"1982 Anayasası'nın yazım dili çok kötü"

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "Anayasası'nın yazım dilinin "çok kötü" olduğunu belirterek, "Tartışmalar buradan çıkıyor" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, 1982 Anayasası'nın yazım dilinin "çok kötü" olduğunu belirterek, "Zaten bir çok tartışma da buradan çıkıyor, 367 rezilliğinde olduğu gibi... Türkiye de yorumu farklı yapmak için zaten bahane arıyor, hüküm de buna fırsat vermişse tamam işte aradığını bulmuştur. Bunları net olarak ortaya koymak lazım" dedi.

Türk Demokrasi Vakfı'nın düzenlediği ve iki gün sürecek olan "Anayasa ve Demokrasi" konulu konferans, Rixos Otel'de başladı.

Konferansın açılışında konuşan Burhan Kuzu, Anayasa değişikliği için iki şart gerektiğini, bunların "telaşsız olmak" ve "konsensüs sağlamak" olduğunu vurguladı.

Türkiye'de "telaşsız" bir dönem yaşanamadığını, cumhuriyet döneminin yarısından fazlasının da olağanüstü hal şeklinde "telaşlı" geçtiğini anlatan Kuzu, "telaşsız" bir dönemi beklememek gerektiğini söyledi. "Konsensüs" konusunda da sıkıntı yaşandığına işaret eden Kuzu, değişiklik önerilerinin masaya geldiği anda "Şunu çıkar", "Bunu ekle" gibi itirazlar yaşandığını ve uzlaşı sağlanamadığını anlattı.

"1982 Anayasası'nın dili çok kötüdür" görüşünü savunan Kuzu, hiç bir düzenleme yapılmadan bile bu anayasanın Türkçesinin düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Kuzu, "Zaten bir çok tartışma da buradan çıkıyor, 367 rezilliğinde olduğu gibi... Türkiye de yorumu farklı yapmak için zaten bahane arıyor, hüküm de buna fırsat vermişse tamam işte aradığını bulmuştur. Bunları net olarak ortaya koymak lazım" diye konuştu.

Kuvvetler ayrılığı

TBMM Anayasa Komisyonu Kuzu, anayasa değişikliği ile ilgili taslak metnin daha ortaya çıkmadan eleştirilmeye başlandığını anımsatarak, bunda özellikle AK Parti'ye karşı olanların büyük çabası olduğunu ifade etti.

Anayasa yapmak için "Kurucu Meclis" olunması gerektiği yönünde eleştiriler yapıldığını kaydeden Kuzu, kurucu meclisin ihtilal sonrası oluşabileceğini ifade ederek bunu savunmanın, "şiddete çağrı" anlamına geldiğini söyledi.