"Bu seçim, AKP'nin belirlediği bir başkan seçimi olacak"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis Başkanlığı seçimine ilişkin değerlendirmede bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis Başkanlığı seçimine ilişkin değerlendirmede bulunurken, "Bu seçim, AKP'nin kendi süreçleriyle belirlediği bir başkan seçimi olacaktır. O da bir AKP başkanı olarak ortaya çıkacaktır" dedi. Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmaya, ekonomik sorunlara dikkati çekerek başladı.

Ekonomik büyümenin, Türkiye'nin sürdüremeyeceği bir noktada şekillenmeye başladığını ifade eden Baykal,  2008'den beri büyüme oranlarının ciddi şekilde düştüğünü söyledi. Baykal, Türkiye'nin büyüme açısından dünya ekonomi yarışında küme düşen ülke haline geldiğini ileri sürdü.

Baykal, "Ortalama büyüme hızını 1960'lı, 1970'li yıllarla mukayese ettiğiniz zaman çok geride kaldığını görüyoruz. Şu sırada dünyada benzer ülkelerle mukayese ettiğiniz zaman Türkiye çok daha kötü bir ekonomik büyüme performansı sergilemektedir. Bunlar çok açık gerçeklerdir" dedi.

Ekonomi yönetiminin, Türkiye ekonomisine sahip çıkma ihtiyacı dahi hissetmediğini iddia eden Baykal, uzun süredir ortaya bir makro ekonomik program konulmasını söylediklerini, ancak böyle bir programın ortaya konulamadığını söyledi.

"İlk kez bugün Türkiye bir bütçe kriziyle karşı karşıya" diyen Baykal, Maliye Bakanlığı ile DPT'nin yapması gereken işleri yapmadığını, 2010 yılına ilişkin hedeflerin ilan edilemediğini savundu. Baykal, Türkiye'nin bu ortamda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ileri sürerek, "Birbiri ardına zam yağmurları gelmeye başladı. Nereden geliyor bunlar? Bütçe açığı var" diye konuştu.

Türkiye'de 2 seçimdeki harcamalarla mali disiplinin bozulduğunu, şimdi seçim harcamalarının bedelinin emeklinin sırtından çıkarılmaya çalışıldığını iddia eden Baykal, "Türkiye'de 9 milyon emekli var. AKP'nin gözünde emekliler 2. sınıf vatandaş" dedi.

Baykal, EMekli aylıklarına yapılan zamları yetersiz olduğu gerekçesiyle eleştirerek, "Öğrenci harçlarına olağanüstü zamlar yapacaksınız. Emekli maaşlarına yüzde 1.83 zam yapacaksınız. Yoksulluk, yeni bir AKP gerçeği olarak ortaya çıkmıştır" diye konuştu.

Darbe tartışmaları

Konuşmasında, silahlı kuvvetler ve yargıyla ilgili tartışmalara da dikkati çeken Baykal, "Silahlı kuvvetlerle ilgili tartışmalar üstü örtülmüş gibi gözüküyor. Ortaya atılan iddialar hangi noktadadır bunları hepimizin öğrenmesi gerekir" dedi.

Baykal, yaz başlarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük iddialarla "kendine karşı darbe hazırlığının yapılmakta olduğunu, belgesini ele geçirdiklerini ve hesabını soracaklarını" ifade ettiğini söyledi. Baykal, şunları kaydetti:

"Kamuoyuna bir belge yansıtılmıştır. Ama eğer varmış gibi yaptığınız, Başbakan düzeyinde dile getirdiğiniz, kamuoyunu ayağa kaldırmaya çalıştığınız bu kampanya sonucunda gerçekten böyle bir darbe hazırlığı ortaya konulamazsa, gerçekten TSK veya bir grup bunun içinde yer almamışsa, bu iddiayı kimler niçin, hangi amaçla ortaya atmışlardır? Bu iddianın dayanakları nerede üretilmiştir, belge nerede hazırlanmıştır? Hangi resmi kuruluşlar bu belgeyi ciddiye almıştır, basına kimler belgeyi duyurmuştur? Bu, Türkiye'nin istikrarına karşı büyük ciddi tertibin yürütüldüğünü ortaya koymaktadır. Bunun ortaya çıkarılması lazım. Derhal gereği yapılsın."

"Bilmeden mi alet oldu"

"Silahlı kuvvetlerin içinde bir cunta varsa tasfiye edilsin" dediklerini, Genelkurmay Başkanı'nın da "Barındırmam, gereğini yaparım" dediğini anlatan Baykal, "İddialarda adı geçen Albay'ın Şura'da görevine devam etmesi kararına varıldı. Başbakan, neye dayanarak Türkiye'yi ayağa kaldırmak istedi? Bilmeden mi alet oldu? Birileri de Başbakan'ı mı kullandı?" diye sordu.

Türkiye'de asker-sivil ilişkilerinin kendilerini düşündürdüğünü ifade eden Baykal, yaşananların, "çatışma, sürtüşme, bir hesaplaşma, intikam alma, had bildirme izlenimi yarattığını" öne sürdü.

Baykal, "Türkiye'de bir vesayet altına alma gayreti dikkati çekiyor" diyerek, "içi boş çıkan darbe uydurmasının bunu ortaya koyduğunu" savundu.

"Niye gizli tutuyor"

Dolmabahçe'de Başbakan Erdoğan'ın dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile görüşmesini anımsatan Baykal, "Neyi çözdü bu? Eğer mutabakatsa daha sonraki gelişmeler o mutabakatın işlemediğini gösteriyor. Niçin o gizli tutuluyor, kimden gizli tutuluyor? Başbakan, bunu niye hükümetinden, devletten gizli tutuyor, Türkiye Cumhuriyeti arşivinden gizli tutuyor? O zaman Genelkurmay Başkanı niye onu TSK'dan, daha sonra gelen Genelkurmay Başkanı'ndan gizli tutuyor? Türkiye yeni bir Dolmabahçe mutabakatını mı bekleyecek? Bu sorun nasıl aşılacak?" diye konuştu.

Baykal, Türkiye'de silahlı kuvvetleri demokratik ve sivil denetim altına alma niyetinin ötesinde bir anlayışın olduğuna dikkati çekmek istediğini söyledi.

Ergenekon davasına değinen Baykal, "Türkiye'de bir davanın ilk defa bu kadar politize olduğuna tanık olduk. Siyasal hesaplaşma konusu haline geldi" dedi.

Baykal, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar hakkında yüzlerce şikayet bulunduğunu savunarak, "Hiçbir davanın hakim ve savcıya endeksli olarak yürümeyeceğini" belirtti. Baykal, "Sadece o savcı götürür demek, Türkiye'de hukuka en büyük saygısızlıktır" diye konuştu.

"AKP'nin başkanı olacak"

TBMM Başkanlığı seçimine ilişkin de değerlendirmede bulunan Baykal, partilerarası uzlaşmayla gerçekleştirilen bir seçim olmadığını söyledi. "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel hegemonya anlayışını" yansıttığını öne süren Baykal, "Bu seçim, AKP'nin kendi süreçleriyle belirlediği bir başkan seçimi olacaktır. O da bir AKP başkanı olarak ortaya çıkacaktır" dedi.

Kürt açılımı

Kürt meselesinin çözümüne yönelik "demokratik açılımla" ilgili değerlendirmelerde de bulunan Baykal, "kafalarında herhalde bir şey var, ama onu söylemeye cesaret edemiyorlar" dedi.

"Söylemeye cesaret edemeyecekleri bir şeyi niye çözüm olarak öneriyorlar?" diye soran Baykal, şöyle devam etti:

"Aslında kendilerinin dahi kuşkusu olan, tam içine sindiremedikleri bir çözümü şimdi Türkiye'ye kabul ettirme gayreti içindeler. Şu ana kadar konunun götürülüş tarzı çok yanlış olmuştur. Tolumu bir sorumluluk, bekleyiş içine sokmuştur. Kendi kendilerine bir gereksiz sorumluluk üstlenmişlerdir. Şimdi onun altından nasıl kalkacaklarını arıyorlar. İçeriği belirlenmeden 'bir şeyler yapmak lazım' denilmesi fevkalade tehlikeli oluyor. Bir şeyler yapılmasını üstlenmişlerdir, kime karşı? İmralı'ya karşı... İmralı, çıkıp konuşacak. Çok ciddi sıkıntıların gelmekte olduğu gözüküyor. Taahhütler yapılmıştır, ne çıkacağı belli değildir. Böyle bir politik açılımın, toplumu gerginleştirecek bir açılımın çıkış mekanı olarak Türkiye'de yasaları kararlılıkla uygulaması beklenen kuruluşun seçilmiş olması, bunların hangi yanlışlara sürüklenmekte olduklarını göstermektedir."

Baykal, "Polis Akademisinin, Anayasayı belki değiştirmeye yönelik, Türkiye'nin milli kimliğini sarsmaya yönelik projelerin tartışılacağı mekan olarak seçildiğini" savundu.