Özakça ve Gülmen'e 20 yıl hapis istemi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Gülmen ve Özakça hakkında 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame mahkemeye gönderildi.
OHAL kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile meslekten ihraç edilen, işlerine dönmek amacıyla açlık grevi yapan ve dün tutuklanan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talebinde bulunuldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunca, Gülmen ve Özakça hakkında hazırlanan iddianame, sanıklar hakkında daha önce açılan kamu davasının bulunduğu Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine birleştirme talebiyle gönderildi.
İddianamede, terör örgütü DHKP-C'nin açık alan memur yapılanması olduğu belirtilen Devrimci Memur Hareketi (DMH) içerisinde faaliyet gösteren bazı kişilerin, OHAL uygulamaları kapsamında KHK ile görevden ihraç edilmeleri nedeniyle Kasım 2016'dan itibaren Ankara'da basın açıklaması ve oturma eylemleri gerçekleştirildikleri belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında Gülmen ve Özakça'nın, kolluk güçlerince takip edilmeye başlandığı ifade edilen iddianamede, sanıkların terör örgütü DHKP-C ile bağlantılarının belirlendiği vurgulandı.
İddianamede, gözaltına alındıktan sonra çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Gülmen ve Özakça'nın, oturma eylemlerini açlık grevine dönüştürdüklerinin anımsatıldığı iddianamede, sanıklar ile 7 kişi hakkında terör örgütü üyesi olmak ve örgütün propagandasını yapmak suçundan kamu davası açıldığı kaydedildi.
Özakça ve Gülmen'in, terör örgütü DHKP-C'nin desteğiyle eylemlerine aralıksız devam ettikleri ve Kültür Mahallesi'nde tuttukları evde eylemlerine "Ölüm Orucu Direniş Evi" adı altında sürdürecekleri yönünde Başsavcılığa bilgi verildiğinin aktarıldığı iddianamede, sanıkların 21 Mayıs itibarıyla süresiz açlık grevi eylemlerinin 74. gününde söz konusu eylemin terör örgütü DHKP-C yapılanmalarınca organize edildiği ve masum hak arama talebinden çıkarak, örgütün eleman devşirme çalışmalarına dönüştüğü bilgisi paylaşıldı.
Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Özakça ve Gülmen'in terör örgütü üyesi olmak suçundan gözaltına alınmaları yönünde talimat verildiği bildirilen iddianamede, zanlıların 22 Mayıs'ta gözaltı işlemi uygulamaya çalışan güvenlik güçlerine direndikleri anlatıldı.
Sanıkların ifadeleri
Terör örgütü DHKP-C'ye yakın yayın organları ve sosyal medyada Özakça ve Gülmen hakkındaki paylaşımların bulunduğu iddianamede, sanıkların savcılık ifadelerine de yer verildi.
Özakça, Eylül 2016'da başka bir idari soruşturma nedeniyle görevden uzaklaştırıldığı ve 29 Ekim 2016'da OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile meslekten çıkarıldığını belirtti.
Görevden uzaklaştırılması ve meslekten ihraç edilmesinin haksız olduğu gerekçesiyle tepki olarak oturma eylemine başladığını ifade eden Özakça, göreve dönme taleplerinin reddedilmesi nedeniyle eylemini açlık greviyle sürdürdüğünü dile getirdi.
Herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını öne süren Özakça, örgüt adına da protesto ve eylemde bulunmadığını iddia etti.
Nuriye Gülmen de Özakça'nın beyanlarına benzer ifade verdi.
"Zanlılar DHKP-C terör örgütü içerisinde faaliyet yürüttü"
İddianamenin sonuç bölümünde, şu tespitlerde bulunuldu:
"Şüphelilerin terör örgütünün talimatlarıyla eylemleri gerçekleştirmesi, eylemlerde terör örgütüyle özdeşleşen slogan atmaları, gözaltı işlemleri sırasında güvenlik güçlerine etkin direnmeleri nazara alındığında, söz konusu eylemlerin terör örgütü DHKP-C'nin inisiyatifiyle gerçekleştiği, bu eylemle terör örgütünün ve amacının propagandasının yapıldığı, gerçekleştirdikleri eylemler ve tespitlerden şüphelilerin DHKP-C içerisinde faaliyet yürüttükleri anlaşılmaktadır."
Gülmen ve Özakça'nın hareketlerinin terör örgütü DHKP-C'ye özgü bir eylem olduğunu anlatılan iddianamede, söz konusu eylemlerin ülke genelinde örgütün organizesinde yürütüldüğü, ayrıca bunların örgüte müzahir internet siteleri ve sosyal medyada sahiplenildiği vurgulandı.
Sanıkların eylemleri terör örgütünün talimatıyla yaptığı ve sürdürdüğüne işaret edilen iddianamede, eylemlerin bu haliyle masum bir hak arama faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği kaydedildi.
İddianamede, eylemlerin devam etmesi halinde olası şüphelilerin durumunun kötüleşmesi ile devletin sorumlu tutulacağı ve bu kapsamda kampanyalar yürütülerek "Gezi Olayları" benzeri kalkışma eylemlerine dönüştürülmesinin planlandığına dikkati çekildi.
Gülmen ve Özakça hakkındaki iddianamede, sanıklara "silahlı terör örgütüne üye olmak", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.