"PYD'nin Astana'ya katılımını kabul etmiyoruz"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesine ilişkin, "Bir emrivaki gibi durum oluştu. PYD ve YPG'nin oraya gelmesini kabul etmiyoruz. Durumu Rus yetkililere ilettik" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesi ile ilgili değerlendirmede bulundu.

Kalın, "Bir emrivaki gibi durum oluştu. PYD ve YPG'nin oraya gelmesini kabul etmiyoruz. Bir fiili durum yaratarak alan kazanmaya çalışıyorlar, bunu kabul edemeyiz. Durumu Rus yetkililere ilettik" dedi.

İbadi ile yapılan görüşme

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'yi de geçtiğimiz günlerde Ankara'da ağırladıklarını ve Türkiye-Irak ilişkilerini görüştüklerini hatırlatan Kalın, referandum sonrası yaşanan hadiseleri değerlendirme imkanı bulduklarını aktardı.

Özellikle Kerkük ve civarındaki hadiseleri etraflıca masaya yatırdıklarına değinen Kalın, şöyle devam etti:

"Referandum ile ortaya çıkan yeni durum tabii ki birçok farklı konunun ele alınmasını zaruri hale getirmiştir. Bizim beklentimiz Erbil yönetiminin attığı bu yanlış adımdan bir an önce geri dönmesidir. Referandum sonuçlarının dondurulmasına dönük açıklamalar yeterli görülmemektedir. Tam tersine bunun tamamen iptal edilmesi ve eski statüye dönülmesi konusundaki beklentiyi burada tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu süreç içinde hem Bağdat Merkezi Hükümeti hem de uluslararası diğer aktörlerle yakın bir eşgüdüm içinde çalışmalara devam ediyoruz."

Kalın, özellikle Kerkük'te, bütün Kerkük halkını, oradaki bütün etnik grupları kucaklayacak yeni bir yapının hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Irak Türkmenlerine ilişkin özel alakalarının olduğunu vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazar günü Irak Türkmen Eşgüdüm Komitesini kabul ettiğini dile getirdi.

Kalın, bu komitenin Irak Türkmenlerinden oluşan geniş bir heyet olduğunu, bu komite ile yapılan görüşmede, gerek Türkmenlerin durumu gerekse Kerkük'te bundan sonra olacak gelişmelerin ele alındığını bildirdi.

"Irak Kürtlerine karşı bir cezalandırma söz konusu değil"

Telafer'in yeniden inşa ve imar edilmesinin, buradan kaçan Türkmenlerin yurtlarına geri dönmesinin de büyük önem arz ettiğine dikkati çeken Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Telafer'in nüfusu 400 bin civarındaydı, şimdi bu 15-20 bine kadar düşmüş durumda. Bunların bir kısmı Türkiye'ye gelen Türkmenler bir kısmı Irak'ın diğer şehirlerine gidenler. Orada asayiş sağlandıktan sonra hem bizim hem de merkezi hükümetin katkılarıyla yeniden imar ve inşa faaliyetine başlanacak. Bizim Irak'taki herhangi bir etnik ya da mezhebi bir gruba karşı negatif tavrımız söz konusu değildir. Yaşanan süreçte Irak Kürtleri ile geçmişte hep iyi ilişkiler içinde olduk. Maalesef Erbil yönetimin attığı yanlış adım sonucu ortaya çıkan sonuçları hep birlikte üzülerek izliyoruz. Burada Irak Kürtlerine karşı bir cezalandırma söz konusu değil. Zannediyorum bunun en somu göstergesi de bizim insani noktada Habur Sınır Kapısı'nı kapatmamış olmamızdır. Zannediyorum dün akşam itibarıyla bugün devam eden süreçte memnuniyetle karşıladığımız bir gelişme yaşandı. Habur'un hemen karşısında bulunan İbrahim Halil Sınır Kapısı, Erbil yönetimi tarafından merkezi hükümete devredildi. Bu yönde bir çağrıda bulunmuştum daha önce. Bunun yapılması memnuniyet verici. Bunun neticesinde biz Habur Sınır Kapısı'nı bundan sonra kapatmayacağız. Oradan insani yardımlar, insanlar, ticari mallar normal seyrinde gidip gelmeye devam edecekler ama kapının kontrolü bundan sonra Irak merkezi hükümeti tarafından yönetilecek."

İbrahim Kalın, Irak'ın DEAŞ'tan tamamen temizlenmesinin de memnuniyet verici bir gelişme olduğunu, Türkiye'nin de bu sürece önemli katkı sağladığını vurguladı.

PKK ile mücadele

Özellikle terörle mücadele bağlamında ikinci büyük bir hedef ve önemli bir fırsatın olduğuna işaret eden Kalın, "Nasıl Irak DEAŞ'tan tamamen temizlendiyse, Irak topraklarının PKK terör örgütünden tamamen temizlenmesi için önemli bir fırsat var. Bizim beklentimiz gerek Irak yönetiminden gerek orada bulunan uluslararası koalisyondan gerek ABD'den bu tarihi fırsatı değerlendirmek ve Irak topraklarında PKK'nın tamamen temizlenmesi yönünde gerekli somut adımları atmak. Sayın İbadi ziyareti esnasında Cumhurbaşkanımız ile bu konuyu görüştüler. PKK nerede olursa olsun sadece Türkiye'nin değil, bölgenin istikrar ve güvenliğine bir tehdit teşkil etmektedir." ifadesini kullandı.

"Uluslararası toplumun da elini taşın altına koyması gerekiyor"

Yedincisi tamamlanan Astana toplantılarında çatışmasızlık bölgesi uygulaması konusunun da gündeme geldiğini belirten Kalın, "Orada yapılacak daha çok önemli işler var. Özellikle bizim İdlib'deki askeri mevcudiyetimiz şu anda devam ediyor. Bir önceki toplantıda alınan kararlar çerçevesinde bu şu anda uygulanıyor. Bizim öncelikle amaçlarımızdan biri orada ilan edilmiş olan ateşkesin etraflı, kapsamlı bir şekilde uygulanması." dedi.

İbrahim Kalın, Suriye rejiminin zaman zaman ateşkesi ihlal etmesini kınadıklarını, bölgeye insani yardımların ulaştırılması konusunda kolaylık sağlanmasının gerekli olduğunu bildirdi.

İdlib'in 2 milyondan fazla insanın yaşadığı yoğun nüfuslu bir vilayete dönüştüğüne dikkati çeken Kalın, "İnsani ihtiyaçları karşılama noktasında Türkiye elinden geleni yapıyor ama bunun yeterli olmadığını ifade edebiliriz. Uluslararası toplumunda da bu konuda elini taşın altına koyması gerekiyor." diye konuştu.

DEAŞ ve PKK/PYD/YPG dahil bölgedeki terör yapılarının tamamen temizlenmesine, siyasi geçiş sürecinin sağlanmasına ve Suriye halkının insani yardımların en hızlı bir şekilde ulaştırılmasına yönelik beklentileri aktaran Kalın, geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Somali Başbakanı Hasan Ali Hayri'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul ettiğini de hatırlattı.

"Somali'ye insani yardımlarımız sürecek"

Kalın, Mogadişu'daki terör saldırısının ardından Hayri'nin yurt dışına ilk ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ziyarette de bundan sonra Türkiye'nin Somali'ye devam edecek olan yardımları etraflı şekilde ele alındı. Mogadişu'da meydana gelen saldırıda yaralananların bir kısmı şu anda Türkiye'de tedavi ediliyor. Sayın Somali Başbakanı geldiğinde de bu yaralıları hastanede ziyaret etti. Somali'ye insani, askeri, siyasi, ekonomik yardımlarımız da devam edecek."