"Bahar dedik kışa döndü"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME





İSTANBUL - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Yanı başımızda da can yakıcı değişmeler oluyor. Arap Baharı dedik ama Arap kışına dönüştü burası... Bahar falan kalmadı..."
TÜSİAD YİK Toplantısı'nın onur konuğu olan Çiçek, yenileşme ihtiyacı bulunduğunu, yenileşmenin merkezine de yeni anayasayı koymak gerektiğini, her yasa ya da her anayasanın, her kurumun kurulduğu dönemin ihtiyaçlarını, felsefesini, düşüncesini yansıtacağını belirterek, eğer toplumda çok önemli, çok köklü değişiklikler oluyorsa eski felsefe, eski ilkeler ve eski yönetim anlayışıyla ülkeyi yönetmede zorluk yaşanacağını belirtti.
Çiçek, Türkiye'nin 1921'de bir anayasa yaptığını, o zaman nüfusun 10 milyon olduğunu, 1924'te 10 milyonun biraz üzerinde nüfusun söz konusu olduğunu hatırlatarak, 1961 Anayasası yapıldığında ise Türkiye nüfusunun 28 milyon olduğunu, bu nüfusun üçte ikisinden fazlasının köylerde yaşadığını anlattı.
Arkasından 82 Anayasası yapıldığını anımsatan Çiçek, şöyle devam etti:
"O dönemde 48-50 milyon civarında bir nüfus... Giderek köylü nüfus azalıyor, şehirleşme, şehirlerin beraberinde getirdiği zihniyet değişimi dahil birçok değişimi yaşıyor. Sonra Türkiye bir iç kargaşaya giriyor. 82 anayasası yapılırken, o günün şartları içinde yapılmış, soğuk savaşın, en acımasızca tüm dünyada ve özellikle kendi bölgemizde kendi ülkemizde sürdüğü dönemin izlerini, felsefesini, önceliklerini yansıtan bir anayasa... Bu anayasa ile ilgili bugüne kadar söylenmedik bir söz esas itibariyle kalmadı. Bu konuda en önce söz söyleyenlerin başında da hazırladığı raporlarla TÜSİAD var. 17 defa değişti. 18.'si de yolda. Eğer mahalli idare seçimleri erkene alınacaksa, 18. değişikliği yapmış olacağız. Bu anayasa, Kasım 82'de yürürlüğe girdi. O günden bugüne 30 yıl geçmiş oluyor. 30 yılda 18 değişiklik... Böldüğünüzde aşağı yukarı her 13-14 ayda bir, bazen 2 ayda bir değişiklik yapılmış. Bu, şunu gösteriyor; 82'de yapılan anayasa eğer zamanın ruhuna uygun, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayan etkin ve verimli bir devlet yönetimine imkan veren anayasa olsaydı, her 13-14 ayda bir değişiklik mecburiyeti hasıl olmazdı. Bu bile, bu anayasanın neden değişmesi gerektiğini, her ihtiyaç duyduğunda bir anayasa değişikliği yaparak 82 model arabayla çağdaşlaşma yolculuğunu sürdüremeyeceğimizi gösteriyor. Geçmişte biraz karikatürize ifadelerle de söylemeye çalıştım, lastik kabaklaşmış, motor yağ yakıyor, egzoz delik... Bu arabayla siz uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Hem de başkalarıyla yarışarak... Dolayısıyla bu anayasanın son kullanım tarihi esas itibariyle çoktan geçti, ama kullanmaya da devam ediyoruz."

"Kendi evimizin içini tanzim etmemiz gerekiyor"

Dünyanın değiştiğini, Türkiye'nin de değiştiğini vurgulayan Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabii yanı başımızda da can yakıcı değişmeler oluyor. Arap Baharı dedik ama Arap kışına dönüştü burası. Bahar falan kalmadı... En yakın bölgemizde olup bitenlere bakarsak, 2012 dünyasında bunları anlamak mümkün değil. Dünya kamuoyunun çok özel hesaplarla ilgisizliğini veya farklı ilgisini de anlamak mümkün değil. Onlar bu hesabı, kitabı yapa dursunlar, çoluk çocuk demeden uçaklarla meskun mahaller bombalanabiliyor, sivil hasta demeden birçok insan hayatını kaybediyor. Doğru dürüst güçlü bir kınama bile çıkmıyor. Onun için dünyadaki en önemli değişimin yanı başında da Türkiye bulunuyor. Türkiye, bu değişimleri ne kadar iyi okuyabilirse, düzenlemeleri ne kadar erken yapıp sağlıklı bir yapıyı kurabilirse bugün yaşadığımız sıkıntılar, önümüzdeki günlerde bize fırsatlara da dönüşebilir. Ama kendi evimizin içini tanzim etmemiz gerekiyor."