Paris’te yeni iklim müzakerelerinde en kritik konular

İlge KIVILCIM / Çevre Uzmanı - İktisadi Kalkınma Vakfı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

1997 tarihli Kyoto Protokolü bağlayıcılığı süren tek uluslararası metin. Ancak bugün 38 ülke Kyoto’ya yönelik hedef belirlemiş durumda ve bu rakam küresel emisyonun sadece yüzde 12’si. AB’nin resmi açıklamalarında da belirtildiği gibi, protokol, uluslararası ortamda yetersiz. Protokol 2020 yılında sona erecek. Dolayısıyla Paris’teki yeni anlaşma, 2020 yılı sonrasının iklim rejimini belirleyecek. Amaç, küresel ısınmayı 2 derecede tutmak. 195 ülke 40 bin delegeyle anlaşma için 30 Kasım-11 Aralık’ta BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 21’inci Tarafl ar Toplantısı (COP 21) kapsamında Paris’te. Burada atılacak imzalar, sivil toplumun çalışmalarını, iş dünyasını ve en önemlisi hepimizi, tüm ekosistem ve canlıları ilgilendiriyor. Türkiye delegasyonu ise yaklaşık 150 kişi ile Paris’te. 

Workshop tadında COP 21 

İlk günde liderlerin ulusal mesajları sonrası konferansın ilk haftası tam anlamıyla workshop tadında geçiyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, tüm liderleri “adil ve şeff af” bir anlaşmaya davet etti ve “Paris son fırsattır” dedi. Ayrıca ilk günkü somut adımda, aralarında Almanya ve Fransa’nın olduğu 39 ülke ve Dünya Bankası gibi kuruluşların olduğu fosil yakıt bildirimi BM’ye sunuldu. 

ADP taslak metni 3 Aralık’ta açıklandı 

Paris’te müzakerelerin üçüncü gününde Durban Çalışma Grubu’nun (ADP) taslak metni açıklandı. Bu grup, 2011 yılında Durban’daki konferansın sonuç metni olan Durban Platformu ile kuruldu. Platform, ikinci hafta için yasal bir düzeneğin başlatılmasını sağlamakta. 

AB’nin pozisyonu 

AB’nin halihazırda 2020, 2030 ve 2050 hedefl eri bağlayıcılığını sürdürüyor. AB’nin iklim ve enerji paketi kapsamında sunulan emisyonların 2030’a kadar yüzde 40 oranında azaltacağı hedefi, yeni anlaşma için de dahil. AB Emisyon Ticaret Sistemi ise AB’nin iklim değişikliği politikasının can damarı. Ancak yeni reform süreciyle beraber AB ETS’nin etkinliği için 2019 yılını beklemek gerekiyor. Avrupa Komisyonu tarafından Paris öncesi pozisyon belgesindeki talepleri; anlaşmanın, uzun vadeli bir vizyona sahip olması, ortak ve iddialı hedefl eri içermesi ve bunun temini için güçlü bir küresel koordinasyon mekanizmasının oluşturulması ve ölçülebilir ve şeff af kuralları içermesi yönünde. 

“Göç maddesi çıkarılsın” 

İklim değişikliğinin kitlesel göçe etkisi büyük. AB tarafının bazı önerileri, anlaşmada “göç (migration) maddesinin olmamasından yana. En dikkat çekeni ise yumuşak mesajlarıyla bilinen Norveç, müzakerelerin ADP oturumunda bu talebi dile getirenlerden. Bu söylem bir bakıma, göç konusunun, “uygulanması zorunlu” insan hakları konusuna değinmesi ile ilgili olabilir. 

Türkiye’nin pozisyonu 

Türkiye’nin ulusal emisyon azaltım hedefi 2030 yılına kadar yüzde 21. Ancak en önemlisi, Türkiye’nin yıllık emisyon salınım miktarı 2013 yılında 459.1 milyon ton karbondioksit ve en büyük emisyon yüzde 67.8 ile enerji, yüzde 15.7 ile sanayi ve ürün kullanımı, yüzde 10.8 ile tarım ve yüzde 5.7 ile atık sektörü kaynaklı. 1990 yılına göre ise Türkiye’nin emisyon artışı yüzde 110.4 (TÜİK, Mayıs 2015). Anlaşma sanayi, enerji, inşaat, elektrik ve ulaştırma gibi sektörleri revizyona sürükleyecek. Türkiye’de etkilenecek sektörler ayrıca hali hazırda AB ile yürütülen müzakerelerde teknik standart uygulamasında zorlanmakta. 

Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi’ne Paris’te sorduk 

Paris’teki görüşmemde Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi ve Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Türkiye’nin emisyon hedefini olumlu bulduğunu belirtti. Türkiye’nin INDC’sine getirilen eleştiriler için, kabul edilemez modelleri içerdiğini açıkladı. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin INDC’sini revize edebileceğini de belirten Birpınar, Türkiye’nin, gelişmekte olan ülkelerle anılması ve buna yönelik yardım mekanizmalarından yararlanması gerektiği mesajını yineledi. Kömüre dayalı enerjinin Polonya ve Almanya’da da büyük oranda olduğunu belirten Birpınar, ayrıca Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinde 27’inci Çevre ve İklim Değişikliği faslının kapatılması gerektiğini ifade etti. Paris’te bulunan Türkiye”den sivil toplum ve akademisyenlerin hazırladığı analizlere www.iklimpostasi.org adresinden okunabilir.

Kyoto’nun bitmesine 4 yıl kaldı

1) Kyoto Protokolü’nün bitimine 4 yıl kala hala en büyük kirleticilerden ABD gibi protokolü imzalamayan ve onaylamayan ülkeler var. Yani yeni anlaşmanın ülkeler üzerinde “bağlayıcı” olması gerekiyor. 

2) 80 ülke ulusal emisyon azaltım beyanlarını (INDCs) BM’ye sundu (ki bu sayı küresel emisyonların yüzde 95’i). Ancak beyanların, emisyonlarda azalmaya imkan verse de, bu azalmanın “yavaş” olacağı açıklanmakta. 

3) Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelede sergileyecekleri uyum grafikleri de bu ülkelere aktarılacak finansal yardımların dolmasına neden olacak. Bu konuda Durban Platformu ile karara bağlanan “Yeşil İklim Fonu” için 2020 yılına kadar her yıl gelişmiş ülkelerin 100 milyar ABD Doları para aktarma taahhüdü sürüyor. Ayrıca bu ülkelere olan teknoloji transferinin küresel yönetimi de muğlakta.