"Ülke imajına zarar veriyor"

Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, Liman-İş Sendikası Genel Merkezi'nde yapılan helikopter destekli aramanın, hatalı davranıldığının kabul edilmesini istedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Adalet Bakanlığı ve AK Parti Genel Merkezi binasına yapılan saldırıların ardından terör örgütü DHKP-C'ye yönelik operasyon kapsamında, 25 Mart 2013'te saat 05.45'te Liman-İş Sendikasının genel merkez binasına helikopterle gelen polis ekipleri, sendikanın kapısını kırarak arama yapmıştı. 

Sendika, "binalarına haksız ve hukuksuz baskın düzenlendiği, maddi ve manevi zarara uğradıklarını, sendikalarının terör örgütüyle ilişkilendirilerek kamuoyu nezdinde itibarının onarılamayacak şekilde zedelendiğini, maddi zararın karşılanması ve zedelenen itibarının iadesiyle yetkililerin televizyon kameraları önünde özür dilemesi" talebiyle Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu.  

Sendikanın şikayet başvurusunda, aramaya ait görüntüleri içeren CD, arama sonrası sendikanın yaptığı basın açıklamaları, arama sonrasına ait fotoğraflar ve 29 gazete kupürüne de yer verildi.  

Şikayeti kabul eden Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu, arama işleminin, ulaşılmak istenen hedefle orantısız olduğu sonucuna vararak, sendikanın itibarını zedeleyecek yöntemle yapılmasından dolayı hatalı davranıldığının kabulüne karar verilmesini istedi. Ömeroğlu, sendikanın maddi zararlarının giderilmesi için İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne tavsiyede bulunulmasına karar verdi. 

Tavsiye kararından 

Ömeroğlu'nun tavsiye kararında, AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı binasına yapılan saldırıların ardından terör örgütü DHKP-C'ye yönelik operasyon kapsamında, mahkeme kararıyla sendika genel merkezinde arama yapılmasına karar verildiği hatırlatıldı.  

Şikayetçinin iddiaları doğrultusunda, aramanın şekli ve boyutlarının mevzuat açısından değerlendirildiği belirtilen kararda, Adli  ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 30. maddesine göre, arama işlemine o yere girme izni verme yetkisine sahip kişilerle iletişim kurulmasına çalışılarak başlanması, ilgiliye aramaya başlamadan önce aramanın amacı hakkında bilgi verilmesi gerektiği anımsatıldı.   

Arama el koyma tutunağında böyle bir girişimde bulunulduğuna ilişkin ifadeye yer verilmediği ifade edilen kararda, beşinci kattaki sendika binası kapısının açılmaması üzerine, örgüt üyesi kişilerin bulunabileceği gerekçesiyle kapının kırılarak içeri girildiği kaydedildi. 

Kararda, "Emniyet ve çevre tedbirlerinin alınması sırasında veya sonrasında dahi sendika temsilcilerinin durumdan haberdar olmalarının sağlanabileceği düşünüldüğünde, ilgili yönetmeliğe uygun haraket edilmediği görülmektedir" görüşüne yer verildi.   

"Ülke imajına ve tüm polis teşkilatına zarar vermektedir" 

Binanın 5. katındaki sendika kapısının işin aciliyeti denilerek kırıldığı ve çilingirden yardım alınmadığının, video kaydından da anlaşıldığı ifade edilen kararda, "Hangi yöntemle kapının daha hızlı ve az hasarla açılabileceği hazır bulunan meslek erbabından sorularak, bu hususun tutanağa giçerilmesiyle ilgili uygun yöntem tespit edebilecekken, kapılara daha çok hasar veren bir yöntemin tercih edilmesi hukuka uygun görülmemiştir. Bu, ülke imajına ve tüm polis teşkilatına da zarar vermektedir" değerlendirilmesinde bulunuldu.  

AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığına yapılan bombalı saldırıların ulusal güvenlik, kamu düzeni ve başkalarının hak ve özgürlüklerini hedef aldığı vurgulanan kararda, bu suçların faillerinin tespiti ve yakalanmaları için birtakım arama ve el koyma işlemi yapılacağı belirtildi.  

Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 8. maddesinde, özel hayatın korumasına ilişkin hakların düzenlendiği hatırlatılan kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de "sözleşmeci devletin meşru amaca yönelik yaptığı müdahalenin de sınırları olduğunu, maksada uygun, aşırılıktan uzak yöntemler izlenmesi gerektiğini" belirttiği kaydedildi. Kararda, şu ifadelere yer verildi: 

"Liman-İş Sendkasında yapılan arama, operasyonda helikopter kullanılması ve sendika kapılarının, durumun aciliyeti denilerek kırılarak hasar verilmesi suretiyle açılması kamuoyu tarafından bilinen bir sendikanın itibarını zedeleyecek boyuttadır. Nitekim basında yer alan haberler bu durumu izah etmektedir. Anayasanın, uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğuna ilişkin 90. maddesinin 5. fıkrası ve AİHS'in 8. maddesi uyarınca arama işlemi, aramanın biçimi, ulaşılmak istenen hedefle orantılı olmayışı, aranılan sendikanın itibarına yönelik olası etkilerinin dikkate alınmayışı sebebiyle hukuka aykırıdır."  

Hakkaniyete uygunluk denetimi 

Suç ve suçluyla mücadele olarak tarif edilen kolluk yetkisinin, devlet organlarının kullandıkları yetkilerden en keskin ve sonuçları en derinden hissedileni olduğu ifade edilen kararda, kolluk ve kolluk uygulamaları, "birey gruplarını ve toplumsal düzeni etkileyen en temel kamu yetkisi" olarak nitelendi. Kolluk yetkisinin kullanımında, insan haklarının korunmasının da göz önünde tutulması gerektiği vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:  

"Şehir merkezinde bir sendika binasında yapılan aramaya helikopterle intikal etmek, kamuoyunda doğal olarak tedirginlik ve ön yargı oluşturacaktır. İdare, güvenlik gerekçesiyle bu tür bir yöntemi seçme konusunda her zaman yetkilidir. Ancak seçtiği bu yöntemin doğru yöntem olmaması durumunda oluşan maddi ve manevi zararın giderilmesi hususunda sorumluluktan kaçamaz. Yaşanan durumun kamuoyunda oluşturduğu izlenim, başvurucunun iddasına haklılık verecek yeterli unsurları taşımaktadır. Zira, terör eyleminden aranan kişinin yakalanması amacıyla yapılan aramada, olaya muhatap olanların, kamuoyunun olumsuz bakışından kurtulmaları mümkün değildir. Bu noktada idareye düşen sorumluluk, şikayete konu arama işleminin neticelerini düşünülerek hareket etmektir.  

İlgili merci, şehir merkezinde bir sendika binasında yapılan aramaya helikopterle intikal etmenin, kamuoyunda doğal olarak uyandırdığı tedirginliği ve başvurucu hakkında oluşacak 'terör örgütü ile bağlantılı' olma izlenimini öngörmelidir. Arama işleminin hukuka uygun yapılması halinde dahi bu durumun tek başına toplum vicdanında haklılık bulması açısından yeterli değildir. Olayın doğası gereği oluşan kötü izlenimlerin izalesi sorumluluğu idareye düşmektedir. İdare, Liman-İş Sendikasının itibarını zedelemesine neden olan arama işleminin biçim ve boyutu hakkında hataya düşmüştür. İşlem bu yönüyle de hakkaniyete aykırıdır. Burada kamu otoritesine düşen en temel sorumluluklardan biri idarenin yaptığı hatayı kabul edip bu hatanın birey ve birey grupları üzerinde oluşturduğu maddi ve marevi zararların etkisin ortadan kaldırmak veya hafifletmektir." 

Kararda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde, hakkındaki arama kararı ölçüsüz şekilde gerçekleştirilen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebilecekleri hükmüne yer verildiği ifade edildi. 

Kamu Denetçiliği Kurumunun bu tavsiye kararı üzerine 30 gün içinde herhangi bir işlem tesis edilmez veya eylemde bulunulmazsa duran dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacak. Sendikanın, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden adli yargı ilk derece mahkemelerine yargı yolu açık bulunuyor.