Perinçek: Bu dava susurluku araştıranlara karşı bir dava
Doğu Perinçek, Susurluk'u araştıranların Ergenekon davasındasanık olduğunu ileri sürerek, "Demek ki bu dava Susurluk'u araştıranlara karşı bir davadır" dedi.
İSTANBUL - "Ergenekon" davası kapsamında çapraz sorgusu yapılan tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Susurluk'u araştıran kim varsa, bu davada sanık olduğunu ileri sürerek, "Demek ki bu dava Susurluk'un ortaya çıkmasını isteyen bir dava değil. Susurluk'u araştıranlara karşı bir davadır" görüşünü savundu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğlenden sonraki bölümünde mahkeme heyeti başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanıklardan Selim Akkurt'un rahatsızlığı nedeniyle duruşma salonundan ayrıldığını tutanağa kaydettirdi.
Çapraz sorgusuna devam edilen Perinçek, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Ergun Poyraz'a ilişkin hazırlık soruşturmasında yer alan bazı belgelerin kendisinden çıktığını hatırlatması" üzerine, bu belgelerin İstanbul'da basına servis edildiğini öne sürdü.
"Bu ifadelere ulaşamayan zaten gazeteci değildir" görüşünü savunan Perinçek, bunun kendisine yöneltilen suçlamalarla da ilgisinin bulunmadığını, ayrıca 7 katlı binada çıkan her belgeden sorumlu tutulamayacağını belirtti.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, Perinçek'e, ifadesinde istikrarlı bir çizgi izlediğini söylediğini, ancak çok önemli konularda, çok önemli farklılıklar ortaya koyduğunun açık kaynaklardan izlenebildiğini kaydetti.
Savcı Taşkın, Perinçek'e savunmasının başında kendisine her türlü sorunun sorulmasını istediğini belirttiğini hatırlatarak, bu nedenle daha önceden sormayı düşünmediği bazı soruları olduğunu bildirdi. Taşkın, "Söylem farklılıklarının Ergenekon Terör Örgütü'nün yeniden yapılandırılmasına denk geldiğini düşünüyoruz" dedi.
Perinçek'in çeşitli tarihlerdeki "PKK ve Kürt sorununa" ilişkin federasyonu da öngören beyanlarını okuyan savcı Taşkın, "bu beyanların kendisine ait olup olmadığını, bu görüşlerinde bir değişiklik oluşup oluşmadığını ve beyanların dava konusu yapılıp yapılmadığını" sordu.
Savcıya bu soruyu sorduğu için teşekkür eden Doğu Perinçek, şu ifadeleri kullandı:
"Ben hayatımda Türkiye Kürdistan'ı diye bir kelime kullanmadım. Herhalde bunları aktaran kaynak kendinden bazı şeyler de katmıştır. Ben her zaman, Türkiye'nin birliğinden yana oldum. Söylenenlerin büyük bir bölümü doğrudur. Biz halkın gönlünü kazanarak iradesi doğrultusunda bir çözümü savunduk. Yaklaşık 1 yıl kadar hatalı olarak federasyonu savunduk. Bu federasyonu birleştirip, daha ileri birliklere yönelik bir süreç ortaya çıkarmak istedik. Bunu da Atatürk'ten esinlenerek yaptık. Atatürk de İngilizler Kürtlere özerklik vermeyi vaat ettiklerinden, İngilizlerin vereceği özerkliği biz verelim, demişti. Bunun yanlış olduğunu daha sonra gördük ve 1995 yılında buna ilişkin bir öz eleştiri yayınladık."
Perinçek, savcının okuduğu bütün konuşmaların toplanarak Diyarbakır'da hakkında dava açılarak yargılandığını ve beraat ettiğini söyledi.
Doğu Perinçek, beraat kararının gerekçesinde konuşmalarının bütünlüğüne bakıldığını, kastının birlik olduğunun ve siyasi öneri kapsamında bulunduğunun bildirildiğini anlattı.
Abdullah Öcalan ile görüşme
Savcı Nihat Taşkın'ın, "Deniz" adı verilen gizli tanığın beyanlarını hatırlatarak, "Abdullah Öcalan ile görüşmesini" sorması üzerine Perinçek, beyanlarda geçtiği gibi askeri törenle karşılandığının doğru olduğunu belirtti.
Bunun sosyalist hareket içindeki ağırlığından olabileceğini, ancak başka şüpheleri bulunduğunu kaydeden Perinçek, askeri tören havasını bozmak için sırada duran kişilerin ellerini sıktığını ileri sürdü.
Perinçek, burada 10 gün değil, 2 gün kaldığını, Öcalan ile yemekleri birlikte yediğinin doğru olduğunu söyledi.
Abdullah Öcalan ile röportajının diğer röportajlardan farklı olduğunu savunan Perinçek, röportajın Milli Güvenlik Kurulu tarafından çoğaltılarak Güneydoğu Anadolu'da dağıtıldığını iddia etti.
Nihat Taşkın'ın, internete bakıldığında, Öcalan ile görüşmesine ilişkin fotoğrafların çıktığını hatırlatması üzerine Perinçek, "Ben o fotoğraflarla en sonunda iktidar olacağım" dedi.
Duruşma salonunda bulunanların bu sözü alkışlaması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, alkışladığını gördüğü bir kişiyi dışarıya çıkartarak, "Futbol sahası değil burası adabınızla oturacaksınız" diye konuştu.
PKK'nın MİT tarafından kurulduğu iddiaları
Savcı Taşkın'ın, "PKK'nın MİT tarafından kurulduğunu söylüyorsunuz, bunu neye dayandırıyorsunuz?" sorusuna Doğu Perinçek, "bunu PKK'nın 1980'lerde oynadığı role dayandırdığı" karşılığını verdi.
Perinçek, "PKK ilk bizi vurdu. Herhangi bir sol örgütün hedefi sol örgüt olamaz. Bu ancak gladyonun görevi olabilir. Sonra ne oldu o bölgede Atatürkçülük kalmadı. İlerici, solcu doğudan temizlendi. 1960'lı yıllarda oranın halkının çoğu solcuydu. Sol birleştiren bir unsurdur. Türkiye'de Kürt yurttaşların arasında solcular birlikten, sağcılar bölünmeden yanadır" iddiasında bulundu.
Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan'ın yargılandığı bir davada ceza almadığını, ancak aynı konumda olan başka kişilerin 7,5 yıl hapis aldığını, Öcalan'ın o dönemde anlaşma yaptığını ve örgütü kurduğunu ileri sürdü.
Savcı Nihat Taşkın'ın, Abdullah Öcalan'a yazdığı bir mektuba ilişkin soruları üzerine de Perinçek, partisinin hükümet olması halinde 5 dakika içinde Öcalan'ın kendisine önerilen politikaların hizmetine gireceğini savundu. Perinçek, mektubun yazıldığı dönemde Öcalan'ın PKK tarafından hain ilan edildiğini, ancak halk tarafından sahip çıkıldığını öne sürdü.
Savcı Taşkın'ın mektubun saygılı bir üslupla yazıldığını söylemesi üzerine Perinçek, "Hangi saygı efendim. Bir kişiye küfrederek mektup yazılmaz ki" dedi.
Perinçek, röportajı ve yazdığı mektup dışında Öcalan ile iletişiminin olmadığını ileri sürerek, "Sizin bildiğiniz bir şey varsa delillerini mahkemeye sununuz" diye konuştu.
Savcı Nihat Taşkın'ın, doğudaki mitinglerde kendisinden başka kimsenin Türk bayrağını bölgeye götüremediğini, buna ilişkin görüntüler izlettirdiğini hatırlatarak, "Görüntülerde sizin partinizin bayrağı dışında bir bayrak görmedik. Bize tekrar gösterir misiniz?" dedi.
Perinçek de o dönemde Türk bayrağının son mitinglerdeki kadar yoğun olmadığını, o görüntülerin kısa bir bölümünün izlettirildiğini belirterek, gerekirse bunları tespit edip yeniden getireceklerini söyledi.
Özel Harp Dairesine ilişkin bir soru üzerine de Perinçek, NATO'ya girilmesinin ardından TSK'nın içinde bir kontrgerilla örgütünün oluşturulduğunu, bunun 1971 ve 1980 darbelerini gerçekleştirdiğini iddia etti.
Perinçek, 1990 yılından sonra bazı değişiklikler yaşandığını ve TSK'nın ABD'ye karşı güvensizlik duyduğunu iddia ederek, Özel Harp Dairesinin adı lekelendiği için adının Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değiştirildiğini savundu.
Bunun ardından Özel Harp Dairesinin işlevinin emniyete kaydırıldığını öne süren Perinçek, gladyonun halen faaliyetlerini sürdürdüğünü, orada burada bulunan bombaların bunun göstergesi olduğunu, ileride bunların yalan olduğunun ortaya çakacağını iddia etti.
Perinçek, "Susurluk'u araştıran kim varsa, bu davada sanık oldu. Demek ki bu dava Susurluk'un ortaya çıkmasını isteyen bir dava değil. Susurluk'u araştıranlara karşı bir davadır" dedi.