"Çaresiz kalındığında hafifçe dövün"e Diyanet`ten açıklama

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: O metinleri doğru anlamak lazım.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yaptığı açıklamada, yılın bir gününü kadınlara tahsis etmekle dünyada kadın ya da kadına yönelik şiddet sorununun çözülemeyeceğini belirterek, kadına yönelik şiddetin sadece cinsiyet değil, aynı zamanda insanlık sorunu olduğunu vurguladı.
 
İnsan kaynaklı şiddetin, sadece kadına ve çocuğa yönelik değil, bütün tabiata ve kainata yöneldiğini kaydeden Görmez, "Ama bir cinsiyet boyutu olduğu da söylenebilir. Bunun için de bütün erkeklerin hem güç ahlakı eğitiminden hem de İslam peygamberinin bütün insanlığa öğrettiği, kadına karşı davranış, nezaket ve zarafet eğitiminden geçmesi gerekiyor. Bunun için de çocuklarımıza bu eğitimi vermenin gerekli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
 
Görmez, "AK Parti Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde sosyal paylaşım sitesindeki sayfasında, çaresiz kalındığı noktada kadınların hafifçe dövülüp korkutulabileceğini yazdı. Demir, bu sözleri de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesinde de yer alan Veda Hutbesi'nden aldığını açıkladı. Bu konu hakkındaki düşünceniz nedir?" sorusu üzerine, bunun, İslam'ın evrensel metinlerini anlama ve yorumlama konusunda sorunlar olduğunu gösterdiğini kaydetti.
 
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Hiç kimse Hz. Peygamber'in hayatının bütünlüğü içerisinden herhangi bir cümleyi alıp, oradan hükümler çıkaramaz. Bütün erkeklerin Hz. Peygamber'in insanlara öğrettiği, kadına karşı davranış, zarafet ve güç ahlakı eğitiminden geçmesi gerekiyor. O metinleri doğru anlamak lazım" ifadelerini kullandı.
 
Çok ciddi bir bilgi kirlenmesi söz konusu
 
Sağlık Bakanlığı'nın Anne Sütü Bankası Projesi'ne ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Görmez, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu konudaki kararının bir sene önce alındığını hatırlattı.
 
Görmez, bu kararın, her sene prematüre doğdukları için kaybedilen 6 bin bebeğin hayatını kurtarmaya yönelik bir karar olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Çok ciddi bir bilgi kirlenmesi, bir dezenformasyon söz konusu. Zannediliyor ki, bütün yatırım bankalarının yanına şehirlerde, kasabalarda bir de süt bankası kurulacak. Sağlık Bakanlığı'nın öyle bir düşüncesi olabileceğini tahayyül bile etmem. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bir sene önce, halkın soruları üzerine verdiği bu kararda sıraladığı 7 şart, her sene prematüre doğduğu için kaybettiğimiz 6 bin bebeğin hayatını anne sütüyle kurtarmaya yönelik teşebbüstür. Hiç kimse, dini hassasiyetlere tek başına sahipmiş gibi hareket etmemeli, kendisini dinin sahibi gibi göstermeye kalkışmamalı.
 
Bu konularda düşünen, karar veren bütün insanların, İslam dininin bu konuda ortaya koyduğu prensipler konusunda en az onlar kadar hassas olduğunu söyleyebilirim."