Öncü ekonomik göstergeler doğrultusunda Ağustos 2009 (1)
Küresel Kriz ve Türkiye Raporu (3)Hazırlayan: Onur Elele Vergi Konseyi Genel Sekreter YardımcısıMaliye Bakanlığı Hesap Uzmanı
Ekonomik büyüme, bütçe açığı, cari açık, ihracat rakamları, işsizlik oranı, enflasyon oranı gibi göstergeler, geçmiş dönemin değerlendirilmesini ifade etme adına temel parametrelerdir. Ancak bu temel ekonomik göstergeler, ekonominin yakın gelecekteki eğilimin ne yönde olacağını izah etmekte yetersiz kalmaktadır.
Küresel krizin ne zaman sona ereceğinin ya da ekonomide yükseliş eğiliminin ne zaman başlayacağını anlayabilmenin en iyi yolu, "öncü göstergeler" olarak adlandırılan parametreleri takip etmektir.
Tüketici ve üretici güven endeksleri, imalat sanayi kapasite kullanım oranları, işsizlik ödeneği başvuruları ve işsizlik ödeneği alanların sayısı gibi değerler, en çok rağbet edilen öncü ekonomik göstergeler arasında sayılabilir.
Ekonomik büyümede yaşanacak olası değişiklikleri önceden haber veren öncü göstergeler, korelasyon bağı açısından kendi içerisinde de bazı farklılıklar göstermektedir. Sözgelimi, tüketici ve üretici beklenti endekslerindeki değişim, en erken uyarı verme niteliğine sahipken, kapasite kullanım oranları ve işsizlik ödemesi başvuruları nispeten daha geç uyarı vermektedir.
Ekonominin yakın gelecekteki seyrinin anlaşılmasında en çok kullanılan ve ekonomik büyüme ile arasındaki korelasyon bağı en yüksek olan bazı öncü ekonomik göstergelerin 2009 Ağustos ayı itibariyle seyri aşağıdaki gibidir:
a) TÜİK Tüketici Güven Endeksi
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen Aylık Tüketici Eğilim Anketi, tüketicilerin harcama davranış ve beklentilerini değerlendirmektedir. Güven endeksindeki artış, tüketicilerin mevcut ve gelecek dönem satın alma gücü, gelecek dönem genel ekonomik durum ve gelecek dönem iş bulma olanaklarına dair değerlendirmelerinin iyileşmesinden kaynaklanmaktadır. Endeksin 100'den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100'den küçük olması ise tüketici güveninde kötümser durum olduğunu göstermektedir.
2008 yılı Eylül ayında 80,7 olan endeks, sert bir düşüşle Kasım ayında 68,9 dip noktasını görmüştür. Aralık ayından bu yana istikrarlı bir yükseliş eğilimi gösteren ve 2009 Nisanı'ndan itibaren yükseliş hızını arttıran endeks 2009 Haziran ayında 85,27 değerine kadar yükselmiştir. Yedi aylık yükseliş eğiliminin ardından ilk kez temmuz ayında %2,9 puanlık bir düşüş yaşanmıştır. Endekste 2009 yılında gözlenen artış tüketicilerin mevcut ve gelecek dönem satın alma gücü, gelecek dönem genel ekonomik durum ve gelecek dönem iş bulma olanaklarına dair değerlendirmelerinin nispeten iyileştiğini göstermektedir. Tüketici güveni kriz öncesi döneme oranla daha yüksek bir seviyede bulunmaktadır; ne var ki, endeks değeri halen 100'ün altında (kötümser durum) kalmaya devam etmektedir ki bu durumu küresel kriz yerine ülkemizin temel yapısal sorunları ile ilişkilendirmek daha doğrudur.
b) CNBC-e Tüketim Endeksi
Özel bir şirket tarafından CNBC-e televizyon kanalı için hazırlanan tüketici güven ve tüketici eğilimi endeksleri , tüketicilerin anket sorularına verdikleri yanıtlar baz alınarak oluşturulmaktadır.Tüketim endeksi ise Türkiye'de yaygın satış yapan firmaların müşteri başına satış verileri toplanarak elde edilmektedir.
Endeksler 0'dan 200'e kadar değer aralığına sahiptir, endekslerin baz dönemi Ocak 2002, baz dönem endeksi ise 100 olarak belirlenmiştir. İçerik ve hazırlanış itibariyle TÜİK Tüketici Güven Endeksi ile benzerlik taşıyan endeks, Eylül ayından sonra düşüş eğilimine girmiş, TÜİK'in endeksine benzer şekilde 2008 yılının Kasım ayında en düşük seviyesini kaydettikten sonra, 2009 yılında toparlanmaya başlamıştır.
Tüketim endeksi ise 2009 yılının Ocak ayında 143 ile Nisan 2007'den beri görülen en düşük seviyeye indikten sonra, yükselişe geçmiş ve Haziran 2009 itibariyle 175'e çıkmıştır.
c) TCMB Reel Kesim Güven Endeksi
Reel Kesim Güven Endeksi Merkez Bankası tarafından, imalat sanayinde özel sektör üst düzey yöneticilerin bugünkü iş durumlarını nasıl değerlendirdiklerine ve geleceğe ilişkin beklentilerine yönelik bazı sorulara verdikleri cevaplardan hareketle hesaplanmaktadır. Endeks değerinin 100'ün üzerine çıkması reel kesim temsilcilerinin ekonomik faaliyetlere ilişkin güveninin arttığını, 100'ün altında çıkması ise güvenin azaldığını göstermektedir. Endeksteki artış veya azalma süreklilik gösteriyorsa bu hareket ekonomik genişleme veya daralma olarak yorumlanabilir.
Reel Kesim Güven Endeksi 2008 yılı Haziran ayında 100'ün altına inmiş, eylül ayından itibaren düşüşünü hızlandırarak Aralık ayında 52,3 dip noktasını görmüş, ancak o tarihten bu yana sürekli bir artış göstererek temmuz ayı itibariyle 100,1'e kadar yükselmiştir. Mevcut değer, hem kriz öncesi döneme oranla daha yüksek bir noktaya işaret etmekte hem de 100'ün üzerinde bir değer alarak reel kesim temsilcilerinin ekonomik faaliyetlere ilişkin güveninin arttığını göstermektedir.
d) İşsizlik ödeneği başvuruları
İŞKUR tarafından her ay ilan edilen işsizlik ödeneği başvuruları krizin başladığı eylül ayında 25.375 iken izleyen aylarda sürekli artarak ocak ayında 78.555'e kadar çıkmıştır. Ancak, bu tarihten itibaren işsizlik ödeneğine başvuran kişi sayısı azalarak temmuz ayı itibariyle 44.904'e kadar düşmüştür. Mevcut rakam kriz öncesi döneme oranla daha yüksek olsa da temmuz ayındaki hafif yükseliş hariç tutulduğunda son aylarda işsizlik ödeneği için başvuran kişi sayısının sürekli düşüş eğiliminde olması dikkat çekicidir.
e) İşsizlik ödeneği alanların sayısı
İŞKUR tarafından her ay ilan edilen işsizlik maaşı alan kişi sayısı 2008 yılının Ekim ayından itibaren sürekli artmakta iken, artış hızı 2009 Nisan ayında yavaşlamış, izleyen aylarda ise gerilemeye başlamıştır. Temmuz ayında işsizlik ödeneği alan kişi sayısı 292.947 olmuştur. İşsizlik ödeneği uygulamasına aslen 2009 yılı başında işlerlik kazandırıldığı düşünülürse, karşılaştırmanın bir önceki yıl verileriyle değil geçmiş ay verileri ile yapılması daha uygun olacaktır. Bu doğrultuda mayıs ayından bu yana gözlenen düşüş eğilimi sevindiricidir.