’de eğitimde ciddi problemlerin olduğu bu gün hepimizin tartışmasız kabul ettiği bir gerçektir. Ama, iyi eğitilmiş ülkeye çok olumlu katkı sağlayacak yurt içi ve dışında önemli miktarda nitelikli insan kaynağımızın var olduğunu da biliyoruz. Maharet, bu kaynağın ülke adına yerli yerinde kullanılmasındır. Ancak nitelikli insan kaynağı ile ülkede sorunların üstesinden gelebiliriz ve gelişme iklimini temin edebiliriz.