"TÜSİAD tarafını, kimin neyi savunduğuna göre seçmez"

Boyner, bir gazetede yayımlanan "Türkiye İş Adamları Partisi/TÜSİAD" başlıklı yorum-analize ilişkin yazılı açıklama yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD'ın, hükümetlerin izlediği tüm politikaları destekleyecek veya tüm politikalara karşı olacak diye bir davranış kuralının olmadığını belirterek, "geçtiğimiz 39 yıl boyunca hemen her hükümet, övgü ve takdirlerimizi memnuniyetle karşılarken, gerektiği zaman yönelttiğimiz eleştirilerimizden ise fazlasıyla rahatsız olmuştur" dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, dün bir gazetede yayımlanan "Türkiye İş Adamları Partisi/TÜSİAD" başlıklı yorum-analize ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Ümit Boyner, açıklamasında, gelecek yıl 40. yaşına girecek olan TÜSİAD'ın gücü, etkililiği, politize olup olmadığının ilk defa tartışma konusu edilmediğine işaret ederek, bu tartışmaların açıldığı dönemlerin, siyasette çatışma ve kutuplaşmaların yükseldiği dönemler olmasının ilginç olduğunu ifade etti. Boyner, "Bunun nedeninin, söz konusu eleştiride bulunan tarafların TÜSİAD'ı tam ve kesin olarak kendi saflarında görme isteği olduğuna ise hiç şüphe yoktur" dedi. Boyner, şunları kaydetti:
"Bu noktada hatırlatmak isteriz ki TÜSİAD, Türk iş dünyasını temsil eden, gönüllü bir kamu yararına dernektir. Temsil ettiği iş dünyasının siyasi, ekonomik ve sosyal görüşlerini bağımsız bir bakış açısı ile dile getirir.
TÜSİAD'ın, hükümetlerin izlediği tüm politikaları destekleyecek veya tüm politikalara karşı olacak diye bir davranış kuralı yoktur; doğru bulduğu politikaları destekler, yanlış bulduğu politikaları eleştirir, çoğunlukla da alternatif yollar ve görüşler ortaya koyar.
"TÜSİAD tarafını, kimin neyi savunduğuna göre seçmez"
Geçtiğimiz 39 yıl boyunca hemen her hükümet, övgü ve takdirlerimizi memnuniyetle karşılarken, gerektiği zaman yönelttiğimiz eleştirilerimizden ise fazlasıyla rahatsız olmuştur. Oysa TÜSİAD 'konumların, kişilerin' değil 'konuların' savunucusu olagelmiştir. TÜSİAD tartışılan konularda görüşlerini söylerken o konu özelinde taraf olur ancak tarafını kimin neyi savunduğuna göre seçmez. Dolayısıyla TÜSİAD'ın önce bazı siyasilere taraf olma, sonra 'jet hızıyla' karşı tarafa geçme gibi bir hareketliliği söz konusu değildir. Dernek durduğu yerde görüşlerini söyler; bu görüşler hangi konjonktürde hangi siyasi anlayışın/siyasetçinin yakınına veya uzağına düşer gibi bir kaygı taşımaz.
Bu objektif tutumu, derneğin 'çok tutarlı (!) yön değişimi', 'politize olması' vb. şekillerde yorumlamak bizce doğru bir yaklaşım değildir. Bir sivil toplum örgütünün siyasi konularda görüş beyan etmesini 'siyaseti kendi vesayeti altına almaya çalışma' ile ilişkilendirmek ise çağdaş demokratik anlayışa tamamen ters, herkesin kendi işine bakmasını buyuran, ülke meseleleri üzerine siyaset kurumu haricinde hiçbir kişi/kuruluşa söz hakkı tanımayan, çağdışı bir anlayıştır."
Söz konusu yorum-analizde TÜSİAD ile ilgili yer yer haksız veya yanlış ifadelere de yer verildiğini savunan Boyner, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Aşağıda bunlardan bir bölümüne değinmekle yetineceğim.
Gelişmiş Batı ülkeleri arasında yer almamız için gerekli ekonomik ve sosyal altyapının kurulması ve geliştirilmesinde rol almak üzere 1971'de kurulan TÜSİAD, 1980'lerde bu misyonunun gereklerini daha çok ekonomi alanında yerine getirmiştir. Soğuk savaşın bitmesinden sonra ise TÜSİAD Türkiye'nin refah ve huzurunun dünya ekonomisiyle entegre olmak ve demokratikleşmeye bağlı olduğunu yüksek sesle ifade etmiştir. 1990'lı yıllarda ise dernek, başta hazırlattığı raporlarla olmak üzere, demokratikleşme konularında mücadelenin en ön saflarında yer almıştır. Özellikle 1999 AB Helsinki Zirvesi sonuçlarını takiben, AB Kopenhag siyasi kriterlerine uyum bağlamında, bireysel ve kolektif hak ve özgürlükler, siyasi partiler ve seçim yasaları, yargı reformu ve eğitim reformuna yönelik birçok çalışma gerçekleştirmiş; hükümetlerin hazırladığı 'uyum paketleri'ne görüş ve önerilerle katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda TÜSİAD, demokratikleşme sürecinin önemli yapı taşlarından biri olan 'sivilleşme'ye de demokratikleşme raporlarıyla destek vermiştir. Silahlı Kuvvetler'in kamu yönetimindeki yerini milli savunma ihtiyacının karşılanması ile sınırlı olması ve askeri kurumların sivil iradeye bağlı olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu çerçevede, demokrasinin siyasi sistem, insan hakları ve hukuk devleti boyutlarındaki sorunlarının bütünlüklü şekilde ele alınmasını ve yeni anayasa çağrısını uzun zamandır yineleyen bir kurumu, demokrasi dışı müdahale girişimlerine sessiz kalmakla itham etmek en hafif deyimiyle haksız bir tutumdur."
"Devletin ve iş örgütlerinin rolleri bellidir"
TÜSİAD'ın üyelerinden gelen ekonomik gücünün, zaman zaman kamuoyunda, her ekonomik sorunu TÜSİAD'ın fiilen çözebileceği gibi bir yanılgıya yol açabildiğine dikkati çeken Boyner, ekonomide devletin ve iş örgütlerinin rollerinin belli olduğunu, özellikle bölgesel kalkınma konusunda devlet politikalarının büyük önem taşıdığını bildirdi.
TÜSİAD'ın, kurumsal yapısını yerleştirmiş nadir sivil örgütlerden biri olarak, sivil toplum anlayışının henüz tam anlamıyla gelişmediği Türkiye'de, çok sayıda iş dünyası örgütünün kurulmasından memnuniyet duyduğunu yineleyen Ümit Boyner, "sivil toplum alanını 'paylaşılacak bir pasta' olarak görmek, ancak belirli çıkarların peşinde koşan kişi veya kurumların anlayışı olabilir. TÜSİAD ise böyle bir anlayıştan münezzehtir."
Medya etiği
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD'ın, kamu yararına çalışan gönüllü bir iş dünyası örgütü olarak, "siyasi parti çekirdeği" değil, ülke sorunlarına duyarlı, ülkesini demokratik ve toplumsal refahı yakalayan gelişmiş ülkeler kategorisine çıkarmak yolunda "politika önerileri üreten" bir yapı, gerçekten de "fikir üreten bir fabrika" olduğunu belirtti.
Ümit Boyner açıklamasını, "Söz konusu yorum-analizde TÜSİAD'ın alaycı bir üslup ve objektiflikten uzak bir yaklaşımla ele alınmasının medya etiğine ne derece uygun olduğu kanımızca sorgulanmalıdır. Yukarıda açıkladığımız hususlardaki hassasiyetlerimizi dikkatinize sunar, kurumsal şeffaflığımızın ve sosyal duyarlılığımızın gelecekteki yazılarınızda size daha fazla katkı sağlamasını ümit ederiz" ifadeleriyle tamamladı.
Bu konularda ilginizi çekebilir