"Popun kralı 50 yaşında öldü" manşeti için Rupert Murdoch, "günaydın" diyor!
DÜNYA’DA MEDYA / Garbis KEŞİŞOĞLU
Multimedya imparatoru Rupert Murdoch'un "Yazılı basının sonunu internet getirecek" kehanetinin dayandığı gerçekler, pop kralı Michael Jackson'ın ölüm haberleriyle bir kez daha doğrulandı. Bu güncel olay "eski" medyanın elektronik medya karşısındaki çaresizliğini çok çarpıcı şekilde gözler önüne serdi. Doğrusu "nal toplama"nın bu kadarı, herhalde yazılı basın yöneticilerinin birazcık ( ! ) yüzünü kızartmalıydı.
Malum, Michael 25 Haziran Salı günü öğleden sonra aniden hayata gözlerini yumdu. Cep telefonları, internet siteleri ve televizyon kanalları anında devreye girdi; olay yıldırım hızıyla tüm Amerika'da duyuldu. Bir saat içinde Michael'ın öldüğünü bırakın Amerika'yı, Mısır'daki sağır sultan bile öğrendi. Gelgelelim ertesi gün, yani çarşamba sabahı, Amerika'nın büyük gazetelerinden "Los Angeles Times"ın manşeti aynen şöyleydi: "Popun kralı 50 yaşında öldü."
Yani gazete, ölüm olayından 16 saat sonra, herkesin bildiği haberi, herkesin bildiği sekliyle manşetine taşımıştı. Aynı gün, durum diğer Amerikan gazetelerinde de pek farklı değildi.
İşte Murdoch'u çıldırtan, tam da bu tablo... Gazeteler ısrarla "dünün" haberlerini sunmaya devam ediyorlar. Olayı farklı yönleriyle işleyip vermiş olsalar, bu trajik
çaresizlik durumundan önemli ölçüde kurtulabilecekler; fakat ne yazık ki en büyük gazetelerin editörleri bile 40 yıllık alışkanlıklarının dışına çıkmayı başaramıyorlar; böyle olunca da internet, cep telefonlar ve televizyon karşısında etkili habercilik stratejileri geliştiremiyorlar. Oysa bugün herkes cebindeki iPhone ve Blackberry sayesinde anında Associated Press (AP), CNN, Reuters gibi ajansların haberlerini görüyor, videoları seyrediyor. O zaman da, ertesi gün para verip gazete almaları için eskisinden daha "esaslı" nedenlerin devrede olması gerekmiyor mu?
Hâlâ mı "babanızın" haberlerini okuyorsunuz?
Murdoch, iste bu noktadan hareketle klasik haliyle yazılı medyaya 10 yıllık bir ömür biçiyor ve yöneticilerini de bir an önce akıllarını başlarına devşirmeye davet ediyor. Murdoch ve yakın çevresi, yeni medyayı o kadar içlerine sindirmişler ki, eski medya ile oyalanmaya çalışanlarla "Siz hâlâ babanızın haberlerini mi okuyorsunuz?" diyerek alay ediyorlar. Bunu yaparken bir yandan da yeni medyanın webde "alıcı" ve "satıcı"yı buluşturmasının daha kolay olduğunun altını çiziyorlar. Burada, adeta geleceği okuyan Murdoch'un önceki yazımızda bıraktığımız yükseliş ve medyayı "fetih" öyküsüne dönelim. Avustralya ve İngiltere'nin ardından sıra Amerika'ya gelmiş, 20'th Century Fox stüdyoları ile "New York Post"u satın alan bu kurt işadamı, ülkenin en prestijli gazetenin kapısına dayanmıştı.
Wall Street Journal'dan sonra New York Times konuşuluyor
Murdoch, Fox kanalının yanı sıra Fox News'i devreye sokarak rakibi CNN'in reyting kaybına uğramasını sağladı. Genellikle muhafazakar çizgide olan Fox haber kanalı,
arada liberallere de söz hakkı tanıyor ve böylece liberal CNN'e nazaran daha dengeli yayın yapıyor. Fox artık kablolu yayınlarda bir numaralı haber kanalı haline
gelmiş durumda. Önemli kararların tümünü "tek başına" veren Murdoch'un etrafında genellikle kendisi gibi Avustralya asıllı medya danışmanları bulunuyor.
Günümüzün bu parlak medya patronunun verdiği çok önemli kararlardan biri de yüz yıllık "Wall Street Journal" gazetesini 5 milyar 600 milyon dolara Bancroft ailesinden
satın alması oldu. Bu para, hisselerin o günkü piyasa değerlerinden yüzde 60 yukarıdaydı ve o nedenle Amerika'da özellikle finans çevreleri bu ise çok şaşırmıştı; Gazetelerin güçlüklerle karşı karşıya bulundukları bir dönemde, bu kadar para ödemek doğru muydu?
Murdoch ise bu gazetenin "marka" değerinden sonuna kadar yararlanmayı hesaplıyordu; kurmayı tasarladığı Fox ekonomi kanalında Wall Street Journal'in haberlerini kullanmak istiyordu. Bancroft ailesine söz vermiş olmasına rağmen gazete üzerinde değişiklikler yaparak spor haberleriyle bir yaşam ilavesine başladı. Genel yayın müdürü Marcus Brauchli ayrılıp Washington Post'un başına gidince de İngiltere'den güvendiği adamı Robert
Thomson'u getirdi.
Wall Street Journal'in web sayfalarına ancak abone olunduktan sonra giriliyordu.
Murdoch burada herhangi bir değişikliğe gitmedi. Su anda webten para kazanan nadir gazeteler arasında bulunuyor Wall Street Journal...
Murdoch bu arada Wall Street Journal'i altıncı cadde (Avenue of Americas) üzerinde bulunan Fox'un merkezine taşıdı. Amacı gazetecilerin şehrin merkezindeki
bankalara, büyük firmalara yakın olmalarını sağlamaktı. Murdoch gazetecilerin masa başından haber izlemelerine şiddetle karşı... Gazetecilerin sürekli olarak haber
kaynaklarını ziyaret etmesini ve toplantı, kokteyl gibi etkinliklere katılarak yerinde
haber toplamalarını istiyor.
Güç durumdaki New York Times ile ilgili dedikodular devam ediyor ve bu ünlü gazeteyi almayı planlayanların arasında Murdoch'un da ismi geçiyor.
Murdoch ise bu gazetenin birinci sayfasının eski gazeteciliğin timsali olduğunu belirtirken, hukuki yönden de, "A" tipi hisselerin Sulzberger ailesinin kontrolunda
olması nedeniyle, satın almasının mümkün olmadığına dikkat çekiyor, ayrıca Sulzberger ailesinin de kendisini engellemek için her yolu deneyeceğine işaret
ediyor.
Dijital medyanın önemini görmüş olan Murdoch bu arada "My Space" sosyal medya ağını da satın aldı. Gerçi şimdilik Facebook ve Twitter karşısında aradığı başarıyı bulamadı, fakat Twitter'ın reklam pastasından bir şey alamayacağını ve bu yüzden mali sorunlarla karşılaşacağını hesaplıyor.
İmparatorluk, Çin ve Hindistan'a genişliyor
Murdoch 1999'da, 32 yıllık eşi Anna'dan beklenmedik bir şekilde ayrıldı.
Bu arada Asya'ya da açılarak Hong Kong'daki "Star TV"yi satın aldı.
Star TV Asya'da çok yaygındı, ama onun asıl gayesi Çin pazarına girebilmekti...
O arada da bu kanalda çalışmakta olan kendisinden 38 yaş küçük Çinli Wendi Deng ile evlendi. Genç ve güzel bir kadın olan Wendi, Çin'in kapılarını açmasında eşine çok yardımcı oldu.
Çinliler'le ortak kurulan Phoenix kanalı, Çin'deki pazar payını büyüttü. Çin, Batı medyasına daha yatkın olduğundan, o pazarda büyümek zor olmadı.
Sonra da sıra Hindistan'a geldi... Murdoch'a göre Çin ve Hindistan 30 yıl içinde 3 milyarlık nüfusa ulaşıp dünyanın bir numaralı pazarı haline gelecek.
Hindistan'ın özellikle güney eyaletlerindeki pazarları inceleyen Murdoch, Hint'li Jupiter grubu ile işbirliği içinde Marathi, Tamil ve Malayalam gibi
mahalli lisanlarda yayın yapacak yeni kanalları hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Murdoch, aile ilişkilerinde de çok otoriter olmakla tanınıyor. Her ne kadar yeni ve genç eşi Wendi'nin kendisini çok değiştirdiği söyleniyorsa da kesin olan şu
ki o, çalışmanın dışında hiçbir şeyden zevk almıyor...
Veliaht olarak görülen oğlu Lachlan, daha 2005'te tam bir iş delisi olan babası ile anlaşmazlığa düşünce Avustralya'ya dönüp kendi işini kurdu. Kızı Elisabeth de babası ile uzun süre çalışamayacağını görünce gruptan ayrıldı. Geride diğer oğlu James kaldı. Grubun CEO 'su olan James'in 78 yaşındaki babasının koltuğuna oturması bekleniyor.
Fox televizyonu ve Los Angeles'teki stüdyoların CEO'su Peter Chernin'in istifasının şokunu gecikmeden atlatan Murdoch bu göreve eskiden grupta çalışmış olan Chase Carey'i getirdi; ancak bu zor adam onu 5 yıllık sözleşme imzalamaya, yılda 8 milyon dolar maaş ve 25 milyon dolar ikramiye karşılığında razı edebildi.
Gazeteler birer haber markası olacak
Murdoch, medyada para kazanmak için rekabeti ilk sıraya koyuyor, ancak bu sayede medya gruplarının kendilerine çekidüzen vereceklerini belirtiyor.
Web sitelerinde "bedava" haber sunmaya şiddetle karşı çıkarken de şu görüşleri öne sürüyor; "Gazetelerin içeriği benim için 'kral'dır... Kralın gücünden istifade
etmek gerekir. Ağaçların kesilmesi ile elde edilen kağıda basılan gazetelerin devri
sona ermek üzere... kağıda basılan gazeteleri ben de seviyorum, fakat gerçeklerle de yüzleşmek gerekiyor. Bundan sonra işimiz baskı yapmak değildir. Gazeteler artık
birer 'haber markasıdır' .
İyi gazetecilik yapılarak haber ve yorumlar anında web sitelerinde, cep telefonlarında kitlelere ulaştırılsa, okuyucu kazanılabilir. Örnek olarak Wall Street Journal'in enline
okuyucularının sayısındaki devamlı artısı gösterebilirim. Bu arada suna dikkat etmek gerekiyor; webteki tüketiciler, hangi tip haberleri ne zaman ve nasıl edinmek
istediklerine dair kararı sadece kendileri verecektir."
Murdoch gazetelerin marka değerinden yararlanma konusunda da şunları söylüyor:
"Gazetenin markasını kullanarak, haberlerin tüketicilerin isteklerine göre hazırlanması ve dağıtımın da onların isteklerine göre planlanması gerekiyor.
Aslında gazeteler ölmeyecek, değişime uğrayacaktır. Her sabah kapınızın önünde belki alışıp abone olduğunuz kağıda basılı gazeteyi bulamayacaksınız, fakat
gazete içerikleri önemini korumaya devam edecektir".
Dijital teknoloji ile yeni altın çağ başlıyor
Murdoch 2020 yılı için bazı tahminlerde bulunurken şöyle konuşuyor:
"Bilginin süratli dağılımı yaşam tarzımızı değiştirdi. 2020'de dünyanın en büyük grubunun hangisi olacağını şimdiden kestiremeyiz. Belki bu firma henüz
kurulmuş bile değil... Bugün insanların bilgi edinme imkanları çok gelişti.
Dijital teknoloji insanlık için yeni "altın çağ"ın başlangıcı olacak. Bugün fazla sermaye birikimi olmayan biri de, dijital teknoloji sayesinde kendisine kapalı olan kapıları açma imkanını elde etmiş oluyor".
Gazeteleri artık birer "haber merkezi" olarak gören Murdoch'a göre dijital teknoloji yaratıcılık istiyor ve artık her yerde hamburger yenilebildiğine göre haberleri de yanınızda taşıyabilmeniz gerekir.
Bu ortamda gazetelere düşen öncelikli görev de daha iyi ve daha çabuk gazetecilik yapmayı, haberleri kitlelere daha hızlı ulaştırmayı başarabilmek oluyor.
Son 50 yılın en başarili gazete patronu Rupert Murdoch'un görüşlerinden, sanıyoruz ki yalnız medya dünyasının değil, tüm meslek gruplarının kendilerine
çıkaracakları bir pay olmalı.
Murdoch'un süper kadın yöneticisi
Rupert Murdoch geçenlerde ani bir kararla, İngiltere'deki en popüler gazete "Sun"ın kadın genel yayın müdürü Rebekah Wade'i News International'e CEO tayin etti.
Böylece İngiliz basınında ilk defa bir kadın gazeteci, "Sun", "News of the World", "The Times", "Sunday Times" ve bedava dağıtılan "London Paper"in başına getirildi.
Murdoch tarafından çok takdir edilen kızıl saçlı Rebekah altı buçuk yıldır "Sun"ın başında; daha önce de üç yıl "News of the World"u yönetmişti.
Murdoch'un oğlu James'a bağlı olarak çalışacak olan Rebekah, sadece iyi gazeteciliğin, iyi ve güzel yazılmış haberlerin gazete sanayiini kurtarabileceği
inancında.
Bu önemli görevi Rebekah'ya verme nedenini Murdoch şöyle açıkladı:
"Şahsen gazeteciliğin, şirket yönetiminde de çok önemli olduğuna inandığım için, bu görevi kendisine verdim. Biz hem İngiltere, hem de Amerika'da, gazete
sanayii için 'yeni bir model' oluşturuyoruz. İnsan kaynaklarımızı ona göre ayarladık.
Rebekah da inanılmaz enerjisi ve gazetecilik bilgisi ile bu modele katkıda bulunacaktır".
Medya devleri zirvede buluştu
Bugünlerde, Amerika'nın Idaho eyaletindeki Sun Valley'de, Allen & Co. yatırım bankasının organize ettiği geleneksel medya zirvesi, başına kapalı olarak, yapıldı.
Amerika'nın en önemli medya patronlarıyla CEO'ların davet edildiği konferansın bu yılki bir numaralı konusu, dijital medya oldu.
Sun Valley'de bir konuşma yapan Rupert Murdoch, gazete sahiplerine bir çağrıda
bulunarak, web sitelerinde parasız haber dönemine son vermelerini istedi.
Son araştırmalara göre bu yıl dünyadaki reklam pastasında yüzde 8,5 oranında bir düşüş bekleniyor ve bu da ele alınan önemli konuların başında bulunuyordu.
Sun Valley toplantısına davet edilenlerin arasında Time-Warner'in CEO'su Jeffrey Bewkes, Diney'in CEO'su Robert Iger, You Tube'un videolarının büyük bir kısmını
sağlayan "Demand Media"nin CEO'su Richard Roseblatt, Google'un CEO'su Schmidt ile Microsoft'un patronu Gates vardı.